Kâfir olanların ve halkı, Allah yolundan çıkaranların, hayır sanarak yaptıklarını boşa çıkarmaktadır.
İnananların ve iyi işlerde bulunanların ve Rablerinden gelen bir gerçek olan ve Muhammed´e indirilen şeylere îmân edenlerinse yaptıkları kötülükleri örtmekte, gizlemekte ve hallerini düzene sokmaktadır.
Bu da, şüphe yok ki kâfir olanların, boş şeylere uymalarından ve gene şüphe yok ki inananların, Rablerinden gelen gerçeğe uymalarındandır ve işte Allah, insanlara böyle örnekler getirmekte, hallerini böyle anlatmaktadır.
Kâfir olanlarla savaşa giriştiniz mi vurun boyunlarını, onları iyice yaralayıp kırdınız, bozguna uğratıp da onlara üst geldiniz mi işe sağlam yapışın, bağlayın sımsıkı tutsakları, ondan sonra da isterseniz öylece salıverirsiniz onları, isterseniz para alır da bırakırsınız savaş ağırlığını atıncaya dek, bu, böyle; ve Allah dileseydi savaşsız da helâk ederdi onları ve fakat bir kısmınızı, bir kısmınızla sınamak ister ve Allah yolunda öldürülenlerin yaptıklarını asla boşa çıkarmamaktadır.
İlerde de onları doğru yola götürmektedir ve hallerini düzene sokmaktadır.
Ve cennete sokar onları ve cenneti, onlara tanıtmaktadır.
Ey inananlar, siz yardım ederseniz Allah´a, o da yardım eder size ve ayaklarınızı diretir, size sebat verir.
Kâfir olanlara gelince: Kötülük onlara ve yaptıklarını boşa çıkarmaktadır.
Bu da, Allah´ın indirdiğine hoşlanmadıklarındandır, artık o da, yaptıklarını mahvetmektedir.
Gezmezler mi yeryüzünde de bakıp görsünler kendilerinden öncekilerin sonunu, Allah helâk edivermiştir onları ve kâfirlere de bunlara benzer azaplar var.
Böyle bu, çünkü şüphe yok ki Allah, inananların yardımcısıdır ve şüphe yok ki kâfirlerin yardımcısı yoktur.
Şüphe yok ki Allah, inanan ve iyi işlerde bulunanları kıyılarından ırmaklar akan cennetlere sokar ve kâfir olanlarsa geçinip dururlar ve hayvanlar gibi yerler ve ateş, onlara yurt olmaktadır.
Ve nice şehirlerin halkını helâk ettik ki onlar, seni çıkardıkları şehirdekilerden daha da güçlü kuvvetliydiler; onlara bir yardım eden bile yok.
Rabbinden, kesin bir delîle sâhip olan, o kişiye benzer mi ki kötü işi, kendisine bezetilmiştir ve onlar, kendi havalarına, dileklerine uymaktadır.
Çekinenlere vaadedilen cennet, şöyledir âdeta: Orada su ırmakları var, bozulup kokmaz ve süt ırmakları var, lezzetleri bozulmaz ve şarap ırmakları var, içenlere sâfi lezzet ve bal ırmakları var, süzme ve onlara, orada bütün meyvelerden sunulur ve Rablerinden yarlıganma var; buna nâil olan, o kişiye benzer mi ki ateşte ebedîdir ve kaynar sularla sulanır da onların bağırsakları parçalanmaktadır.
Ve onlardan seni dinleyenler de var, sonunda yanından çıkınca kendilerine bilgi verilenlere, demin ne söylüyordu o derler; öyle kişilerdir onlar ki Allah, gönüllerini mühürlemiştir onların; onlar, kendi havalarına, dileklerine uymaktadır.
Ve doğru yolu bulanlara gelince: Onların başarısını arttırmaktadır ve onlara, korunma duygusu vermektedir.
Onlar, kıyâmetin gelmesinden, apansızın başlarına kopuvermesinden başka bir şey mi bekliyorlar? Gerçekten de alâmetleri geldi; onlara gelip çatınca ibret almaları neye yarar?
Artık bil ki şüphe yok, Allah´tan başka yoktur tapacak ve kendi suçun ve inanan erkeklerle kadınların suçları için yarlıganma dile ve Allah, sizin dönüp dolaştığınız yeri de, size yurt olacak yeri de bilmektedir.
Ve inananlar, derler ki: Bir sûre indirilseydi; bir hükmü kesin sûre indirildi mi ve onda, savaş anıldı mı da gönüllerinde hastalık olanları görürsün ki sana, ölümden baygınlık geçiriyorlarmış gibi baygın-baygın bakarlar; artık ölüm, onlara daha da uymaktadır.
İtâat etmek ve güzel söz söylemek gerekti, derken işe iyice sarılınca da Allah´ın gerçek söylediğini kabûl etselerdi görürlerdi ki bu, kendilerine daha da hayırlı olmaktadır.
Artık iş başına gelir de yeryüzünde bozgunculuk eder; yakınlarınızı kestirip doğratır mısınız?
Öyle kişilerdir onlar ki Allah, lânet etmiştir onlara, onları sağırlaştırmakta ve gözlerini kör etmektedir.
Ne diye Kur´ân´ı, bir iyice düşünüp taşınmazlar, yoksa gönüllerinde kilitler mi var?
