Muhakkak bunlarda, akıl sahibi bir kimse için, bir ikna kuvveti vardır (ki inkârcılar azaba uğratılacaklardır).
Görmedin mi, Rabbin nasıl (azab) etti (Hûd peygamberin kavmi) Âd’a:
O direk gibi (uzun boylu insanlardan ibaret) İrem kavmine?
Öyle bir kavim ki, memleketler içinde (boy ve kuvvetçe), onun gibisi yaratılmamıştı.
(Nasıl azab etti) vadilerde kayaları oyan (ve böylece şehirler kuran) Semûd’a?
Kalabalık ordu sahibi Firavun’a?
Bunlar o kimselerdi ki, memleketlerde azgınlık etmişlerdi.
Böylece oralarda fesadı çoğaltmışlardı.
Onun için rabbin de üzerlerine bir azab kamçısı yağdırıverdi.
Şüphesiz ki Rabbin, (kullarının bütün yaptıklarını görüb) gözetleyendir.
Fakat insan, (dünya nimetlerini arar gözetir. Onun için) her ne zaman Rabbi, onu, (zenginlik ve genişlikle) imtihan edib de ona ikram eyler, nimetler verirse; o vakit: “- Rabbim bana ikram etti.” der.
Amma her ne zaman, onu imtihan edib de rızkını kendisine daraltırsa; o vakit de: “- Rabbim bana ihanet etti.” der.
Hayır, (iyilik zenginlikle, ihanet fakirlikle değildir. İyilik ve fenalık, itaat ve isyan iledir). Doğrusu siz, yetime ikram etmezsiniz, (miras hakkını vermezsiniz).
Miskini de yedirmeğe birbirinizi teşvik etmezsiniz.
Mirası, helâl - haram ayırmaksızın habire yersiniz.
Malı da pek çok seversiniz.
Hayır, (bunların hiç biri uygun değildir). Ne zaman ki arz, çarpıla çarpıla toz duman edilir,
Rabbinin emri gelib melekler saf saf dizilir;
Cehennem de o gün getirilib ortaya konur; o gün (kâfir) insan düşünür, fakat o düşünüb (gerçeği) anlamaktan ona ne fayda? (Artık düşünmek ona hiç bir fayda sağlayamaz).
(O, şöyle) der: “- Ah, ne olurdu! Keşke ben (ebedî olan ahiret) hayatım için, önceden (fani dünyada) salih ameller yapmış olsaydım.”
Artık o gün, Allah’ın ettiği azabı kimse edemez;
Ve O’nun vurduğu bağı kimse vuramaz.
(Sonra Allah, mümin kimseye şöyle buyurur): “- Ey (imanda sebat gösteren, Allah’ı anmakla huzura kavuşan) itaatkâr nefis!
Dön Rabbine, (cennette sana hazırladığı nimetlere); sen O’ndan, (sana verdiklerinden ötürü) razı, O’da senden (imanın sebebiyle) razı olarak...
Şüphesiz ki bunda akıl ve sağduyu sahipleri için (kayda değer) bir and vardır elbette.
Görmedin mi Rabbin, Âd kavmine ne yaptı ?
O sütunlar sahibi İrem şehrine,
Öyle ki onun şehirler içinde bir benzeri yaratılmamıştı.
Vadide kayaları kesip yontan Semûd´a,
Kazıklar sahibi Fir´avn´a,
Onlar ki ülkelerde azgınlık edip Hakka baş kaldırmışlardı,
Oralarda fitne ve fesadı çoğalttıkça çoğalttılar.
Bu yüzden Rabbin, üzerlerine azâb kamçısı —dökercesine— indirdi de indirdi.
Şüphesiz ki Rabbin hep gözetlemededir.
(15-16) insanoğluna gelince, Rabbi onu denediğinde: İkramda bulunup nimetlere garkettiğinde, o, «Rabbim bana ikramda bulundu» der. Ama onu yine denemek için rızkını daralttığı zaman, «Rabbim bana haksızlık etti» der.
(15-16) insanoğluna gelince, Rabbi onu denediğinde: İkramda bulunup nimetlere garkettiğinde, o, «Rabbim bana ikramda bulundu» der. Ama onu yine denemek için rızkını daralttığı zaman, «Rabbim bana haksızlık etti» der.
Hayır, hayır; siz yetîme ikramda bulunmuyorsunuz.
Yoksulu yedirmek hususunda birbirinizi tahrik ve teşvik etmiyorsunuz.
Mîrası ise (hakk hukuk sınırı gözetmeksizin) habire yiyorsunuz, yağma edercesine..
