Ve ancak üstün ve hamde lâyık Allah´a inandıkları için onları azaplan-dırmadalar.
O mâbut ki onundur saltanatı ve tedbîri göklerin ve yeryüzünün ve Allah her şeye tanıktır.
Kadın ve erkek, inananları azap-landıranlar, sonra da tövbe etmeyenler yok mu, onlaradır cehennem azâbı ve onlaradır yakıp kavuran azap.
İnananlara ve iyi işlerde bulunanlara gelince: Onlaradır kıyılarından ırmakla akan cennetler ve buysa pek büyük bir kurtuluştur, bu kutluluk ve murâda eriş.
Şüphe yok ki Rabbinin, tutup helâk edişi, pek çetindir.
Şüphe yok ki o, ilk defa var eder ve ölümden sonra gene de yaratır.
Ve odur suçları örten ve çok-çok seven.
Şerefli arşın sâhibi.
Dilediğini işler-durur.
Sana, ordulara âit olan söz gelmedi mi.
Firavun´a ve Semûd’a âid olan?
Kâfir olanlar, zâten de yalanlamaya dalmışlardır.
Ve Allah´sa yaptıkları işin ardından onları kavramış, kuşatmıştır.
Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuşlardı.
Ve mü´minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
Onlardan, yalnızca ´üstün ve güçlü olan,´ öğülen Allah´a iman ettiklerinden dolayı intikam alıyorlardı.
Ki O (Allah), göklerin ve yerin mülkü O´nundur. Allah, herşeyin üzerinde şahid olandır.
Gerçek şu ki, mü´min erkeklerle mü´min kadınlara işkence (fitne) uygulayanlar, sonra tevbe etmeyenler; işte onlar için, cehennem azabı vardır ve yakıcı azap onlaradır.
Şüphesiz iman edip salih amellerde bulunanlara gelince; onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük ´kurtuluş ve mutluluk´ budur.
Doğrusu, Rabbinin ´zorlu yakalayışı´ şiddetlidir.
Çünkü O, ilkin var eden, (sonra dirilterek) döndürecek olandır.
O, çok bağışlayandır, çok sevendir.
Arşın sahibidir; Mecid (pek Yüce)dir.
Her dilediğini yapıp-gerçekleştirendir.
Orduların haberi sana geldi mi?
Firavun ve Semud (ordularının)?
Hayır; inkar edenler, (kesintisiz) bir yalanlama içindedirler.
Allah ise, onları arkalarından sarıp-kuşatmıştır.
Hayır; o (Kitap), ´şerefli-üstün´ olan bir Kur´an´dır;
(Eski devirlerde müminlere çeşitli eziyetler yapan ve) Ashab-ı Uhdûd (diye adlanan kavim lânet edildiği gibi, Mekke müşrikleri de) lânetlenmiştir.
İşkenceleri (Uhdûd’un), alevli ateştendi.
O vakit, (o zalim kâfirler) ateşin etrafında oturmuştular;
Ve müminlere yaptıklarına, (onları yakmalarına) şahid bulunuyorlardı.
Müminlere kızdıkları da, ancak Azîz, Hamîd olan Allah’a iman etmeleri idi.
O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü O’nundur; ve Allah her şeye şahiddir.
Muhakkak ki, mümin erkeklerle mümin kadınlara eziyet edenler, sonra da tevbe etmiyenler (var ya), işte onlara cehennem azabı var ve onlara yangın azabı var...
İman edib salih ameller işliyenlere gelince; onlara (ağaçları ve evleri) altından ırmaklar akar cennetler var. İşte büyük kurtuluş budur... (*) Dikkat! Secde âyetidir.
Gerçekten Rabbinin (zalimleri azabla) yakalayıvermesi çok şiddetlidir.
Çünkü O, (mahlûkâtı yoktan var edib) yaratır ve, (sonra öldürüb tekrar) diriltir.
Bununla beraber O, Gafûr’dur = tevbe edenleri bağışlayandır. Vedûd’dur = itaatkârları sevendir.
Arşın sahibidir, Mecîd’dir = zâtında ve sıfatında pek büyüktür.
Dilediğini hemen yapandır.