Gerisin geriye, hem de doğru yol, kendilerince apaçık anlaşıldıktan sonra, eski dinlerine dönenlere gelince: Şeytan, yanlış hareketlerini, kendilerine bezemektedir ve onları, uzun uzun dileklere düşürmektedir.
Bu, böyledir; çünkü onlar, Allah´ın indirdiği şeyden hoşlanmayanlara, biz demişlerdir, bâzı işlerde size itâat edeceğiz ve Allah´sa onların gizlice konuştuklarını bilmektedir.
Nasıl olacak halleri o zaman ki melekler, canlarını alırken yüzlerine, artlarına vurmaktadır.
Bu, böyledir, çünkü onlar, Allah´ın gazap ettiği şeylere uymuşlar ve râzılığından hoşlanmamışlardır da o da, yaptıklarını mahvetmektedir.
Yoksa, gönüllerinde hastalık olanlar, Allah, onların kinlerini, hasetlerini hiç meydana çıkarmayacak mı sanmaktadır?
Ve dileseydik onları, sana gösterirdik de yüzlerinden tanırdın elbet ve elbette sözlerinden tanırsın, anlarsın onları ve Allah, yaptıklarınızı bilmektedir.
Ve andolsun ki sizden savaşanları ve sabredenleri bildirmek ve gizlediklerinizi haber vermek için sizi sınamaktadır.
Kâfir olanlar ve halkı, Allah yolundan çıkaranlar ve doğru yol, kendilerince de apaçık olarak anlaşıldıktan sonra Peygambere karşı gelenler, Allah´a hiçbir zarar veremezler ve görürler ki Allah, onların yaptıklarını yakında, mahvetmektedir.
Ey inananlar, itâat edin Allah´a ve itâat edin Peygambere ve yaptıklarınızı boşa çıkarmayın.
Kâfir olanlar ve halkı Allah yolundan çıkaranlar, sonra da kâfir olarak ölenler yok mu? Allah, kesin olarak onları yarlıgamamaktadır.
Artık gevşemeyin ve üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın ve Allah, sizinledir ve yaptıklarınızın sevabını, hiç azaltmamaktadır.
Dünyâ yaşayışı, ancak bir oyundur, bir eğlence ve inanır ve çekinirseniz göreceksiniz ki size mükâfâtınızı vermektedir ve bütün mallarınızı istememektedir.
Eğer hepsini istese ve zorlasa sizi, nekesliğe kalkışırdınız da görürdünüz ki kinlerinizi, hasetlerinizi meydana çıkarmaktadır.
Bilin ki siz, şunlarsınız: Allah yolunda malınızı, mülkünüzü harcamaya çağrılıyorsunuz da içinizden, nekeslik edenler var ve kim nekeslik ederse ancak kendisine zarar etmiş olur ve Allah, müstağnîdir ve sizsiniz yoksullar ve itâatten yüz çevirirseniz yerinize bir başka topluluğu getirir, sonra görürsünüz ki onlar, size benzememektedir.
İnkâr edenlerin ve Allah yolundan alıkoyanların işlerini Allah boşa çıkarmıştır.
İman edip yararlı işler yapanların, Rableri tarafından hak olarak Muhammed´e indirilene inananların günahlarını Allah örtmüş ve hallerini düzeltmiştir.
Bunun sebebi, inkâr edenlerin bâtıla uymaları, inananların da Rablerinden gelen hakka uymuş olmalarıdır. İşte böylece Allah, insanlara kendilerinden misallerini anlatır.
(Savaşta) inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onlara iyice vurup sindirince bağı sıkıca bağlayın (esir alın). Savaş sona erince de artık ya karşılıksız veya fidye karşılığı salıverin. Durum şu ki, Allah dileseydi, onlardan intikam alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek ister. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmaz.
Allah onları muratlarına erdirecek, gönüllerini şâd edecek.
Onları, kendilerine tanıttığı cennete sokacaktır.
Ey iman edenler! Eğer siz Allah´a (Allah´ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz.
İnkâr edenlere gelince, onların hakkı yıkımdır. Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır.
Bunun sebebi, Allah´ın indirdiğini beğenmemeleridir. Allah da onların amellerini boşa çıkarmıştır.
Yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görmezler mi? Allah onları yere batırmıştır. Kâfirlere de onların benzeri vardır.
Bu, Allah´ın, inananların yardımcısı olmasından dolayıdır. Kâfirlere gelince, onların yardımcıları yoktur.
Muhakkak ki Allah, inanıp iyi işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar; inkâr edenler ise (dünyadan) faydalanırlar, hayvanların yediği gibi yerler. Onların yeri ateştir.
Senin şehrinden -ki ora (halkı) seni çıkardı- daha kuvvetli nice şehirleri yok ettik; onlara bir yardım eden de çıkmadı.
Rabbinden apaçık bir delil üzerinde bulunan kimse, kötü işi kendisine güzel görünen ve heveslerine uyan kimse gibi olur mu?
Müttakîlere vâdolunan cennetin durumu şöyledir: İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Orada meyvelerin her çeşidi onlarındır. Rablerinden de bağışlama vardır. Hiç bu, ateşte ebedî kalan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?
Onların arasında, seni dinleyenler vardır. Fakat senin yanından çıkınca kendilerine bilgi verilmiş olanlara "Az önce ne demişti?" diye sorarlar. Bunlar, Allah´ın kalplerini mühürlediği, hevâ ve heveslerine uyan kimselerdir.
