Beled

الْبَلَدِ

Yazar: Abdulbakî Gölpınarlı - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Andolsun bu şehre.
  2. Ki sen oturmadasın bu şehirde.
  3. Ve babaya ve oğula.
  4. Gerçekten de biz insanı sıkıntı içinde yarattık.
  5. Hiçbir kimsenin, ona gücü yetmez mi sanır?
  6. Ben, birçok mal helâk ettim der.
  7. Hiçbir kimse, onu görmez mi sanır?
  8. Onun için halketmedik mi iki göz.
  9. Ve bir dille iki dudak?
  10. Ve ona iki sarp yol gösterdik.
  11. Derken dayanmadı o yokuşa.
  12. Ve bilir misin, yokuş nedir?
  13. Bir kul azat etmek.
  14. Yahut açlık, kıtlık gününde doyurmak.
  15. Yakınlığı olan bir yetîmi.
  16. Yahut yerlere döşenmiş bir yoksulu.
  17. Sonra da inananlardan ve birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve acımayı tavsiye edenlerden olmak.
  18. Onlardır işte sağ taraf ehli.
  19. Delillerimize kâfir olanlara gelince: Onlardır sol taraf ehli.
  20. Onlaradır kapıları, üstlerine ör-tülmüş ateş.
Yazar: Adem Uğur - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Andolsun bu beldeye,
  2. Ki sen bu beldedesin,
  3. Ve andolsun babaya ve ondan meydana gelen çocuğa,
  4. Biz, insanı (yüzyüze geleceği nice) zorluklar içinde yarattık.
  5. İnsan, hiç kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
  6. Pek çok mal harcadım diyor.
  7. Kimse onu görmedi mi sanıyor?
  8. Biz ona iki göz vermedik mi?
  9. Bir dil ve iki dudak,
  10. Ona iki yolu (doğru ve eğriyi) gösterdik.
  11. Fakat o, sarp yokuşu aşamadı.
  12. O sarp yokuş nedir bilir misin?
  13. Köle azat etmek,
  14. Veya açlık gününde yemek yedirmektir,
  15. Yakınlığı olan bir yetime
  16. Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula.
  17. Sonra iman edenlerden, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve birbirlerine acımayı öğütleyenlerden olmaktır.
  18. İşte bunlar sağdakilerdir.
  19. Ayetlerimizi inkâr edenler ise işte onlar soldakilerdir,
  20. Cezaları, kapıları üzerlerine sımsıkı kapatılmış bir ateştir.
Yazar: Ali Bulaç - Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı Meal ve Sözlük
  1. Hayır; bu şehre yemin ederim,
  2. Ki sen, bu şehirde oturmakta iken,
  3. Babaya ve doğan-çocuğa da.
  4. Andolsun, Biz insanı bir zorluk içinde yarattık.
  5. O, hiç kimsenin kendisine asla güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
  6. O: "Yığınla mal tüketip-yok ettim" diyor.
  7. Kendisini hiç kimsenin görmediğini mi sanıyor?
  8. Biz ona iki göz vermedik mi?
  9. Bir dil ve iki dudak?
  10. Biz ona ´iki yol-iki amaç´ gösterdik.
  11. Ancak o, sarp yokuşa göğüs germedi.
  12. Sarp yokuşun ne olduğunu sana öğreten nedir?
  13. Bir boynu çözmek (bir köleye özgürlük vermek)tir;
  14. Ya da açlık gününde doyurmaktır,
  15. Yakın olan bir yetimi,
  16. Veya sürünen bir yoksulu.
  17. Sonra iman edenlerden, sabrı birbirlerine tavsiye edenlerden, merhameti birbirlerine tavsiye edenlerden olmak.
  18. İşte bunlar, sağ yanın adamlarıdır (Ashab-ı Meymene).
  19. Ayetlerimizi inkar edenler ise, sol yanın adamlarıdır (Ashab-ı Meş´eme).
  20. "Kapıları kilitlenmiş" bir ateş onların üzerinedir.