(Ey Rasûlüm) geldi ya sana haberleri (o kâfirler topluluğu) orduların:
Firavun’un ve Semûd’un... (Bunların, peygamberlerini tekzib edişlerini ve sonunda helâk edilişlerini biliyorsun. O halde sen müşriklerin eziyetlerine sabret ve onları böyle bir akıbetle korkut).
Fakat o kâfir olanlar, hâlâ inkârdadırlar.
Halbuki, Allah (kendilerini, ilim ve kudreti ile) arkalarından kuşatmıştır.
(Onlar Kur’an’ı inkâr ededursunlar), doğrusu o çok şerefli bir Kur’an’dır.
Bir Levh-i Mahfûz’dadır. (tahrif ve tağyirden korunmuştur).
sahitlik edene ve edilene and olsun ki, insanlar oldukten sonra diriltileceklerdir.
(4-7) Hazirladiklari hendekleri, tutusturulmus atesle doldurarak onun cevresinde oturup, inanmis kimselere dinlerinden donmeleri icin yaptiklari iskenceleri seyredenlerin cani ciksin!
(4-7) Hazirladiklari hendekleri, tutusturulmus atesle doldurarak onun cevresinde oturup, inanmis kimselere dinlerinden donmeleri icin yaptiklari iskenceleri seyredenlerin cani ciksin!
(4-7) Hazirladiklari hendekleri, tutusturulmus atesle doldurarak onun cevresinde oturup, inanmis kimselere dinlerinden donmeleri icin yaptiklari iskenceleri seyredenlerin cani ciksin!
(4-7) Hazirladiklari hendekleri, tutusturulmus atesle doldurarak onun cevresinde oturup, inanmis kimselere dinlerinden donmeleri icin yaptiklari iskenceleri seyredenlerin cani ciksin!
(8-9) Bu inkarcilarin, inananlara kizmalari; onlarin sadece, goklerin ve yerin hukumranligi kendisinin bulunan ve ovulmege layik ve guclu olan Allah´a inanmis olmalarindandir. Allah her seye sahiddir.
(8-9) Bu inkarcilarin, inananlara kizmalari; onlarin sadece, goklerin ve yerin hukumranligi kendisinin bulunan ve ovulmege layik ve guclu olan Allah´a inanmis olmalarindandir. Allah her seye sahiddir.
Ama inanmis erkek ve kadinlara iskence ederek onlari dinlerinden cevirmege ugrasanlar, eger tevbe etmezlerse, onlara cehennem azabi vardir. Yakici azap da onlaradir.
suphesiz inanip yararli isler isleyenlere, onlara, iclerinden irmaklar akan cennetler vardir. Bu, buyuk kurtulustur.
Dogrusu Rabbinin yakalamasi amansizdir.
Once yaratip sonra bunu tekrar eden O´dur.
(14-15) Yuce Arsin sahibi, cok seven, bagislayan O´dur.
(14-15) Yuce Arsin sahibi, cok seven, bagislayan O´dur.
Her diledigini mutlaka yapandir.
(17-18) Firavun ve Semud ordularinin haberi sana geldi mi?
(17-18) Firavun ve Semud ordularinin haberi sana geldi mi?
Dogrusu inkar edenler, hep yalanlayagelmislerdir.
Oysa Allah onlari ardlarindan cevirmistir.
(21-22) Dogrusu sana vahyedilen bu Kitap, Levhi Mahfuz´da bulunan sanli bir Kuran´dir. *
(21-22) Dogrusu sana vahyedilen bu Kitap, Levhi Mahfuz´da bulunan sanli bir Kuran´dir. *
Kendinde burçlar (takım yıldızlar) taşıyan göğe and olsun,
Va´dedilen güne (Kıyamet gününe) and olsun,
Ve şâhid olana ve şâhid olunana da and olsun ki,
Uhdûdlular lanetlendiler..
Alev alev yanan ateş,
Hani ya onlar ateşin çevresinde oturmuşlardı. .
Onlar, mü´minlere yaptıklarına şâhid oluyorlardı.
Onların en çok kızıp intikam almak istedikleri ise, O çok güçlü, çok üstün, O çok övülmeye lâyık Allah´a imân edenlerdi.
O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü O´nundur. Allah her şeye şâhiddir.