Doğru yolu bulanlara gelince, Allah onların hidayetlerini arttırır ve sakınmalarını sağlar.
Onlar, kıyamet gününün ansızın gelip çatmasını mı bekliyorlar? Şüphesiz onun alâmetleri belirmiştir. Kendilerine gelip çatınca ibret almaları neye yarar!
Bil ki, Allah´tan başka ilâh yoktur. (Habibim!) Hem kendinin hem de mümin erkeklerin ve mümin kadınların günahlarının bağışlanmasını dile! Allah, gezip dolaştığınız yeri de duracağınız yeri de bilir.
İman etmiş olanlar: Keşke cihad hakkında bir sûre indirilmiş olsaydı! derler. Ama hükmü açık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edilince, kalplerinde hastalık olanların, ölüm baygınlığı geçiren kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün. Onlara yakışan da budur!
(Onların vazifesi) itaat ve güzel sözdür. İş ciddiye bindiği zaman Allah´a sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.
Geri dönerseniz, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya ve akrabalık bağlarını kesmeye dönmüş olmaz mısınız?
İşte bunlar, Allah´ın kendilerini lânetlediği, sağır kıldığı ve gözlerini kör ettiği kimselerdir.
Onlar Kur´an´ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi?
Şüphesiz ki, kendilerine doğru yol belli olduktan sonra, arkalarına dönenleri, şeytan sürüklemiş ve kendilerine ümit vermiştir.
Bunun sebebi; onların, Allah´ın indirdiğinden hoşlanmayanlara: Bazı hususlarda size itaat edeceğiz, demeleridir. Oysa Allah, onların gizlediklerini biliyor.
Ya melekler onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alırken durumları nasıl olacak!
Bunun sebebi, onların Allah´ı gazaplandıran şeylerin ardınca gitmeleri ve O´nu razı edecek şeylerden hoşlanmamalarıdır. Bu yüzden Allah onların işlerini boşa çıkarmıştır.
Kalplerinde hastalık olanlar, yoksa Allah´ın, kinlerini ortaya çıkarmayacağını mı sandılar?
Biz dileseydik onları sana gösterirdik de, sen onları yüzlerinden tanırdın. Andolsun ki sen onları konuşma tarzlarından tanırsın. Allah işlediklerinizi bilir.
Andolsun ki içinizden cihad edenlerle sabredenleri belirleyinceye ve haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz.
İnkâr edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve kendilerine doğru yol belli olduktan sonra Peygamber´e karşı gelenler, Allah´a hiçbir zarar veremezler. Allah onların yaptıklarını boşa çıkaracaktır.
Ey iman edenler! Allah´a itaat edin, Peygambere itaat edin. İşlerinizi boşa çıkarmayın.
İnkâr edip Allah yolundan alıkoyanları ve sonra da kâfir olarak ölenleri Allah asla bağışlamaz.
Üstün durumda iken gevşeyip barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. O amellerinizi asla eksiltmeyecektir.
Doğrusu dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Eğer iman eder ve sakınırsanız Allah size mükâfatınızı verir. Ve sizden mallarınızı (tamamen sarfetmenizi) istemez.
Eğer onları (tamamını) isteseydi ve sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz ve bu da sizin kinlerinizi ortaya çıkarırdı.
İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağırılıyorsunuz. İçinizden kiminiz cimrilik ediyor. Ama kim cimrilik ederse, ancak kendisine cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer O´ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir, artık onlar sizin gibi de olmazlar.
Onlar ki inkar ettiler ve Allah´ın yolundan alıkoydular, (işte Allah da) onların amellerini giderip-boşa çıkarmıştır.
İman edip salih amellerde bulunan ve Muhammed´e indirilen (Kur´an)a -ki o Rablerinden bir haktır- iman edenlerin (Allah), kötülüklerini örtüp-bağışlamış, durumlarını düzeltip-ıslah etmiştir.
İşte böyle; hiç şüphesiz, inkar edenler batıl olana uymuşlar; ve hiç şüphesiz, iman edenler Rablerinden olan hakka uymuşlardır. İşte Allah, insanlara kendi örneklerini böyle vererek gösteriyor.
Öyleyse, inkar edenlerle (savaş sırasında) karşı karşıya geldiğiniz zaman, hemen boyunlarını vurun; sonunda onları ´iyice bozguna uğratıp zafer kazanınca da´ artık (esirler için) bağı sımsıkı tutun. Bundan sonra ya bir lütuf olarak (onları bırakın) veya bir fidye (karşılığı salıverin). Öyle ki savaş ağırlıklarını bıraksın (sona ersin). İşte böyle; eğer Allah dilemiş olsaydı, elbette onlardan intikam alırdı. Ancak (savaş,) sizleri birbirinizle denemesi içindir. Allah yolunda öldürülenlerin ise; kesin olarak (Allah,) amellerini giderip-boşa çıkarmaz.
Onları hidayete erdirecek ve durumlarını düzeltip-ıslah edecektir.
Ve onları, kendilerine tarif edip-tanıttığı cennete sokacaktır.
Ey iman edenler, eğer siz Allah´a (Allah adına İslama ve Müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır.
İnkar edenler ise, yüzükoyun-düşüş, onlara olsun; (Allah,) amellerini giderip-boşa çıkarmıştır.
İşte böyle; çünkü onlar, Allah´ın indirdiğini çirkin (kerih) gördüler, bundan dolayı, O da, onların amellerini boşa çıkardı.