Yazar: Ali Fikri Yavuz - Kur'an-ı Kerim ve İzahlı Meal-i Alisi
  1. Yemin ederim bu beldeye (Mekke şehrine),
  2. Sen (Ey Rasûlüm), ikamet ederken bu beldede;
  3. Ve yemin ederim bir (Âdem) babaya ve (ondan üreyip) doğana ki,
  4. Doğrusu biz, insanı bir meşakkat içinde yarattık.
  5. O, kendisine karşı, asla kimse güç yetiremez mi sanıyor?
  6. Diyor ki, “- (Peygambere düşmanlık uğruna) yığın yığın mal harcadım.”
  7. Onu, kimsenin görmediğini mi zannediyor?
  8. Biz, ona vermedik mi iki göz,
  9. Bir dil ve iki dudak?
  10. Bir de ona, (hak ve bâtılı) iki yol gösterdik.
  11. Fakat o, çetin işe atılmadı, (kendisine verilen bunca nimetlere şükretmedi).
  12. Bildin mi, o çetin iş ne?
  13. O, köle azad etmektir.
  14. Yahud şiddetli bir açlık gününde yemek yedirmektir.
  15. Akrabalığı olan bir yetime...
  16. Yahud toprak üstüne yığılan miskine...
  17. (Bütün bunlardan) sonra iman edib de birbirlerine sabır tavsiye eden ve merhamet tavsiye eden kimselerden olmaktır.
  18. İşte bunlar, (amel defterleri sağ ellerine verilenler) sağcılardır.
  19. Ayetlerimizi inkâr edenler ise; onlar (amel defterleri sol ellerine verilenler) solculardır.
  20. Onların üzerlerine kapıları kilitlenmiş bir ateş kapanmış olacaktır.
Yazar: Bekir Sadak - Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlatımı
  1. (1-2) Bu, Mekke sehrine yemin ederim; ki sen bu sehirde oturmussun.
  2. (1-2) Bu, Mekke sehrine yemin ederim; ki sen bu sehirde oturmussun.
  3. Dogurana ve dogurduna and olsun ki:
  4. Insanoglunu, zorluklara katlanacak sekilde yarattik.
  5. Insanoglu, kendisine kimsenin guc yetiremiyecegini mi saniyor?
  6. «igin yigin mal tuketmisimdir» diyor.
  7. O, kimsenin kendisini gormedigini mi zannediyor?
  8. (8-9) Biz onun icin iki goz, bir dil ve iki dudak var etmedik mi?
  9. (8-9) Biz onun icin iki goz, bir dil ve iki dudak var etmedik mi?
  10. Biz ona egri ve dogru iki yolu da gostermedik mi?
  11. Ama o, zor gecidi asmaya girisemedi.
  12. O zor gecidin ne oldugunu sen bilir misin?
  13. O gecit, bir kole ve esir azadetmek,
  14. (14-16) Yahut, aclik gununde, yakini olan bir oksuzu, yahut topraga serilmis bir yoksulu doyurmaktir.
  15. (14-16) Yahut, aclik gununde, yakini olan bir oksuzu, yahut topraga serilmis bir yoksulu doyurmaktir.
  16. (14-16) Yahut, aclik gununde, yakini olan bir oksuzu, yahut topraga serilmis bir yoksulu doyurmaktir.
  17. Sonra, inanip birbirlerine sabir tavsiye edenlerden, merhametlilerden olmayi tavsiye edenlerden olmaktir.
  18. Iste bunlar amel defterleri sagdan verilenlerdir.
  19. Ayetlerimizi inkar edenler, iste onlar amel defterleri sollarindan verilenlerdir.
  20. Onlar her yonden atesle kapatilacaklardir. *
Yazar: Celal Yıldırım - Tefsirli Kur'an-ı Kerim Meali
  1. Hayır, bu şehre (Kutsal Mekke´ye) and olsun.
  2. Sen bu şehirde yerli olarak oturmuşsundur. (Bu şehir sana daha lâyık ve daha helâldir).
  3. Babaya da, doğan çocuğuna da and olsun,
  4. Ki biz insanı (kendine has) sıkıntı ve zorluk içinde (yaratıp) meydana getirdik.
  5. O, kendisine hiç kimsenin güç getiremiyeceğini mi sanır?
  6. Yığın yığın mal sarfedip tükettim, diyor.
  7. Onu hiç gören olmadı mı sanıyor?
  8. (8-9) Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi ?
  9. (8-9) Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi ?
  10. (Doğru ve eğri olmak üzere) iki de yol göstermedik mi ?
  11. Ama o sarp geçidi geçmeye katlanmadı.
  12. Sarp geçidin ne olduğunu bilir misin ?
  13. Bir köle ya da esirin bağını çözüp hürriyetine kavuşturmaktır.
  14. (14-15-16) Veya açlık gününde (kıtlık zamanında) hısım sayılan bir yetime veya yere serilmiş (bitkin, kimsesiz) bir yoksula yedirmektir.
  15. (14-15-16) Veya açlık gününde (kıtlık zamanında) hısım sayılan bir yetime veya yere serilmiş (bitkin, kimsesiz) bir yoksula yedirmektir.