O kimseler ki, inanan erkek ve kadınlara (dinlerinden dönmeleri için) işkencede bulundular, sonra da (bu yaptıklarından dolayı) tövbe etmediler ; onlar için Cehennem azabı vardır; o çok yakıcı azâb onlar içindir
Şüphesiz ki, imân edip iyi-yararlı amellerde bulunanlara, altlarından ırmaklar akan Cennetler vardır. İşte bu, büyük bir kurtuluştur.
Şüphesiz ki Rabbin tutup kahretmesi çok şiddetlidir.
Doğrusu O, önce yoktan başlatıp var kılar; sonra da öldürüp yeniden geri çevirir.
O, çok bağışlayandır, çok sevilen ve sevendir.
Yüce şerefli, şanlı Arş´ın sahibidir.
İrâde ettiğini kusursuz yapandır.
(17-18) Fir´avn ve Semûd askerlerinin haberi sana geldi ya..
(17-18) Fir´avn ve Semûd askerlerinin haberi sana geldi ya..
Hayır, hayır; o küfredenler durmadan (Hakk´ı) yalanlamakta..
Allah ise onları arkalarından kuşatmıştır.
Hayır, (gerçek onların iddia ettiği gibi değildir), bu (Kitap) çok şanlı şerefli Kur´ândır.
(3-5) Şâhitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki, (mü’minleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar lânetlenmiştir.
(3-5) Şâhitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki, (mü’minleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar lânetlenmiştir.
(3-5) Şâhitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki, (mü’minleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar lânetlenmiştir.
(6-7) O vakit, ateşin etrafında oturmuş, mü’minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
(6-7) O vakit, ateşin etrafında oturmuş, mü’minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
(8-9) Onlar mü’minlere ancak; göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan mutlak güç sahibi ve övülmeye lâyık Allah’a iman ettikleri için kızıyorlardı. Allah, her şeye şahittir.
(8-9) Onlar mü’minlere ancak; göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan mutlak güç sahibi ve övülmeye lâyık Allah’a iman ettikleri için kızıyorlardı. Allah, her şeye şahittir.
Şüphesiz mü’min erkeklerle mü’min kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı vardır.
İman edip salih ameller işleyenlere gelince; onlara içinden ırmaklar akan cennetler vardır. İşte bu büyük başarıdır.
Şüphesiz, Rabbinin yakalaması çok çetindir.
Şüphesiz O, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra onu tekrarlar.
O, çok bağışlayandır, çok sevendir.
Arş’ın sahibidir, şanı yüce olandır.
Dilediğini mutlaka yapandır.
(17-18) Orduların, Firavun ve Semûd’un haberi sana geldi mi?
(17-18) Orduların, Firavun ve Semûd’un haberi sana geldi mi?
Hayır, inkâr edenler, hâlâ yalanlamaktadırlar.
Oysa Allah, onları arkalarından kuşatmıştır.
Hayır, o (yalanlamakta oldukları kitap) şanı yüce bir Kur’an’dır.
(1-7) Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, (o günde) tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe atılanlar (yakılarak) öldürüldü. Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı.
(1-7) Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, (o günde) tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe atılanlar (yakılarak) öldürüldü. Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı.
(1-7) Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, (o günde) tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe atılanlar (yakılarak) öldürüldü. Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı.
(1-7) Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, (o günde) tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe atılanlar (yakılarak) öldürüldü. Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı.
(1-7) Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, (o günde) tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe atılanlar (yakılarak) öldürüldü. Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı.
(1-7) Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, (o günde) tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe atılanlar (yakılarak) öldürüldü. Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı.
(1-7) Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, (o günde) tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe atılanlar (yakılarak) öldürüldü. Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı.
(8-9) Onlardan, sırf, göklerin ve yerin mülkü kendisine ait olan, azîz ve hamîd olan Allah´a iman ettikleri için intikam aldılar. Oysa ki Allah her şeyi görür.
(8-9) Onlardan, sırf, göklerin ve yerin mülkü kendisine ait olan, azîz ve hamîd olan Allah´a iman ettikleri için intikam aldılar. Oysa ki Allah her şeyi görür.
Şüphesiz inanmış erkeklerle inanmış kadınlara işkence edip sonra tevbe de etmeyenlere cehennem azabı ve (orada) yanma cezası vardır.
İman edip sâlih ameller işleyenlere ise, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş budur.