Onlar, yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler. Allah, onları yerle bir etti. O kafirler için de bunun bir benzeri vardır.
İşte böyle; çünkü Allah, iman edenlerin velisidir; kafirlerin ise, velisi yoktur.
Şüphesiz Allah, iman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İnkar edenler ise, metalanırlar ve hayvanların yemesi gibi yerler; ateş, onlar için bir konaklama yeridir.
Seni sürüp-çıkaran memleketinden kuvvet bakımından daha üstün nice memleketler vardı ki, Biz onları yıkıma uğrattık da kendileri için hiçbir yardımcı yoktu.
Şimdi Rabbinden apaçık bir belge üzerinde bulunan kimse, kötü ameli kendisine ´süslü ve çekici gösterilmiş´ ve kendi heva (istek ve tutku)larına uyan kimseler gibi midir?
Takva sahiplerine va´dedilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır. Hiç (böyle mükafaatlanan bir kişi), ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını ´parça parça koparan´ kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu?
Onlardan kimi gelip seni dinler. Nitekim yanından çıkıp-gittikleri zaman, ilim verilenlere derler ki: "O biraz önce ne söyledi?" İşte onlar; Allah, onların kalplerini mühürlemiştir ve onlar kendi heva (istek ve tutku)larına uymuşlardır.
Hidayeti bulmuş olanlara gelince; (Allah,) hidayetlerini artırmış ve takvalarını vermiştir.
Artık onlar, kıyamet-saatinin kendilerine apansız gelmesinden başkasını mı gözlüyorlar? İşte onun işaretleri gelmiştir. Fakat kendilerine geldikten sonra öğüt alıp-düşünmeleri onlara neyi sağlar?
Şu halde bil; gerçekten, Allah´tan başka İlah yoktur. Hem kendi günahın, hem mü´min erkekler ve mü´min kadınlar için mağfiret dile. Allah, sizin dönüp-dolaşacağınız yeri bilir, konaklama yerinizi de.
İman edenler, derler ki: "(Savaş izni için) Bir sûre indirilmeli değil miydi?" Fakat, içinde savaş (kıtal) zikri geçen muhkem bir sure indirildiği zaman, kalplerinde hastalık olanların, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş olanların bakışı gibi sana baktıklarını gördün. Oysa onlara evla (olan):
İtaat ve maruf (güzel) sözdü. Fakat iş, kesinlik ve kararlılık gerektirdiği zaman, şayet Allah´a sadakat gösterselerdi, şüphesiz onlar için daha hayırlı olurdu.
Demek, ´iş başına gelip yönetimi ele alırsanız´ hemen yeryüzünde fesad (bozgunculuk) çıkaracak ve akrabalık bağlarınızı koparıp parçalayacaksınız, öyle mi?
İşte bunlar; Allah onları lanetlemiş, böylece (kulaklarını) sağırlaştırmış ve basiret (göz)lerini de kör etmiştir.
Öyle olmasa, Kur´an´ı iyiden iyiye düşünmezler miydi? Yoksa birtakım kalpler üzerinde kilitler mi vurulmuş?
Şüphesiz, kendilerine hidayet açıkça belli olduktan sonra, gerisin geri (küfre) dönenleri, şeytan kışkırtmış ve uzun emellere kaptırmıştır.
İşte böyle; çünkü gerçekten onlar, Allah´ın indirdiğini çirkin karşılayanlara dediler ki: "Size bazı işlerde itaat edeceğiz." Oysa Allah, sakladıkları şeyleri (sır olarak konuştuklarını) biliyor.
Öyleyse melekler, yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları zaman nasıl olacak?
İşte böyle; çünkü gerçekten onlar, Allah´ı gazablandıran şeye uydular ve O´nu razı edecek şeyleri çirkin karşıladılar; bundan dolayı (Allah,) amellerini boşa çıkardı.
Yoksa kalplerinde hastalık bulunanlar, Allah´ın kinlerini hiç (ortaya) çıkarmayacağını mı sandılar?
Eğer Biz dilersek, sana onları elbette gösteririz, böylelikle onları simalarından tanırsın. Andolsun, sen onları, sözlerin söyleniş tarzından da tanırsın. Allah, amellerinizi bilir.
Andolsun, Biz sizden mücahid olanlarla sabredenleri bilinceye (belli edip ortaya çıkarıncaya) kadar, deneyeceğiz ve haberlerinizi sınayacağız (açıklayacağız).
Şüphesiz inkar edenler, Allah´ın yolundan alıkoyanlar ve kendilerine hidayet açıkça belli olduktan sonra ´elçiye karşı gelip zorluk çıkaranlar´, kesin olarak Allah´a hiçbir şeyle zarar veremezler. (Allah,) Onların amellerini boşa çıkaracaktır.
Ey iman edenler, Allah´a itaat edin, Resûl’e itaat edin ve kendi amellerinizi geçersiz kılmayın.
Şüphesiz, inkar edenler, Allah´ın yolundan alıkoyanlar, sonra ölenler; işte Allah, onlara kesinlikle mağfiret etmeyecektir.
Öyleyse, siz üstün (bir durumda) iken, barışa çağırmak suretiyle gevşekliğe düşmeyin. Allah, sizinle beraberdir; O, sizin amellerinizi asla eksiltmez.