  16. (14-15-16) Veya açlık gününde (kıtlık zamanında) hısım sayılan bir yetime veya yere serilmiş (bitkin, kimsesiz) bir yoksula yedirmektir.
  17. Sonra da birbirlerine sabır ve merhamet tavsiye eden mü´minlerden olmaktır.
  18. İşte bunlar sağ tarafta yerlerini alanlardır.
  19. Âyetlerimizi inkâr edenler ise sol tarafta yerlerini alanlardır.
  20. Ve üzerlerine kapılan kapanmış bir ateş..
Yazar: Diyanet - Diyanet 1
  1. (1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık.
  2. (1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık.
  3. (1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık.
  4. (1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık.
  5. İnsanoğlu, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
  6. “Yığınla mal harcadım” diyor.
  7. Kendisini kimsenin görmediğini mi sanıyor?
  8. (8-10) Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?
  9. (8-10) Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?
  10. (8-10) Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?
  11. Fakat o, sarp yokuşa atılmadı.
  12. Sarp yokuşun ne olduğunu sen ne bileceksin?
  13. O tutsak bir boynu çözmek (köle azat etmek)tir.
  14. (14-16) Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.
  15. (14-16) Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.
  16. (14-16) Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.
  17. (17-18) Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya, işte onlar Ahiret mutluluğuna erenlerdir.
  18. (17-18) Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya, işte onlar Ahiret mutluluğuna erenlerdir.
  19. Âyetlerimizi inkâr edenler ise; kötülüğe batmış kimselerdir.
  20. Üzerlerinde etrafı sımsıkı kapatılmış bir ateş vardır.
Yazar: Diyanet - Diyanet 2
  1. (1-4) Bu beldeye -ki sen bu beldedesin-, babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki biz, insanı (yüzyüze geleceği nice) zorluklar içinde yarattık.
  2. (1-4) Bu beldeye -ki sen bu beldedesin-, babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki biz, insanı (yüzyüze geleceği nice) zorluklar içinde yarattık.
  3. (1-4) Bu beldeye -ki sen bu beldedesin-, babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki biz, insanı (yüzyüze geleceği nice) zorluklar içinde yarattık.
  4. (1-4) Bu beldeye -ki sen bu beldedesin-, babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki biz, insanı (yüzyüze geleceği nice) zorluklar içinde yarattık.
  5. İnsan, hiç kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
  6. «Pek çok mal harcadım» diyor.
  7. Kimse onu görmedi mi sanıyor?
  8. (8-10) Biz ona iki göz, bir dil ve iki dudak vermedik mi? Ona iki yolu (doğru ve eğriyi) göstermedik mi?
  9. (8-10) Biz ona iki göz, bir dil ve iki dudak vermedik mi? Ona iki yolu (doğru ve eğriyi) göstermedik mi?
  10. (8-10) Biz ona iki göz, bir dil ve iki dudak vermedik mi? Ona iki yolu (doğru ve eğriyi) göstermedik mi?
  11. (11-16) Fakat o, sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuş nedir bilir misin? Köle azat etmek veya açlık gününde yakını olan bir yetimi, yahut aç açık bir yoksulu doyurmaktır.
  12. (11-16) Fakat o, sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuş nedir bilir misin? Köle azat etmek veya açlık gününde yakını olan bir yetimi, yahut aç açık bir yoksulu doyurmaktır.
  13. (11-16) Fakat o, sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuş nedir bilir misin? Köle azat etmek veya açlık gününde yakını olan bir yetimi, yahut aç açık bir yoksulu doyurmaktır.
  14. (11-16) Fakat o, sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuş nedir bilir misin? Köle azat etmek veya açlık gününde yakını olan bir yetimi, yahut aç açık bir yoksulu doyurmaktır.
  15. (11-16) Fakat o, sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuş nedir bilir misin? Köle azat etmek veya açlık gününde yakını olan bir yetimi, yahut aç açık bir yoksulu doyurmaktır.
  16. (11-16) Fakat o, sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuş nedir bilir misin? Köle azat etmek veya açlık gününde yakını olan bir yetimi, yahut aç açık bir yoksulu doyurmaktır.
  17. (17-18) Sonra iman edenlerden, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve birbirlerine acımayı öğütleyenlerden olmaktır. İşte bunlar sağdakilerdir.
  18. (17-18) Sonra iman edenlerden, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve birbirlerine acımayı öğütleyenlerden olmaktır. İşte bunlar sağdakilerdir.