Şüphesiz Rabbinin yakalaması çok şiddetlidir.
Bilin ki O, (kâinat yokken) ilk olarak yaratan, (ölümden sonra tekrar hayatı) geri getirendir.
O, çok bağışlayan ve çok sevendir.
Arş´ın sahibidir, çok yücedir.
Dilediği şeyleri mutlaka yapandır.
(17-18) Orduların, Firavun ve Semûd´un (uğradıkları felâketin) haberi sana geldi mi?
(17-18) Orduların, Firavun ve Semûd´un (uğradıkları felâketin) haberi sana geldi mi?
Doğrusu inkârcılar (gerçeği) yalanlayıp dururlar.
Allah onları arkalarından kuşatmıştır.
(21-22) Hakikatte o (yalanladıkları, aslı) levh-i mahfuzda bulunan şerefli Kur´an´dır.
(21-22) Hakikatte o (yalanladıkları, aslı) levh-i mahfuzda bulunan şerefli Kur´an´dır.
Müminlerden öç almalarının tek sebebi aziz, övgüye lâyık Allah´a inanmalarıydı.
O Allah ki göklerin ve yerin sahibi olan Allah´a. Allah herşeye şahittir.
İnanmış erkek ve kadınlara işkence edip, sonra yaptıklarına tevbe etmeyenler, var ya. Şüphesiz onlar için cehennem azabı vardır. Yakıp kavuran azap ta onlaradır,
inananlar ve iyi işler yapanlar için de altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş budur.
Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuşlardı.
Ve inançlılara yaptıklarını seyrediyorlardı.
Onlardan, yalnızca ´üstün ve güçlü olan´, öğülen Tanrı´ya inandıklarından dolayı intikam alıyorlardı.
Ki O (Tanrı), göklerin ve yerin mülkü O´nundur. Tanrı, her şeyin üzerinde şahid olandır.
Gerçek şu ki, inançlı (erkek)lerle inançlı (kadın)lara işkence (fitne) uygulayanlar, sonra tevbe etmeyenler; işte onlar için cehennem azabı vardır ve yakıcı azab onlaradır.
Şüphesiz inanıp salih amellerde bulunanlara gelince; onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük ´kurtuluş ve mutluluk´ budur.
Doğrusu, rabbinin ´zorlu yakalayışı´ şiddetlidir.
Çünkü O, ilkin var eden, (sonra dirilterek) döndürecek olandır.
O, çok bağışlayandır çok sevendir.
Arşın sahibidir; Mecid (pek yüce)dir.
Her dilediğini yapıp gerçekleştirendir.
Orduların haberi sana geldi mi?
Firavun ve Semud (ordularının)?
Hayır, küfredenler (kesintisiz) bir yalanlama içindedirler.
Tanrı ise, onları arkalarından sarıp kuşatmıştır.
Hayır; o (Kitap), ´şerefli üstün´ olan bir Kurandır;
Onlar, içlerinden (mü´minlerin) O yegâne gaalib, her hamde lâyık Allaha îman etmelerinden başka (hiçbir şey´i) inkâr etmemişlerdi.
(O Allah ki) göklerin ve yerin mülk (-ü tasarruf) u Onundur. Allah herşey´e hakkıyle şâhiddir.
Hakıykat, erkek mü´minlerle kadın mü´minleri belâye uğratanlar, sonra da tevbe etmeyenler (yok mu?) onlar için cehennem azâbı vardır, onlar için bir de yangın azâbı.
İman edib de güzel güzel amel (ve hareket) edenler (e gelince:) Altlarından ırmaklar akan cennetler de, onlarındır. Büyük kurtuluş (ve seâdet de) budur.
Hakıykat, Rabbinin kıskıvrak tutub yakalayışı pek çetindir.
Çünkü O, ilkin var edenin de, (sonra yeniden diriltib kendisine) döndürecek olanın da ta kendisidir.
O, (tevbe´ eden mü´minleri) çok yarlığayan, (dostlarını) çok sevendir.
Arşın saahibidir. (Zâtinde de, sıfatlarında da) pek yücedir (büyükdür).
Ne dilerse hakkıyle yapandır.
(17-18) Sana (Habîbim) o orduların, Firavn ve Semuudun haberi geldi ya.