Gerçekten dünya hayatı, ancak bir oyun ve tutkulu bir oyalanmadır. Eğer iman ederseniz ve sakınırsanız, O, size ecirlerinizi verir ve mallarınızı da istemez.
Eğer sizden onları(n tümünü) isteyip sizi çıplak bırakacak olursa, cimrilik edersiniz ve sizin kinlerinizi de ortaya çıkarmış olur.
İşte sizler böylesiniz; Allah yolunda infak etmeye çağrılıyorsunuz; buna rağmen bazılarınız cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse, artık o, ancak kendi nefsine cimrilik eder. Allah ise, Ğaniy (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)dır; fakir olan sizlersiniz. Eğer siz yüz çevirecek olursanız, sizden başka bir kavmi getirip-değiştirir. Sonra onlar, sizin benzeriniz de olmazlar.
Kâfir olanların ve Allah yolundan dönenlerin bütün amellerini, Allah boşa çıkarmıştır.
İman edib salih ameller işliyenlerin ve (Hz. Peygamber) Muhammed’e indirilene -ki, o (Kur’an) Rableri tarafından gelen hakdır. - iman edenlerin günahlarını Allah örtmüş ve hallerini düzeltmiştir.
Bunun sebebi: Çünkü kâfir olanlar bâtıla uymuşlardır. İman edenler ise, Rablerinden gelen Kur’an’a uymuşlardır. İşte Allah, insanlara, hallerini böyle beyan eder.
O’nun için, kâfirlerle muharebede karşılaştığınız zaman, hemen boyunlarını vurun; nihayet onları mağlûb ve perişan bir hale getirdiğiniz zaman, bağı sağlam bağlayın (esir alın ve onları sağlam tutun). Sonra da ya lutfedib (esirleri) salıverirsiniz, yahud (geri vereceğiniz esirler karşılığında) fidye alırsınız. (İsterseniz esirleri meccanen serbest bırakırsınız, isterseniz kendi esirlerinizle değiştirir ve onlara karşılık mal ve para alırsınız. Bunda muhayyersiniz). Harb, ağırlıklarını (silâh ve levazımatını) bırakıncaya (kâfirler, şirk ve isyanlarını terk edinciye) kadar, (öldürülürler, onlara yapılacak iş) budur. Allah dileseydi, o kâfirlerden (savaş yapmaksızın) intikamını alırdı. Fakat sizi birbirinizle imtihan etmek için (size savaşı emrediyor). Allah yolunda öldürülenlere gelince; onların amellerini Allah asla boşa çıkarmaz:
Onları hidayete erdirir ve hallerini güzelleştirir;
Onları, (dünyada) kendilerine tanıtmış olduğu cennete koyar.
Ey iman edenler! Eğer Allah’a (dinine) yardım ederseniz, O, size zafer verir ve ayaklarınızı (savaşta) kaydırmaz.
Kâfir olanlara gelince; düşüş onlara!... Allah amellerini boşa çıkarmıştır.
Bunun sebebi: Çünkü onlar Allah’ın indirdiği Kur’an’ı inkâr etmişlerdir. Allah’da onların amellerini boşa çıkarmıştır.
Onlar yeryüzünde bir gezib dolaşmadılar mı? Baksalar ya, kendilerinden öncekilerin akıbeti nasıl olmuş? Allah, onların kökünü kazımıştır. Zaten o kâfirlere de öylesi yaraşır.
Sebebi şu: Çünkü Allah, iman edenlerin yardımcısıdır. Kâfirlere gelince; onların yardımcısı yoktur.
Muhakkak ki Allah, iman edib salih ameller işliyenleri, (ağaçları) altlarından ırmaklar akar Cennetlere koyacaktır. Kâfir olanlar ise, (dünyada) zevklenmeğe bakarlar; hayvanlar gibi yerler, içerler. Halbuki ateş, (ahirette) onların yeridir.
Seni, memleketinden (Mekke’den) çıkaran halktan daha kuvvetli nice memleketler (halkı) vardı ki, (türlü azablarla) onları helâk ettik de kendilerini (azabdan), kurtaran olmamıştı.
Şimdi Rabbi katından bir din üzerinde bulunan kimse, hiç o kötü ameli kendine güzel gösterilmiş de şehvet arzuları ardına düşmüş kimselere benzer mi?
(Küfürden) sakınanlara vaad edilen cennetin hali (şu): Orada tadı ve kokusu bozulmıyan bir sudan ırmaklar var; tadı değişmiyen bir sütten ırmaklar var; içenlere lezzet veren şarabdan, (sarhoşluk vermiyen tatlı içkiden) ırmaklar var; saf süzme baldan ırmaklar var... Hem orada meyvelerin her çeşidi onlarındır. Bir de onlara, Rablerinden bir mağfiret vardır. Hiç bunlar, o ateşte ebedî kalan ve kaynar bir sudan su içirilib de bağırsaklarını parçalayan kimselere benzer mi?
O münafıklardan seni dinlemeğe gelen de var. Hatta senin yanından çıktıkları zaman, (ashabdan) kendilerine ilim verilmiş olanlara şöyle derler: “- O (peygamber), demin ne söyledi?” (Böylece alay ederler.) Bunlar öyle kimselerdir ki, Allah kalblerini mühürlemiştir de hep hevalarına uymuşlardır.
(İman etmekle) hidayeti kabul edenlere gelince; (onlar seni her dinledikçe) Allah onların hidayetini arttırmakta ve kendilerine takvalarını ilham etmektedir.