  19. (19-20) Âyetlerimizi inkâr edenler ise işte onlar soldakilerdir. Cezaları, kapıları üzerlerine sımsıkı kapatılmış bir ateştir.
  20. (19-20) Âyetlerimizi inkâr edenler ise işte onlar soldakilerdir. Cezaları, kapıları üzerlerine sımsıkı kapatılmış bir ateştir.
Yazar: Elmalılı Hamdi Yazır - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Yo... yemin ederim bu beldeye!
  2. Sen bu beldede oturmaktayken.
  3. Ve baba ile çocuğuna ki,
  4. gerçekten Biz insanı bir sıkıntı içinde yarattık.
  5. O, kendisine karşı kimse güç yetiremez mi sanıyor?
  6. O: «Ben yığın yığın mal telef ettim.» diyor.
  7. Onu bir gören olmadı mı sanıyor?
  8. Vermedik mi Biz ona iki göz?
  9. Bir dil ve iki dudak?
  10. Ona iki de tepe gösterdik.
  11. Fakat o sarp yokuşa göğüs veremedi.
  12. Bildin mi, nedir o sarp yokuş?
  13. Esir bir boyun kurtarmak (bir köle azad etmek)
  14. Ya da salgın bir açlık gününde yemek yedirmektir.
  15. Yakınlığı olan bir yetime
  16. veya toprak döşenen (hiçbir varlığı olmayan) bir yoksula...
  17. Sonra da o iman edip de sabrı tavsiyeleşen ve merhamet tavsiyeleşenlerden olamadı.
  18. İşte onlardır meymenet sahipleri (kitapları sağ taraflarından verilecekler).
  19. Ayetlerimizi inkar edenler ise, onlardır işte şeamet sahipleri (uğursuz kimseler).
  20. Üzerlerine bir ateş bastırılıp kapıları kapanacak.
Yazar: Elmalılı Hamdi Yazır - Kur'an-ı Kerim ve Meali (Sadeleştirilmiş)
  1. Andolsun bu beldeye
  2. Ki sen bu beldede oturmaktasın.
  3. Ve and olsun baba ve çocuğuna.
  4. Biz insanı gerçekten bir sıkıntı içinde yarattık.
  5. İnsan, kendisine karşı kimse güç yetiremez mi sanıyor?
  6. Ben, yığın yığın mal yok ettim diyor.
  7. Kendisini bir gören olmadı mı sanıyor?
  8. Biz ona iki göz vermedik mi?
  9. Bir dil ve iki dudak?
  10. Ona iki yolu gösterdik.
  11. Fakat o, o sarp yokuşa göğüs veremedi.
  12. Bildin mi sen, o sarp yokuş nedir?
  13. Köle azat etmek,
  14. Veya salgın bir kıtlık gününde yemek yedirmektir,
  15. Yakınlığı olan bir yetime,
  16. Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula.
  17. Sonra da iman edip de sabrı tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır.
  18. İşte bunlar, amel defterleri sağlarından verilenlerdir.
  19. Âyetlerimizi tanımayanlar ise, onlardır işte amel defterleri sollarından verilenler.
  20. Onların üzerlerine bir ateş bastırılıp kapıları kapanacaktır.
Yazar: Seyyid Kutub - Fizilal-il Kuran
  1. Hayır, and içerim bu şehre.
  2. Ki sen bu şehre girmektesin.
  3. Doğurana ve doğurduğuna andolsun ki,
  4. Biz insanı birtakım zorluklar, zahmetler ve sıkıntılar içinde yarattık.
  5. İnsan hiç kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
  6. Yığın yığın mal tüketmişimdir diyor.
  7. Kimsenin kendisini görmediğini mi sanıyor?
  8. Biz ona iki göz vermedik mi?
  9. Bir dil, iki dudak vermedik mi?
  10. Biz ona eğri ve doğru iki yol göstermedik mi?
  11. Fakat o zor geçidi aşmaya girişmedi.
  12. O zor geçidin ne olduğunu sen bilir misin?
  13. O geçit bir köle ve esir azad etmektir.
  14. Yahut açlık gününde doyurmaktır.
  15. Akraba olan yetimi,
  16. Hiçbir şeyi olmayan yoksulu,
  17. Sonra inanıp birbirlerine sabır tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmak.
  18. İşte bunlar amel defterleri sağdan verilenlerdir.