Malı da öyie seviyorsunuz ki hep biriktirircesine.
Hayır, hayır; (bu tutumunuz çok kötü!) Yer sarsılıp parça parça bölündüğü (sonra da dümdüz duruma geldiği) zaman,
Rabbin (emri) gelip melekler saf saf dizildiği zaman,
O gün Cehennem getirilip (ortaya konulur), insan düşünüp anlamaya çalışır, ama o düşünüp anlamakdan ona ne (yarar var)?
keşke (bu) hayatım için önden (iyi yararlı amelleri) gönderseydim» der.
Artık o gün O´nun (Allah´ın) azabı gibi hiç kimse azâb edemez.
Ve hiç kimse O´nun (inkarcı sapıklara) vurduğu bağ gibi bağ vuramaz.
(27-28) Ey emîn ve tatmin olmuş nefs (ruh)! Sen O´ndan, O da senden razı olduğun halde dön Rabbına.
(27-28) Ey emîn ve tatmin olmuş nefs (ruh)! Sen O´ndan, O da senden razı olduğun halde dön Rabbına.
Geçip giden geceye andolsun (ki, müşrikler azaba uğrayacaklardır).
Şüphesiz bunlarda, akıl sahibi bir kimse için üzerine yemin edilmeye değer bir özellik vardır.
(6-10) (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd’un kavmi) Âd’e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem’e, vadide kayaları oyan (Salih’in kavmi) Semûd’a, kazıklar sahibi Firavun’a ne yaptığını görmedin mi?
(6-10) (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd’un kavmi) Âd’e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem’e, vadide kayaları oyan (Salih’in kavmi) Semûd’a, kazıklar sahibi Firavun’a ne yaptığını görmedin mi?
(6-10) (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd’un kavmi) Âd’e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem’e, vadide kayaları oyan (Salih’in kavmi) Semûd’a, kazıklar sahibi Firavun’a ne yaptığını görmedin mi?
(6-10) (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd’un kavmi) Âd’e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem’e, vadide kayaları oyan (Salih’in kavmi) Semûd’a, kazıklar sahibi Firavun’a ne yaptığını görmedin mi?
(6-10) (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd’un kavmi) Âd’e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem’e, vadide kayaları oyan (Salih’in kavmi) Semûd’a, kazıklar sahibi Firavun’a ne yaptığını görmedin mi?
(11-12) Bunlar şehirlerde azgınlık eden ve oralarda pek çok bozgunculuk çıkaran kimselerdi.
(11-12) Bunlar şehirlerde azgınlık eden ve oralarda pek çok bozgunculuk çıkaran kimselerdi.
Bu yüzden Rabbin onların üzerine azap kamçısı yağdırdı.
Şüphesiz Rabbin, gözetlemededir.
İnsan ise; Rabbi onu deneyip de kendisine ikramda bulunduğunda, ona bol bol nimetler verdiğinde, “Rabbim bana ikram etti” der.
Ama onu deneyip rızkını daraltınca da, “Rabbim beni aşağıladı” der.
Hayır, hayır! Yetime ikram etmiyorsunuz.
Yoksulu yedirmek konusunda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.
Haram helâl demeden mirası alabildiğine yiyorsunuz.
Malı da pek çok seviyorsunuz.
Hayır, yeryüzü (kıyamet sarsıntısıyla) parça parça olup dağıldığı zaman,
(22-23) Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği ve o gün cehennem getirildiği zaman, işte o gün insan (yaptıklarını birer birer) hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona nasıl faydası olacak!?
(22-23) Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği ve o gün cehennem getirildiği zaman, işte o gün insan (yaptıklarını birer birer) hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona nasıl faydası olacak!?
“Keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaydım” der.
Artık o gün, Allah’ın edeceği azabı kimse edemez.
Onun vuracağı bağı kimse vuramaz.
(Allah, şöyle der:) “Ey huzur içinde olan nefis!”
“Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!”
(1-5) Fecre, on geceye (haccın on gecesine), çifte ve teke, (her şeyi karanlığı ile) örttüğü an geceye yemin ederim ki, akıl sahibi için bunlarda elbette bir yemin (değeri) var, değil mi?
(1-5) Fecre, on geceye (haccın on gecesine), çifte ve teke, (her şeyi karanlığı ile) örttüğü an geceye yemin ederim ki, akıl sahibi için bunlarda elbette bir yemin (değeri) var, değil mi?
(1-5) Fecre, on geceye (haccın on gecesine), çifte ve teke, (her şeyi karanlığı ile) örttüğü an geceye yemin ederim ki, akıl sahibi için bunlarda elbette bir yemin (değeri) var, değil mi?