(17-18) Sana (Habîbim) o orduların, Firavn ve Semuudun haberi geldi ya.
Hayır, o küfredenler (haalâ) tekzîbdedirler.
Halbuki Allah, arkalarından (onları) kuşatıcıdır.
Daha doğrusu (kâfirlerin tekzîb etdikleri) o (kitâb) çok şerefli bir Kur´andır,
Onlar; ancak Aziz, Hamid Allah´a inandıkları için mü´minlerden öç almışlardı.
O ki; göklerin ve yerin mülkü kendisinindir. Ve Allah; her şeye Şahid´dir.
Şüphesiz ki mü´min erkekleri ve mü´min kadınları belaya uğratanlar sonra da tevbe etmemiş olanlar, işte onlar için cehennem azabı vardır. Ve yakıcı azab da onlaradır.
Doğrusu iman edip salih amel işlemiş olanlar için, altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş budur.
Ve şahit olana ve şahit olunana (görene ve görülene) (andolsun).
Hendeklerin sahipleri helâk edildi.
(İçi) yakıt dolu ateşin (sahipleri).
Ki onlar, onun (ateşin) etrafında oturmuşlardı.
Ve onlar, mü´minlere yaptıkları şeyleri seyrediyorlardı.
Ve onlardan intikam almaları, Aziz ve Hamîd olan Allah´a îmân etmelerinden başka bir şey için değildi.
O (Allah) ki, semaların ve yeryüzünün mülkü O´nundur. Ve Allah, herşeye şahittir.
Muhakkak ki onlar, mü´min erkeklere ve mü´min kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmemişlerdir. Artık onlar için cehennem azabı ve yakıcı azap vardır.
Muhakkak ki âmenû olanlar (yaşarken Allah´a ulaşmayı dileyenler) ve amilüssalihat (nefsi tezkiye edici amel) yapanlar, onlar için altından nehirler akan cennetler vardır ve işte bu büyük fevzdir (kurtuluş ve şerefli bir ikramdır).
Muhakkak ki Rabbinin yakalaması elbette çok şiddetlidir.
Muhakkak ki O, ilk defa (yoktan var ederek) yaratır. Ve (sonra geri) döndürür.
Ve O, Gafur´dur (mağfiret edendir), Vedûd´dur (çok sevendir).
(O), Arşın Sahibi´dir, Mecid´dir (çok yüce ve şereflidir).
ve O (her şeye) tanıklık eden ile (O´nun tarafından) tanıklık edileni!
Onlar (yalnızca) kendilerini yok ederler, o çukuru hazırlayanlar,
(imana ermiş olanlara karşı) şiddetle yanan ateş (çukurunu)!
Hani, onlar (keyifle) o (ateşi) seyretmişlerdi,
müminlere ne yaptıklarının bilincinde olarak;
yalnızca Kudret Sahibi, bütün övgülere layık olan Allah´a inanmalarından dolayı nefret ediyorlardı o müminlerden,
O Allah ki göklerin ve yerin hükümranlığına sahiptir. Allah ki her şeye tanıktır!
İnanan erkekler ile inanan kadınlara işkence edenlere ve sonra hiçbir pişmanlık duymayanlara gelince, onları cehennem azabı beklemektedir; evet, yakıcı azap beklemektedir onları!
(Ama,) imana ermiş olup da doğru ve yararlı işler yapanlar, (öteki dünyada) içinden ırmaklar akan bahçeler bulacaklardır; bu, büyük bir kurtuluştur!
Şüphesiz, Rabbinin yakalaması son derece çetindir!
O´dur (insanı) yoktan var eden ve sonra yeniden hayata getiren.
Ve yalnız O´dur gerçek bağışlayıcı, sevgide kapsayıcı,
şanlı kudret tahtının sahibi,
dilediği her şeyin mutlak Yapıcısı.
(Günahkar) orduların kıssasından haberin var mı?
Firavun ve Semud (kavmi)nin?
Ama, hakikati inkara şartlanmış olanlar onu yalanlamakta ısrar ederler:
halbuki Allah onları, farkında olmadıkları halde, (ilmi ve kudreti ile) kuşatır.
Yok yok, hayır! Bu (reddettikleri ilahi kelam) şerefli/soylu bir hitabedir,
kaybolmayan bir levha üzerine (işlenmiş (bir hitabe)).