  19. Ayetlerimizi inkar edenler. İşte onlar amel defterleri soldan verilenlerdir.
  20. Onlar her yönden ateşe kapatılacaklardır.
Yazar: Gültekin Onan - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Hayır; bu şehre yemin ederim,
  2. Ki sen, bu şehirde oturmakta iken,
  3. Babaya ve doğan çocuğa da.
  4. Andolsun, biz insanı bir zorluk içinde yarattık.
  5. O, hiç kimsenin kendisine asla güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
  6. O: "Yığınla mal tüketip yok ettim" diyor.
  7. Kendisini hiç kimsenin görmediğini mi sanıyor?
  8. Biz ona iki göz vermedik mi?
  9. Bir dil ve iki dudak?
  10. Biz ona ´iki yol/iki amaç´ gösterdik.
  11. Ancak o, sarp yokuşa göğüs germedi.
  12. Sarp yokuşun ne olduğunu sana öğreten nedir?
  13. Bir boynu çözmek (bir köleye özgürlük vermek)tir.
  14. Ya da açlık gününde doyurmaktır,
  15. Yakın olan bir yetimi,
  16. Veya sürünen bir yoksulu.
  17. Sonra inananlardan, sabrı birbirlerine tavsiye edenlerden, merhameti birbirlerine tavsiye edenlerden olmak.
  18. İşte bunlar, sağ yanın adamlarıdır (Ashab-ı Meymene).
  19. Ayetlerimize küfredenler ise sol yanın adamlarıdır (Ashab-ı Meşeme).
  20. ´Kapıları kilitlenmiş´ bir ateş onların üzerinedir.
Yazar: Hasan Basri Çantay - Kur'an Meali - Kur’an-ı Hakim Ve Meal-i Kerim
  1. (Hakıykat kâfirlerin dediği gibi değildir). Şu beldeye yemîn ederim.
  2. Sen bu beldeye halâl iken.
  3. Babaya da, doğana da (yemîn ederim),
  4. ki biz insanı, andolsun, meşakkat içinde yaratdık.
  5. O, kendisine kimsenin mutlakaa güc yetiremeyeceğini mi sanıyor?
  6. Der ki: «Yığın yığın mal telef etdim».
  7. O, kendisini hiçbir (kişi) nin görmediğini mi sanıyor?
  8. Biz. ona vermedik mi: (Görecek) iki göz,
  9. (kalbine tercüman olacak) bir dil, (boş boğazlığına mâni´ olacak) iki dudak?
  10. Biz ona iki de yol gösterdik.
  11. Fakat o, sarp yokuşa saldıramadı.
  12. Bu sarp yokuşun ne olduğunu sana hangi şey bildirdi?
  13. (O) kul azad etmekdir,
  14. yahud (salgın) bir açlık gününde yemek yedirmekdir,
  15. yakınlığı olan bir yetime,
  16. yahud toprakda sürünen bir yoksula.
  17. Sonra da (o sarp yokuşu aşıb geçerken) îman edenlerden, birbirlerine sabr (-u sebat) ı tavsiye, (halka) merhameti tavsiye edenlerden olmakdır.
  18. İşte bunlar sağcılardır.
  19. Âyetlerimize küfredenler ise solcuların tâ kendileridir.
  20. Ki (onların cezası) üzerlerine kapıları sımsıkı kapatılmış bir ateşdir.
Yazar: İbni Kesir - Büyük Kuran Tefsiri
  1. Şu beldeye yemin ederim;
  2. Sen de bu beldede oturmuşsun.
  3. Doğurana da, doğurduğuna da andolsun ki;
  4. Biz, insanı gerçekten meşakkat içinde yarattık.
  5. Yoksa o, kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
  6. Yığın yığın mal tüketmişimdir, diyor.
  7. Kimsenin kendisini görmediğini mi sanıyor?
  8. Biz; onun için iki göz var etmedik mi?
  9. Bir dil ve iki dudak.
  10. Biz; ona iki de yol gösterdik.
  11. Ama o, sarp yokuşu aşmaya girişemedi.
  12. Sarp yokuşun ne olduğunu sen nereden bileceksin?
  13. Bir kul azad etmektir.
  14. Yahut açlık gününde yemek yedirmektir,
  15. Yakınlığı olan bir yetime,
  16. Yahut yerde sürünen bir yoksula.
  17. Sonra da iman edenlerden, birbirine sabrı tavsiye, merhameti tavsiye edenlerden olmaktır.
  18. İşte bunlar, sağcılardır.
