(1-2) Yanina kor bir kimse geldi diye (Peygamber )yuzunu asip cevirdi.
(1-2) Yanina kor bir kimse geldi diye (Peygamber )yuzunu asip cevirdi.
Ne bilirsin, belki de o arinacak;
Yahut ogut alacakti da bu ogut kendisine fayda verecekti.
(5-6) Ama sen, kendisini ogutten mustagni goren kimseyi karsina alip ilgileniyorsun.
(5-6) Ama sen, kendisini ogutten mustagni goren kimseyi karsina alip ilgileniyorsun.
Arinmak istememesinden sana ne?
(8-10) Sen, Allah´tan korkup sana kosarak gelen kimseye aldirmiyorsun.
(8-10) Sen, Allah´tan korkup sana kosarak gelen kimseye aldirmiyorsun.
(8-10) Sen, Allah´tan korkup sana kosarak gelen kimseye aldirmiyorsun.
Dikkat et; bu Kuran bir oguttur.
Dileyen onu ogut kabul eder.
(13-14) O, kutsal kilinmis, yuceltilmis, arinmis sahifeler uzerindedir.
(13-14) O, kutsal kilinmis, yuceltilmis, arinmis sahifeler uzerindedir.
(15-16) Iyi kimseler, saygideger elcilerin eliyle yazilmistir.
(15-16) Iyi kimseler, saygideger elcilerin eliyle yazilmistir.
Cani ciksin o insanin, o ne nankordur!
Allah onu hangi seyden yaratmis?
Onu meniden yaratip merhalelerden gecirerek ona sekil vermis;
Sonra, yolu ona kolaylastirmistir.
Sonra onu oldurur ve kabre koyar.
Sonra, diledigi zaman onu tekrar diriltir.
Hayir; Allah´in kendisine buyurdugunu hala yerine getirmemistir.
Insan,yiyecegine bir baksin;
Dogrusu suyu bol bol indirmekteyiz.
(26-31) Sonra yeryuzunu iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, uzumler, sebzeler, zeytin, hurma agaclari ve bahcelerde koca koca agacli meyveler ve cayirlar bitirmekteyiz.
(26-31) Sonra yeryuzunu iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, uzumler, sebzeler, zeytin, hurma agaclari ve bahcelerde koca koca agacli meyveler ve cayirlar bitirmekteyiz.
(26-31) Sonra yeryuzunu iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, uzumler, sebzeler, zeytin, hurma agaclari ve bahcelerde koca koca agacli meyveler ve cayirlar bitirmekteyiz.
(26-31) Sonra yeryuzunu iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, uzumler, sebzeler, zeytin, hurma agaclari ve bahcelerde koca koca agacli meyveler ve cayirlar bitirmekteyiz.
(26-31) Sonra yeryuzunu iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, uzumler, sebzeler, zeytin, hurma agaclari ve bahcelerde koca koca agacli meyveler ve cayirlar bitirmekteyiz.
(26-31) Sonra yeryuzunu iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, uzumler, sebzeler, zeytin, hurma agaclari ve bahcelerde koca koca agacli meyveler ve cayirlar bitirmekteyiz.
Bunlar sizin ve hayvanlariniz icin gecimliktir.
O muazzam gurultu, kiyamet kopup geldigi zaman;
(34-36) O gun, kisi kardesinden, annesinden, babasindan, karisindan ve ogullarindan, kacar.
(34-36) O gun, kisi kardesinden, annesinden, babasindan, karisindan ve ogullarindan, kacar.
(34-36) O gun, kisi kardesinden, annesinden, babasindan, karisindan ve ogullarindan, kacar.
O gun, herkesin kendine yeter derdi vardir.
(38-39) O gun bir takim yuzler aydinliktir, gulmekte ve sevinmektedir.
(38-39) O gun bir takim yuzler aydinliktir, gulmekte ve sevinmektedir.
(40-41) O gun birtakim yuzler de tozlanmis ve onlari karanlik burumustur.
(40-41) O gun birtakim yuzler de tozlanmis ve onlari karanlik burumustur.
Iste bunlar inkarci olanlar, Allah´in buyrugundan cikanlardir.*
(1-2) Kendisine o âmâ geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü.
(1-2) Kendisine o âmâ geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü.
(Ey Muhammed!) Ne bilirsin, belki de o arınacak,
Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek.
Kendini muhtaç hissetmeyene gelince;
Sen, ona yöneliyorsun.
(İstemiyorsa) onun arınmamasından sana ne!
(8-10) Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.
(8-10) Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.
(8-10) Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.
Hayır, böyle yapma! Çünkü bu (Kur’an) bir öğüttür.
Dileyen ondan öğüt alır.