Artık onlar, yalnız o kıyametin kopmasını, onun birdenbire kendilerine gelivermesini bekliyorlar. İşte onun alâmetleri (sayılan ahir zaman Peygamberi) gelmiştir. Fakat o (kıyamet ansızın) başlarına geldiği vakit, anlamaları kendilerine ne fayda verir?
Şimdi (Ey Rasûlüm): Şunu bil ki, Allah’dan başka hiç bir ilâh yoktur. Bir de kendi günahına ve mümin erkeklerle mümin kadınlara mağfiret dile. Allah (dünyada) dolaştığınız yeri de bilir, (ahirette) duracağınız yeri de...
İman edenler diyorlar ki: “- (Cihada dair) bir sûre indirilseydi!...” Derken açık ve kesin bir sûre indirilip onda savaş anılınca, kalblerinde bir maraz (nifak) bulunanları görüyorsun: Sana öyle bir bakış bakıyorlar ki, ölümden baygınlık gelmiş kimsenin bakışına benziyor. Onun da başlarına gelmesi pek yakındır.
Fakat bir itaat ve güzel bir söz, onlar için hayırlıdır. Sonra (cihadın farziyetine dair) emir kesinleşince, Allah’a sadakat gösterselerdi, elbette haklarında daha hayırlı olurdu.
(Ey Münafıklar), demek idareyi ele alırsanız, hemen yeryüzünde fesad çıkaracak ve akrabalık bağlarını parçalayacaksınız?
Onlar öyle kimselerdir ki, Allah onları rahmetinden kovmuş da duygularını almış ve gözlerini kör etmiştir.
Öyle olmasa, Kur’an’ı (içindeki nasihatleri) düşünmezler mi? Yoksa (münafıkların) kalbleri üzerinde üst üste kilidleri mi var?
Muhakkak ki, kendilerine hak belli olduktan sonra arkalarına (eski küfürlerine ve bâtıl dinlerine) dönenlere şeytan teşvikte bulunmuş ve kendilerini uzun boylu emellere düşürmüştür.
Bunun (dinden geri dönüşün) sebebi şu: Çünkü Yahudi’ler Allah’ın indirdiğinden hoşlanmıyanlara (münafıklara) demişlerdi ki: “- Biz, size bazı işlerde, (Peygambere düşmanlıkta ve savaştan geri kalmakta) itaat edeceğiz.” Allah ise, onların o gizli konuşmalarını biliyor.
O halde, melekler onların yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını alırlarken nasıl hareket edecekler?
Böyledir, çünkü onlar Allah’ı gazablandıracak (küfür gibi) şeylere tâbi oldular da O’nun rızasını istemediler. Allah da onların bütün amellerini boşa çıkarmıştır.
Yoksa o kalblerinde bir maraz (nifak) bulunanlar, kinlerini Allah asla meydana çıkarmaz mı sandılar?
Dilesek, biz onları (münafıkları) sana gösteriverirdik de kendilerini bütün simaları ile tanırdın. Fakat mutlaka sen, onları, lâkırdılarının edasından tanırsın. Allah ise bütün yaptıklarınızı bilir.
And olsun, sizi (savaşla) imtihana sokacağız; tâ ki içinizden mücahidleri ve sabır gösterenleri meydana çıkaralım ve haberlerinizi imtihan meydanlarına örnek yapalım.
Gerçekten kâfir olub da Allah yolundan saptıranlar, hak kendilerine belli olduktan sonra Peygambere karşı gelenler; Allah’a hiç bir şeyle (zerre kadar) zarar edemezler. Allah onların amellerini boşa çıkarır.
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin; Peygambere de itaat edin (küfür ve nifak gibi şeylerle) amellerinizi boşa çıkarmayın.
Muhakkak ki kâfir olanlar ve (insanları) Allah yolundan çevirenler, sonra da kâfir oldukları halde ölenler var ya, Allah hiç bir zaman bunları mağfiret buyurmaz.
Onun için (ey müminler, düşmanla savaşırken) gevşeklik etmeyin de, sizler daha üstün olacak iken sulha yalvarmayın. Allah sizinledir ve asla sizin amellerinizin mükâfatını eksiltmez.
Dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Eğer siz iman eder ve (küfürden) sakınırsanız, (Allah ahirette) size mükâfatlarınızı verir. O, sizden mallarınızın tamamını da istemez.
Eğer sizden malların hepsini ister de sizi çıplak bırakacak olursa, cimrilik edib vermezsiniz; (Allah) bütün kinlerinizi de meydana çıkarır.
İşte siz, şu kimselersiniz: (Mallarınızdan ancak yüzde iki buçuğunu) Allah yolunda harcamaya davet olunuyorsunuz da, yine içinizden kimisi cimrilik ediyor. Halbuki kim cimrilik ederse, kendi zararına cimrilik etmiş olur. Allah Ganî’dir= hiç bir şeyinize muhtaç değildir. Siz ise, muhtaçlarsınız. Eğer Allah’a ibadetten yüz çevirirseniz, sizin yerinize başka bir kavmi getirir. Sonra onlar sizin gibi (itaattan çıkmış) olmazlar.
Allah, inkar edenlerin ve kendi yolundan alikoyanlarin islerini bosa cikarir.
Inanip yararli is isleyenlerin ve Muhammed´e, Rablerinden bir gercek olarak indirilene inananlarin kotuluklerini Allah orter ve durumlarini duzeltir.