  19. Ayetlerimize küfredenler ise, solcuların kendileridir.
  20. Onlara sımsıkı kapatılmış bir ateş vardır.
Yazar: İskender Ali Mihr - Kur'ân-ı Kerim Lafz-ı ve Ruhu Tefsiri
  1. Hayır, bu beldeye kasem ederim ki.
  2. Ve sen, bu beldede ikâmet ediyorsun.
  3. Ve babaya ve doğan çocuğa andolsun.
  4. Andolsun ki Biz insanı, meşakkat içinde yarattık.
  5. (İnsan) ona hiç kimsenin asla güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
  6. O: “Pekçok mal tükettim.” der.
  7. Onu hiç kimsenin görmediğini mi sanıyor?
  8. Ona iki göz vermedik mi?
  9. Ve bir dil ve iki dudak.
  10. Ve onu iki yola (gayy yolu ve hidayet yolu) ulaştırırız.
  11. Fakat o akabeyi (sarp yokuşu) aşmadı.
  12. Ve akabenin ne olduğunu sana bildiren nedir?
  13. (Akabeyi aşmak) kölenin azadıdır.
  14. Veya yorgun ve aç olduğu günde doyurmaktır.
  15. Yakınlık sahibi (akraba) olan yetimi.
  16. Veya çok fakir bir miskini (doyurmaktır).
  17. Sonra âmenû olanlardan (Allah´a ulaşmayı dileyenlerden) ve sabrı tavsiye edenlerden ve merhameti tavsiye edenlerden olmaktır (akabeyi aşmak).
  18. İşte onlar ashabı meymenedir (meymene sahibidir) (amel defteri (hayat filmi) sağından verilenlerdir).
  19. Ve âyetlerimizi inkâr edenler, onlar ashabı meşemedir (amel defteri (hayat filmi) solundan verilenlerdir).
  20. Onların üzerinde etrafı kapatılmış ateş vardır.
Yazar: Muhammed Esed - Kur'an Mesajı Meal-Tefsir
  1. Ben bu beldeyi tanıklığa çağırırım,
  2. senin serbestçe yaşadığın bu beldeyi,
  3. ve (tanıklığa çağırırım) anne babayı ve çocukları:
  4. Gerçek şu ki, Biz insanı acı, sıkıntı ve imtihan (ile yüklü bir hayat)a gönderdik.
  5. İnsan, kimsenin kendi üzerinde güç sahibi olmadığını mı zannediyor?
  6. Övünüp duruyor: "Ben, yığınla servet tükettim!"
  7. Peki, kimsenin kendisini görmediğini mi sanıyor?
  8. Biz ona iki göz vermedik mi?
  9. Bir dil ve bir çift dudak,
  10. ve ona (kötülüğün ve iyiliğin) iki yolunu da göstermedik mi?
  11. Ama o, sarp yokuşa tırmanmayı denemedi...
  12. Bilir misin nedir o sarp yokuş?
  13. (O,) boynunu (günah zincirinden) kurtarmaktır;
  14. yahut (kendi) aç iken (başkasını) doyurmaktır,
  15. yakını olan bir yetimi,
  16. yahut toprağa uzanıp kalmış olan (yabancı) bir yoksulu,
  17. ve imana ermişlerden ve birbirine sabrı ve merhameti tavsiye edenlerden olmaktır.
  18. İşte böyleleri dürüstlüğe ve erdemliliğe erişmiş olanlardır;
  19. Bizim mesajlarımızın doğruluğunu inkara şartlanmış olanlar ise kötülüğe batmış kimselerdir,
  20. üzerlerine salınmış ateş (ile).
Yazar: Ömer Nasuhi Bilmen - Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Meali
  1. (1-2) Yemin ederim bu beldeye. Ve sen bu beldede ikamet etmektesin.
  2. (1-2) Yemin ederim bu beldeye. Ve sen bu beldede ikamet etmektesin.
  3. Ve bir pedere ve zürriyetine de (andolsun).
  4. (4-5) Muhakkak ki, Biz insanı elbette bir meşakkat içinde (bulunacağı bir mahiyette) yarattık. Sanıyor mu ki onun üzerine hiçbir kimse güç yetiremiyecek.
  5. (4-5) Muhakkak ki, Biz insanı elbette bir meşakkat içinde (bulunacağı bir mahiyette) yarattık. Sanıyor mu ki onun üzerine hiçbir kimse güç yetiremiyecek.
  6. Der ki: «Ben yığın yığın mal telef ettim.»
  7. Zanneder mi ki onu hiçbir kimse görmemiş.
  8. (8-9) Onun için iki göz vermedik mi? Ve bir dil ile iki dudak vermedik mi?
  9. (8-9) Onun için iki göz vermedik mi? Ve bir dil ile iki dudak vermedik mi?