(1-2) Andolsun burçlar sahibi olan göğe. Ve mev´ud olan güne.
(1-2) Andolsun burçlar sahibi olan göğe. Ve mev´ud olan güne.
(3-4) Ve şehâdet eden ve şehâdet olunana. Hendeklerin sahipleri mel´un bulunmuştur.
(3-4) Ve şehâdet eden ve şehâdet olunana. Hendeklerin sahipleri mel´un bulunmuştur.
(5-6) Şiddetli tutuşturulmuş ateş (sahipleri). O vakit ki, onlar onun üzerine oturucu idiler.
(5-6) Şiddetli tutuşturulmuş ateş (sahipleri). O vakit ki, onlar onun üzerine oturucu idiler.
(7-8) Ve onlar, mü´minlere yapar olduklarını seyrediciler idi. Ve bunlardan intikam almaları da, bunların azîz, hamîd olan Allah´a imân etmiş olmalarından başka bir şey için değildi.
(7-8) Ve onlar, mü´minlere yapar olduklarını seyrediciler idi. Ve bunlardan intikam almaları da, bunların azîz, hamîd olan Allah´a imân etmiş olmalarından başka bir şey için değildi.
O (Allah´a) ki, göklerin ve yerin mülkü O´na aittir ve Allah her şey üzerine şahittir.
Muhakkak o kimseler ki, mü´minleri ve mü´mineleri belaya düşürmüşlerdir, sonra da tevbe etmemişlerdir. Artık onlar için cehennem azabı ve onlar için yangın azabı vardır.
Şüphe yok ki, imân etmiş ve sâlih sâlih amellerde bulunmuş kimseler için de altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Bu ise pek büyük bir kurtuluştur.
Şüphesiz ki Rabbinin kavrayıp tutuşu pek şiddetlidir.
Muhakkak ki O´dur, bidâyeten yaratır ve iade eder olan O´dur.
Ve çok bağışlayan, çok seven O´dur.
Arş´ın Azîmüşşan sahibidir.
Dilediğini hakkıyla yapandır.
(17-18) Sana o orduların haberi geldi mi? Fir´avun ile Semûd´un (haberi)?
(17-18) Sana o orduların haberi geldi mi? Fir´avun ile Semûd´un (haberi)?
Fakat kâfir olan kimseler, tekzîp etmektedirler.
Halbuki Allah, arkalarından kuşatıcıdır.
Hayır o, (tekzîb ettikleri) şeref ve kadri pek büyük olan bir Kur´an´dır.
Tıpkı kahrolası Ashab-ı uhdud´un,o tutuşturulmuş ateşle dolu hendeği hazırlayanların mel´un oldukları gibi..
Hani onlar ateşin başında oturur, müminlere yaptıklarını acımasızca seyrederlerdi
Onların müminlere bu işkenceyi yapmalarının tek sebebi, müminlerin göklerin ve yerin tek hâkimi, azîz ve hamîd (mutlak galip ve bütün övgülere lâyık) olan Allah´a iman etmeleri idi. Allah her şeye şahittir
Mümin erkeklere ve mümin kadınlara işkence edip de, sonra tövbe etmeyenler var ya, İşte onlara cehennem azabı var, yangın azabı var
İman edip makbul ve güzel işler yapanlara ise, içinden ırmaklar akan cennetler var. İşte en büyük başarı, en büyük mutluluk budur
Senin Rabbinin darbesi çok müthiştir
O ilkin yaratır, sonra öldürüp tekrar diriltir
O gafurdur (mağfireti boldur), vedûddur (kullarını sever, onlar tarafından da sevilir)
O Arş sahibidir, şanı pek yücedir
Dilediği her şeyi yapar
Nitekim o orduların, Firavun ve Semûd milletlerinin başlarına gelenleri mutlaka öğrenmişsindir
Fakat kâfirler yine de dini yalan saymaya devam ediyorlar
Ama ne yaparlarsa yapsınlar,Allah´ın hükmünden kaçamazlar.Zira Allah, ilmi ve kudretiyle onları, arkalarından kuşatmıştır
Hayır, hayır! Kur´ân onların iddia ettikleri gibi beşer sözü değildir.O, Levh-i Mahfuzda olan pek şerefli bir Kur´ân´dır
O yakıt doldurulup tutuşturulmuş ateş (hendeğinin adamları)!