(1-5) Fecre, on geceye (haccın on gecesine), çifte ve teke, (her şeyi karanlığı ile) örttüğü an geceye yemin ederim ki, akıl sahibi için bunlarda elbette bir yemin (değeri) var, değil mi?
(1-5) Fecre, on geceye (haccın on gecesine), çifte ve teke, (her şeyi karanlığı ile) örttüğü an geceye yemin ederim ki, akıl sahibi için bunlarda elbette bir yemin (değeri) var, değil mi?
(6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun´a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.
(6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun´a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.
(6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun´a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.
(6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun´a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.
(6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun´a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.
(6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun´a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.
(6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun´a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.
(6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun´a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.
(6-14) Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun´a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.
İnsan var ya, Rabbi kendisini imtihan edip de ikramda bulunduğunda ve bol nimet verdiğinde «Rabbim bana ikram etti» der.
Onu imtihan edip rızkını daralttığında ise «Rabbim beni önemsemedi» der.
(17-20) Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz, yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Haram helâl demeden mirası yiyorsunuz. Malı aşırı biçimde seviyorsunuz.
(17-20) Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz, yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Haram helâl demeden mirası yiyorsunuz. Malı aşırı biçimde seviyorsunuz.
(17-20) Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz, yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Haram helâl demeden mirası yiyorsunuz. Malı aşırı biçimde seviyorsunuz.
(17-20) Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz, yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Haram helâl demeden mirası yiyorsunuz. Malı aşırı biçimde seviyorsunuz.
(21-22) Ama yeryüzü parça parça döküldüğü, Rabbin(in emri) geldiği ve melekler saf saf dizildiği zaman (her şey ortaya çıkacaktır).
(21-22) Ama yeryüzü parça parça döküldüğü, Rabbin(in emri) geldiği ve melekler saf saf dizildiği zaman (her şey ortaya çıkacaktır).
O gün cehennem getirilir, insan yaptıklarını birer birer hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ne faydası var!
(İşte o zaman insan:) «Keşke bu hayatım için bir şeyler yapıp gönderseydim!» der.
Artık o gün, Allah´ın edeceği azabı kimse edemez.
O´nun vuracağı bağı kimse vuramaz.
(27-30) Ey huzura kavuşmuş insan! Sen O´ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!
(27-30) Ey huzura kavuşmuş insan! Sen O´ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!
(27-30) Ey huzura kavuşmuş insan! Sen O´ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!
(27-30) Ey huzura kavuşmuş insan! Sen O´ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!
Ve Rabbin geldiği ve melekler saf saf olduğu zaman.
Ve o gün (izin günü) cehennem getirilmiştir. İnsan o gün (izin günü) tezekkür eder (düşünüp, hatırlar) ve bu zikrin (bu hatırlamanın) ona nasıl (faydası) olur ki?
“Keşke ben hayatım için (yaşarken güzel ameller) takdim etseydim.” der.
Artık o izin günü, kimse O´nun (Allah´ın) azabı gibi azaplandıramaz.
Ve kimse O´nun bağladığı gibi bağlayamaz.
Ey mutmain olan nefs!
Rabbine dön (Allah´tan) razı olarak ve Allah´ın rızasını kazanmış olarak!
(Ey fizik vücut!) O zaman, (nefsini tezkiye ettiğin ve ruhunu Allah´a ulaştırdığın zaman Bana kul olursun) kullarımın arasına gir.
İşte insan, onu Rabbi imtihan ettiği zaman, ona ikramda bulunup, nimetlendirince: -Rabbim bana ikramda bulundu der.
Ama onu, imtihan edip, rızkını daralttığında: -Rabbim bana ihanet etti, der.
-Hayır, yetime ikramda bulunmuyorsunuz.
Düşkünü doyurmaya teşvik etmiyorsunuz.
Mirası da hak gözetmeden yiyorsunuz.
Malı da pek çok seviyorsunuz.
-Hayır, Yer paramparça olduğu zaman,
Rabbin ve saf saf melekler geldiğinde..
İşte cehennem o gün getirilir. Ve insan o gün doğruyu hatırlar. Ama nasıl öğüt alacak?
Oysa dünya hayatının ve imtihanın sona erdiği o gün öğüt alma günü değil, karar günüdür. Orada gerçeği anlamak artık işe yaramaz. Ve insanlar her şeyin gerçekliğinin bütün çıplaklığı ile gözler önüne serildiği o gün şöyle der: -Keşke hayatım için hazırlıkta bulunsaydım.
İşte, hiç kimse o gün Allah’ın cezalandırdığı gibi cezalandıramaz.