  10. (10-12) Ve Biz ona iki de tepe yolu gösterdik. Fakat o, o sarp yokuşu geçemedi. O sarp yokuşun ne olduğunu sana ne şey bildirdi?
  11. (10-12) Ve Biz ona iki de tepe yolu gösterdik. Fakat o, o sarp yokuşu geçemedi. O sarp yokuşun ne olduğunu sana ne şey bildirdi?
  12. (10-12) Ve Biz ona iki de tepe yolu gösterdik. Fakat o, o sarp yokuşu geçemedi. O sarp yokuşun ne olduğunu sana ne şey bildirdi?
  13. (O) Bir köle azad etmektir.
  14. Yahut bir kıtlık gününde yemek yedirmektir.
  15. (15-16) Karabet sahibi olan bir yetime. Veyahut yerlere serilmiş bir yoksula.
  16. (15-16) Karabet sahibi olan bir yetime. Veyahut yerlere serilmiş bir yoksula.
  17. (17-18) Sonra da imân etmiş olanlardan ve birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve merhameti tavsiyede bulunanlardan olmaktır. İşte meymenet sahipleri onlardır.
  18. (17-18) Sonra da imân etmiş olanlardan ve birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve merhameti tavsiyede bulunanlardan olmaktır. İşte meymenet sahipleri onlardır.
  19. Ve o kimseler ki, Bizim âyetlerimizi inkâr ettiler. Onlar da şeamet sahipleridir.
  20. Onların üzerlerine her tarafı kapalı bir ateş vardır.
Yazar: Suat Yıldırım - Kura'an-ı Hakim ve Açıklamalı Meali
  1. Hayır! Gerçek, kâfirlerin dediği gibi değil.Bu şanlı belde hakkı için
  2. Senin bu beldeye girişin hakkı için
  3. Hem o değerli baba, hem o değerli evladının hakkı için
  4. Biz insanı, imtihan ve çile yüklü bir hayata gönderdik.
  5. O insan kendi üzerinde kimsenin güç sahibi olmadığını mı sanır
  6. "Ben yığınla servet tükettim." diye övünüp durur
  7. Kendisini gören olmadığını mı sanır
  8. Biz ona görmesi için gözler
  9. Gönlüne tercüman olacak dil ve dudaklar, vermedik mi
  10. Ona hayır ve şer yollarını göstermedik mi?
  11. Fakat o sarp yokuşu aşmaya çalışmadı. (Böyle yaparak verilen nimetlerin şükrünü eda etmedi.
  12. Sarp yokuş, bilir misin nedir
  13. Sarp yokuş: bir köleyi, bir esiri hürriyetine kavuşturmaktır
  14. Kıtlık zamanında yemek yedirmektir
  15. Yakınlığı olan bir yetimi
  16. Ya da yeri yatak, (göğü yorgan yapan, barınacak hiçbir yeri olmayan) fakiri doyurmaktır
  17. Hem sarp yokuş: Gönülden iman edip, birbirlerine sabır ve şefkat dersi vermek, sabır ve şefkat örneği olmaktır
  18. İşte hesap defterleri sağ ellerine verilecek olanlar bunlardır
  19. Ayetlerimizi inkâr edenlerin hesap defterleri ise, sol ellerine verilecektir
  20. Onların cezası da, kapıları, üzerlerine sımsıkı kapatılmış ateş deposuna konulmak olacaktır
Yazar: Süleyman Ateş - Kuran'ı Kerim Meali
  1. Yoo, and içerim bu kente,
  2. Ki sen bu şehire girmekte (burada yaşamakta)sın.
  3. Ve (and içerim) doğurucuya ve doğurduğuna ki,
  4. Biz insanı zorluk arasında yarattık.
  5. İnsan, hiç kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
  6. (Gösteriş ve övünme için) "Ben birçok mal telef ettim" diyor.
  7. Kimsenin kendisini görmediğini mi sanıyor?
  8. Biz ona vermedik mi: İki göz
  9. Bir dil, iki dudak?
  10. Ona iki tepeyi (anasının iki memesini emmenin veya hayır ve şerrin yolunu) gösterdik.
  11. Fakat o, sarp yokuşa atılamadı.
  12. Sarp yokuşun ne olduğunu sen nereden bileceksin?
  13. Bir boynu (kölelik zincirinden) çözmek,
  14. Yahut açlık gününde doyurmaktır:
  15. Akrabâ olan yetimi,
  16. Yahut hiçbir şeyi olmayan yoksulu.
  17. Sonra inanıp birbirlerine sabır tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmak.
  18. İşte onlar sağın adamlarıdır (Kitabı sağından verilen uğurlu kişilerdir).