(13-16) O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.
(13-16) O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.
(13-16) O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.
(13-16) O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.
Kahrolası (inkârcı) insan! Ne nankördür o!
Allah, onu hangi şeyden yarattı?
Az bir sudan (meniden). Onu yarattı ve ona ölçülü bir şekil verdi.
Sonra ona yolu kolaylaştırdı.
Sonra onu öldürdü ve kabre koydu.
Sonra, dilediği vakit onu diriltir.
Hayır, hayır o, Allah’ın kendisine emrettiğini yerine getirmedi. (İman etmedi.)
Her şeyden önce insan, yediği yemeğine bir baksın!
Gerçekten biz, yağmuru bol bol yağdırdık.
Sonra toprağı, iyiden iyiye yardık!
(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.
(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.
(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.
(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.
(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.
(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.
(33-37) Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.
(33-37) Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.
(33-37) Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.
(33-37) Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.
(33-37) Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.
O gün birtakım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlarlar,
Gülerler, sevinirler.
O gün nice yüzler de vardır ki, toz toprak içindedirler.
(1-4) (Peygamber), âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve çevirdi. (Resûlüm! onun halini) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek.
(1-4) (Peygamber), âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve çevirdi. (Resûlüm! onun halini) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek.
(1-4) (Peygamber), âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve çevirdi. (Resûlüm! onun halini) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek.
(1-4) (Peygamber), âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve çevirdi. (Resûlüm! onun halini) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek.
(5-7) Kendini (sana) muhtaç görmeyene gelince, sen ona yöneliyorsun. Oysa ki onun temizlenip arınmasından sen sorumlu değilsin.
(5-7) Kendini (sana) muhtaç görmeyene gelince, sen ona yöneliyorsun. Oysa ki onun temizlenip arınmasından sen sorumlu değilsin.
(5-7) Kendini (sana) muhtaç görmeyene gelince, sen ona yöneliyorsun. Oysa ki onun temizlenip arınmasından sen sorumlu değilsin.
(8-10) Fakat koşarak ve (Allah´tan) korkarak sana gelenle de ilgilenmiyorsun.
(8-10) Fakat koşarak ve (Allah´tan) korkarak sana gelenle de ilgilenmiyorsun.
(8-10) Fakat koşarak ve (Allah´tan) korkarak sana gelenle de ilgilenmiyorsun.
(11-16) Hayır! Şüphesiz bunlar (âyetler), değerli ve güvenilir kâtiplerin elleriyle (yazılıp) tertemiz kılınmış, yüce makamlara kaldırılmış mukaddes sahifelerde (yazılı) bir öğüttür; dileyen ondan (Kur´an´dan) öğüt alır.
(11-16) Hayır! Şüphesiz bunlar (âyetler), değerli ve güvenilir kâtiplerin elleriyle (yazılıp) tertemiz kılınmış, yüce makamlara kaldırılmış mukaddes sahifelerde (yazılı) bir öğüttür; dileyen ondan (Kur´an´dan) öğüt alır.
(11-16) Hayır! Şüphesiz bunlar (âyetler), değerli ve güvenilir kâtiplerin elleriyle (yazılıp) tertemiz kılınmış, yüce makamlara kaldırılmış mukaddes sahifelerde (yazılı) bir öğüttür; dileyen ondan (Kur´an´dan) öğüt alır.
(11-16) Hayır! Şüphesiz bunlar (âyetler), değerli ve güvenilir kâtiplerin elleriyle (yazılıp) tertemiz kılınmış, yüce makamlara kaldırılmış mukaddes sahifelerde (yazılı) bir öğüttür; dileyen ondan (Kur´an´dan) öğüt alır.
(11-16) Hayır! Şüphesiz bunlar (âyetler), değerli ve güvenilir kâtiplerin elleriyle (yazılıp) tertemiz kılınmış, yüce makamlara kaldırılmış mukaddes sahifelerde (yazılı) bir öğüttür; dileyen ondan (Kur´an´dan) öğüt alır.
(11-16) Hayır! Şüphesiz bunlar (âyetler), değerli ve güvenilir kâtiplerin elleriyle (yazılıp) tertemiz kılınmış, yüce makamlara kaldırılmış mukaddes sahifelerde (yazılı) bir öğüttür; dileyen ondan (Kur´an´dan) öğüt alır.
Kahrolası insan! Ne inkârcıdır!
Allah onu neden yarattı?
Bir nutfeden (spermadan) yarattı da ona şekil verdi.
Sonra ona yolu kolaylaştırdı.
Sonra onun canını aldı ve kabre soktu.
Sonra dilediği bir vakitte onu yeniden diriltir.