Bu, inkar edenlerin batila uymalari ve inananlarin Rablerinden gelen gercege uymalarindan oturu boyledir. Allah boylece insanlara kendilerinin misallerini anlatir.
Savasta inkar edenlerle karsilastiginizda boyunlarini vurun; sonunda onlara ustun geldiginizde onlari esir alin; savas sona erince onlari ya karsiliksiz, ya da fidye ile saliverin; Allah dilemis olsaydi, onlardan baska turlu oc alabilirdi, bunun boyle olmasi, kiminizi kiminizle denemek icindir. Allah, Kendi yolunda oldurulenlerin islerini bosa cikarmaz.
Onlari dogru yola eristirir, durumlarini duzletir.
Onlari, kendilerine anlattigi cennete koyar.
Ey inananlar! Siz Allah´in dinine yardim ederseniz, O da size yardim eder, ayaklarinizi savasta sabit kilar.
Inkar edenlere ise, yikim ve yokluk olsun! Allah onlarin islerini bosa cikarir.
Bu, Allah´in indirdigini begenmediklerinden oturudur. Islerini Allah bunun icin bosa cikarmistir.
Yeryuzunde dolasip kendilerinden oncekilerin sonlarinin nasil olduguna bakmazlar mi? Allah onlari yere gecirmistir; inkarcilara da onlarin basina gelenin benzerleri vardir.
Cunku Allah inananlarin sahibidir. Kafirlerin ise sahibi yoktur. *
Dogrusu Allah, inanip yararli isler isleyenleri iclerinden irmaklara akan cennetlere koyar. Duraklari ates oldugu halde kafirler, zevklenirler ve hayvanlar gibi yerler.
Seni surup cikaran kasabadan daha kuvvetli olan nice kasabalari yok ettik. Yardim edenleri bulunmadi.
Rabbinin katindan bir belgesi olan kimse, kotu isi kendisine guzel gosterilen kimseye benzer mi? Bunlar heveslerine uymuslardir.
Allah´a karsi gelmekten sakinanlara soz verilen cennet soyledir: Orada temiz su irmaklari, tadi bozulmayan sut irmaklari, icenlere zevk veren sarap irmaklari, suzme bal irmaklari vardir. Onlara orada her turlu urun ve Rablerinden magfiret vardir. Bunlarin durumu, ateste temelli kalana ve bagirsaklarini parca parca edecek kaynar su icirilen kimselerin durumu gibi olur mu?
Putperestlerin icinde seni dinleyenler vardir; sonra senin yanindan cikinca, bilgili kimselere «Az once ne demisti?» diye sorarlar. Iste bunlar, Allah´in kalblerini muhurlemis oldugu, kendi heveslerine uyan kimselerdir.
Dogru yolu bulanlarin ise Allah dogruluklarini artirir, onlarin karsi gelmekten sakinmalarini saglar.
Onlar kiyamet gununun kendilerine ansizin gelmesini mi bekliyorlar. suphesiz onun alametleri belirmistir. Kendilerine gelip catinca ibret almalari neye yarar?
Bil ki, Allah´tan baska tanri yoktur; kendinin, inanmis erkek ve kadinlarin gunahlarinin bagislanmasini dile. Allah, gezip dolastiginiz ve duracaginiz yerleri bilir. *
(20-21) Inananlar: «Keske bir sure indirilse de cihada ciksak» derlerdi. Fakat kesin anlamli bir sure inip, orada savas zikredilince, kalblerinde hastalik olanlarin, olum korkusuyla bayilmis kimselerin bakislari gibi, sana baktiklarini gordun. Oysa onlara itaat etmek ve uygun olani soylemek yarasirdi. is ciddilesince Allah´a verdikleri anda dogruluk gosterselerdi, onlarin iyiligine olurdu.
(20-21) Inananlar: «Keske bir sure indirilse de cihada ciksak» derlerdi. Fakat kesin anlamli bir sure inip, orada savas zikredilince, kalblerinde hastalik olanlarin, olum korkusuyla bayilmis kimselerin bakislari gibi, sana baktiklarini gordun. Oysa onlara itaat etmek ve uygun olani soylemek yarasirdi. is ciddilesince Allah´a verdikleri anda dogruluk gosterselerdi, onlarin iyiligine olurdu.
Geri donerseniz yeryuzunde bozgunculuk yapmaniz ve akrabalik baglarini kesmeniz beklenmez mi sizden?
Iste, Allah´in lanetledigi sagir kildigi ve gozlerini kor ettigi bunlardir.
Bunlar Kuran´i dusunmezler mi? Yoksa kalbleri kilitli midir?
Kendileri icin dogru yol belli olduktan sonra ardlarina donenleri, bu isi yapmaya seytan suruklemis, onlara umit vermistir.
Bu, Allah´in indirdigini begenmeyen kimselerin: «Biz bazi islerde size itaat edecegiz» demelerindendir. Allah onlarin gizlediklerini bilir.
Eger dileseydik, Biz onlari sana gosterirdik; sen de onlari yuzlerinden tanirdin. And olsun ki sen, onlari konusmalarindan da tanirsin; Allah islediklerinizi bilir.
And olsun ki sizi, icinizden cihada cikanlari ve sabredenleri meydana cikarana ve haberlerinizi aciklayana kadar deneyecegiz.
suphesiz, inkar edenler, Allah yolundan alikloyanlar ve kendilerine dogru yol belli olduktan sonra Peygambere karsi gelenler Allah´a hicbir zarar veremezler. O, onlarin islerini bosa cikaracaktir.