  19. Âyetlerimizi tanımayanlar ise solun adamlarıdır (Kitabı solundan verilen uğursuz kişilerdir).
  20. Onlara (kapıları) üzerlerine kilitlenecek bir ateş vardır!
Yazar: Şaban Piriş - Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
  1. Hayır, Yemin ederim, bu şehre!
  2. Sen de bu şehrin insanısın.
  3. Anne, baba ve çocuklara,
  4. İnsanı dosdoğru/dayanıklı olarak yaratmışızdır.
  5. Kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
  6. -Pek çok mal tüketmişimdir, diyor.
  7. Kendisini kimsenin görmediğini mi sanıyor?
  8. Ona iki göz vermedik mi?
  9. Bir dil, iki dudak.
  10. Ona iki de yol gösterdik.
  11. O zor geçidi aşamadı.
  12. Zor geçidin ne olduğunu sana bildiren nedir?
  13. Köle azat etmektir.
  14. Veya açlık gününde doyurmaktır.
  15. Yakınlığı olan bir yetimi.
  16. Veya sürünen bir düşkünü.
  17. Bir de iman edip, sabrı ve merhameti birbirine tavsiye edenlerden olmaktır.
  18. İşte sağ tarafın halkı onlardır.
  19. Ayetlerimizi inkar edenler, onlar sol taraf halkıdır.
  20. Üzerlerinde kapıları kilitlenmiş bir ateş vardır.
Yazar: Ebu'l Al'a Mevdudi - Tefhim-ul Kuran
  1. Hayır; bu şehre yemin ederim,
  2. Ki sen, bu şehirde oturmakta iken,
  3. Babaya ve doğan çocuğa da.
  4. Andolsun, biz insanı bir zorluk içinde yarattık.
  5. O, hiç kimsenin kendisine asla güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
  6. O: «Yığınla mal tüketip yok ettim» diyor.
  7. Kendisini hiç kimsenin görmediğini mi sanıyor?
  8. Biz ona iki göz vermedik mi?
  9. Bir dil ve iki dudak?
  10. Biz ona ´iki yol/iki amaç´ gösterdik.
  11. Ancak o, sarp yokuşa göğüs germedi.
  12. Sarp yokuşun ne olduğunu sana öğreten nedir?
  13. Bir boynu çözmek (bir köleye özgürlük vermek)tir;
  14. Ya da açlık gününde doyurmaktır,
  15. Yakın olan bir yetimi,
  16. Veya sürünen bir yoksulu.
  17. Sonra iman edenlerden, sabrı birbirlerine tavsiye edenlerden, merhameti birbirlerine tavsiye edenlerden olmak.
  18. İşte bunlar, sağ yanın adamlarıdır (Ashab-ı Meymene) .
  19. Ayetlerimizi inkar edenler ise, sol yanın adamlarıdır (Ashab-ı Meş´eme)
  20. ´Kapıları kilitlenmiş´ bir ateş onların üzerinedir.
Yazar: Yaşar Nuri Öztürk - Kur'an-ı Kerim Meali
  1. Yemin ederim bu kente ki, iş onların sandığı gibi değildir!
  2. Sen bu kente mahremsin/bu kente gireceksin.
  3. Ve doğurana ve doğurduğuna da yemin olsun ki,
  4. Biz insanı gerçekten bir sıkıntı ve zorluk içinde yarattık.
  5. O sanıyor mu ki, hiç kimse ona asla güç yetiremeyecektir!
  6. "Yığınlarla mal telef ettim!" diyor.
  7. Hiç kimsenin kendisini görmediğini mi sanıyor?
  8. Biz ona vermedik mi iki göz,
  9. Bir dil, iki dudak?
  10. Kılavuzladık onu iki tepeye.
  11. Akabeye, sarp yokuşa atılamadı o.
  12. Sarp yokuşun ne olduğunu sana bildiren nedir?
  13. Özgürlüğü zincirlenenin bağını çözmektir o.
  14. Yahut da açlık ve perişanlık gününde doyurmaktır o,
  15. Yakındaki bir yetimi,
  16. Yahut ezilmiş-boynu bükük bir yoksulu.
  17. Sonra da iman eden ve birbirlerine sabrı öneren, merhameti öneren kişilerden olmaktır o.
  18. İşte böyleleridir uğur ve bereket dostları.
  19. Bizim ayetlerimizi tanımayanlara gelince bunlar; şomluk, uğursuzluk yâranıdır.
  20. Bunların üzerine, kilitlenecek bir ateş gelecektir.