Hayır! (İnsan) Allah´ın emrettiğini yapmadı.
İnsan, yediğine bir baksın!
(25-32) Şöyle ki: Yağmurlar yağdırdık. Sonra toprağı göz göz yardık da oradan ekinler, üzüm bağları, sebzeler, zeytin ve hurma ağaçları, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. (Bütün bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir.
(25-32) Şöyle ki: Yağmurlar yağdırdık. Sonra toprağı göz göz yardık da oradan ekinler, üzüm bağları, sebzeler, zeytin ve hurma ağaçları, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. (Bütün bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir.
(25-32) Şöyle ki: Yağmurlar yağdırdık. Sonra toprağı göz göz yardık da oradan ekinler, üzüm bağları, sebzeler, zeytin ve hurma ağaçları, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. (Bütün bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir.
(25-32) Şöyle ki: Yağmurlar yağdırdık. Sonra toprağı göz göz yardık da oradan ekinler, üzüm bağları, sebzeler, zeytin ve hurma ağaçları, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. (Bütün bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir.
(25-32) Şöyle ki: Yağmurlar yağdırdık. Sonra toprağı göz göz yardık da oradan ekinler, üzüm bağları, sebzeler, zeytin ve hurma ağaçları, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. (Bütün bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir.
(25-32) Şöyle ki: Yağmurlar yağdırdık. Sonra toprağı göz göz yardık da oradan ekinler, üzüm bağları, sebzeler, zeytin ve hurma ağaçları, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. (Bütün bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir.
(25-32) Şöyle ki: Yağmurlar yağdırdık. Sonra toprağı göz göz yardık da oradan ekinler, üzüm bağları, sebzeler, zeytin ve hurma ağaçları, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. (Bütün bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir.
(25-32) Şöyle ki: Yağmurlar yağdırdık. Sonra toprağı göz göz yardık da oradan ekinler, üzüm bağları, sebzeler, zeytin ve hurma ağaçları, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. (Bütün bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir.
Kulakları sağır eden o ses geldiğinde,
(34-36) İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar.
(34-36) İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar.
(34-36) İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar.
O gün, herkesin kendine yetip artacak bir derdi vardır.
(38-39) O gün bir takım yüzler parlak, güleç ve sevinçlidir.
(38-39) O gün bir takım yüzler parlak, güleç ve sevinçlidir.
(40-42) Yine o gün birtakım yüzleri de keder bürümüş, hüzünden kapkara kesilmiştir. İşte bunlar kâfirlerdir, günahkârlardır.
(40-42) Yine o gün birtakım yüzleri de keder bürümüş, hüzünden kapkara kesilmiştir. İşte bunlar kâfirlerdir, günahkârlardır.
(40-42) Yine o gün birtakım yüzleri de keder bürümüş, hüzünden kapkara kesilmiştir. İşte bunlar kâfirlerdir, günahkârlardır.
Yanına görmeyen (âma) biri geldi diye yüzünü ekşitti ve sırtını döndü
Ne bilirsin, belki de alacağı öğütle arınacaktı. Yahut nasihati dinleyip ondan yararlanacaktı
Ama irşada ihtiyaç duymayana ise, ona dönüp itibar ediyorsun
Halbuki kendisi arınmak istemiyorsa onun arınmamasından sana ne
Fakat Allaha saygı duyarak sana şevkle koşa koşa gelenle sen ilgilenmiyorsun
Hayır! Öyle yapma! Çünkü o ayetler öğüttür, uyarıdır
Artık isteyen ders alır
O ayetler şerefli yüce ve tertemiz sahifelerde, iyilik timsali çok değerli kâtiplerin elleriyle yazılıdır
Kahrolası kâfir insan, ne nankördür o
Yaratan onu neden yarattı?Bir meni damlasından yarattı.Yarattı ve güzel bir biçim verdi.Sonra da hayat yolunu kolaylaştırdı.En sonunda da onu öldürür ve kabre koyar. Daha sonra da, istediği zaman onu diriltir
Hayır! İnsan, Allah´ın buyruğunu lâyıkıyla yerine getirmedi
Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük.Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik
Bütün bunları sizin ve davarlarınızın faydalanması için yaptık
Ama vakti gelip de o kulakları patlatan dehşetli gün geldiği zama
İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden ve babasından, eşinden ve evlatlarından bile kaçar
O gün onlardan her birinin başından aşkın derdi ve tasası vardır
Yüzler vardır o gün pırıl pırıldır
Güleçtir, sevinç doludur
Yüzler de vardır toza toprağa bulanmış
Üstünü karanlık kaplamıştır
İşte bunlar kâfir, günaha dadanan, haktan sapan kimselerdir