Onlar, o (ateş hendeği)nin başında oturmuşlardı.
Ve onlar, mü´minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
Mü´minler sırf aziz, övgüye lâyık Allah´a inandıkları için o (zâlim)ler onlardan öç aldılar.
O (Allah) ki göklerin ve yerin hükümranlığı O´nundur. Allâh, her şeye tanıktır.
İnanmış erkek ve kadınlara işkence edip sonra (yaptıklarına) tevbe etmeyenler (yok mu), onlar için cehennem azâbı vardır ve onlar için yangın azâbı vardır.
İnanan ve iyi işler yapan kimseler için de altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük başarı budur.
Şüphesiz Rabbinin tutuşu şiddetlidir.
İlkin var eden, sonra geri çevirip yeniden yaratan O´dur.
O bağışlayandır, sevendir.
Arş´ın sâhibidir, yücedir.
İstediğini yapandır.
O orduların haberi sana geldi mi?
(Yani) Fir´avn ve Semûd (kavimlerin)in?
Doğrusu, nânkörler bir yalanlama içindedirler.
Allâh ise onları arkalarından kuşatmıştır.
Hayır, (Kur´ân, onların dedikleri gibi bir söz değil), o şerefli bir Kur´ân´dır.
Şahid olana (görene) ve şahid olunana (görülene) .
Kahrolsun Ashab-ı Uhdûd
´Tutuşturucu yakıt dolu o ateş,´
Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuşlardı.
Ve mü´minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
Kendileri onlardan, yalnızca ´üstün ve güçlü olan,´ öğülen Allah´a iman ettiklerinden dolayı intikam alıyorlardı.
Ki O (Allah), göklerin ve yerin mülkü O´nundur. Allah (c.c.) her şeyin üzerinde şahid olandır.
Gerçek şu ki, mü´min erkeklerle mü´min kadınlara işkence (fitne) uygulayanlar sonra da tevbe etmeyenler (yok mu); işte onlar için cehennem azabı vardır ve yakıcı azab onlar içindir.
Şüphesiz iman edip de salih amellerde bulunanlara gelince; onlar için de altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük ´kurtuluş ve mutluluk´ budur.
Doğrusu, Rabbinin ´zorlu yakalayışı´ şiddetlidir.
Çünkü O, ilkin var eden, (sonra dirilterek) döndürecek olandır.
O, çok bağışlayandır, çok sevendir.
Arşın sahibidir; Mecid (pek yüce) dir.
Her dilediğini yapıp gerçekleştirendir.
Orduların haberi sana geldi mi?
Firavun ve Semûd (ordularının)?
Hayır; küfretmekte olanlar, (kesintisiz) bir yalanlama içindedirler.
Allah ise, onları arkalarından sarıp kuşatmıştır.
Hayır; o (Kitap), ´şerefli üstün´ olan bir Kur´an´dır;
Ki gebertildi o hendekçi grup/o kamçıları hendek gibi iz bırakan herifler,
O tutuşturulan ateşin adamları,
Onlar onun başında oturmuşlardı.
Ve hepsi, müminlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
Onlardan sadece, Azîz ve Hamîd Allah´a iman ettikleri için öc alıyorlardı.
O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü kendisinindir. Allah her şeye tanıktır.
Şu bir gerçek ki, inanan erkeklerle inanan kadınlara işkence edip sonra da tövbe etmemiş olanlar için, cehennem azabı vardır. Onlar için yangın azabı da vardır.
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince onlar için, altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Büyük başarı işte budur.
Hiç kuşkusuz, Rabbinin yakalayışı/çarpışı çok şiddetlidir.
İlk yaratan da O´dur, tekrar yaratan da O´dur!!
Gafûr O´dur, Vedûd O!
Arşın sahibidir; Mecîd´dir, şanı yüce olandır!
İstediğini hemen yapandır.
Geldi mi sana orduların haberi?
Yani Firavun ve Semûd´un?
Gerçek şu ki, inkâr edenler bir yalanlama içindedirler.
Allah ise onları arkalarından kuşatmış bulunuyor.
İş onların iddialarının aksinedir! O, çok yüce bir Kur´an´dır.