Inkar edip Allah yolundan alikoyanlari, sonra da inkarci olarak olenleri Allah suphesiz ki bagislamayacaktir.
Ey inananlar! Sizler daha ustun oldugunuz halde dusman karsisinda gevsemeyin ki baris istemek zorunda kalmayasiniz; Allah sizinle beraberdir; sizin islerinizi eksiltmeyecektir.
Dogrusu dunya hayati oyun ve oyalanmadir. Eger inanir ve Allah´a karsi gelmekten sakinirsaniz, O, size ecirlerinizi verir; O, sizin mallarinizi tamamen sarfetmenizi istemez.
Eger sizden onlari isteyip de sizi zorlarsa, cimrilik edecektiniz, O da kinlerinizi ortaya cikaracakti.
Iste sizler, Allah yolunda sarfetmeye cagirilan kimselersiniz. Kiminiz cimrilik yapiyor ama, cimrilik yapan bilsin ki, ancak kendine karsi cimrilik etmis olur. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eger O´ndan yuz cevirirseniz sizi ortadan kaldirir, sizin gibi olmayacak bir milleti yerinize getirir. *
Onlar ki inkâra saptılar ve Allah yolundan çevirip alıkoydular, Allah onların işlerini boşa çıkarır.
İmân edip iyi-yararlı amellerde bulunanlara ve Muhammed´e indirilene —ki O Rabbından gelen bir gerçektir— inananlara gelince: Allah, onların kötülüklerini örtüp bağışlar ve durumlarını düzeltip iyileştirir.
Bu böyledir. Çünkü inkâra sapanlar bâtıla uydular; imân edenler ise Rablarından gelen hakka uydular. İşte böylece Allah, insanlara kendileriyle ilgili misâllerini getirir.
Savaşta kâfirlerle karşılaştığınızda boyunlarını vurun. Sonunda kuvvetlerini kırıp üstünlük sağlayınca, artık (aldığınız esirlerin) bağını sıkı tutun ; savaş ağırlıklarını bırakıp (nihayete erince) o esirleri ya iyilik edip salıverin, ya da fidye (kurtuluş akçesi) alarak serbest bırakın. Bu böyledir. Eğer Allah dileseydi onları yok edip öc alabilirdi. Ama (savaş ortamında) sizi birbirinizle imtihan etmek ister. Allah, kendi yolunda öldürülenlerin ise amellerini boşa çıkarmaz.
Onları (Cennet) yoluna eriştirir; işlerini ve durumlarını düzeltip´´ iyileştirir.
Ve onları, kendilerine tanıttığı Cennet´e koyar.
Ey imân edenler! Eğer siz, Allah´a (O´nun dinine, Peygamberine ve O´nun yolunda olanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder de ayaklarınızı sabit kılıp kaydırmaz.
(8-9) İnkâr edenlere gelince: Onlara yıkım, yüzükoyun kapanmak olsun !. Allah, onların amellerini boşa çıkarmıştır. Bu böyledir. Çünkü onlar, Allah´ın indirdiğinden tiksinip hoşlanmamışlardır. Bu yüzden Allah, amellerini değersiz kılıp faydasız duruma getirmiştir.
(8-9) İnkâr edenlere gelince: Onlara yıkım, yüzükoyun kapanmak olsun !. Allah, onların amellerini boşa çıkarmıştır. Bu böyledir. Çünkü onlar, Allah´ın indirdiğinden tiksinip hoşlanmamışlardır. Bu yüzden Allah, amellerini değersiz kılıp faydasız duruma getirmiştir.
Onlar, yeryüzünde gezip, kendilerinden öncekilerin sonlarının ne olduğuna bakmıyorlar mı ? Allah, onları yok edip (neleri varsa hepsini) yerle bir etti. Kâfirler için de bunun benzerleri vardır.
Bu böyledir. Çünkü Allah, imân edenlerin dostu ve sahip çıkanıdır. Kâfirlerin ise hiçbir dost ve sahip çıkanı yoktur.
Şüphesiz ki Allah imân edip iyi-yararlı amellerde bulunanları, altlarından ırmaklar akan Cennetlere koyar. Küfredenlere gelince, davarlar gibi yerler içerler, keyif ve zevklerine bakarlar. Ateş, onların varıp eyleşeceği yerdir.
Nice kasabalar var ki onlar senin çıkarıldığın kasabadan daha kuvvetli idiler, onları yok ettik ; onlara bir yardımcı da bulunmadı.
Rabbından açık belge, isbatlayıcı delil üzere bulunan kimse, kendisine kötü ameli süslenip çekici gösterilen ve heveslerine uyan kimse gibi midir?
Allah´tan korkup fenalıklardan sakınanlara söz verilen Cennetin misâli şöyledir: Orada bozulmayan su ırmakları, tadı değişmiyen sütten ırmaklar; içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar, iyice süzülmüş baldan ırmaklar vardır. Ve onlar için orada her çeşit meyevlerden ye bir de Rabbından bağışlanma vardır. Bu (bahtiyarlığa lâyık görülenler), ateşte devamlı kalıcı olup kaynar sudan içirilerek barsaklan parça parça olan kimseler gibi midir?
Onlardan kimi sana kulak verir de senden ayrılıp dışarı çıkınca, kendilerine (az-çok) ilim verilenlere, «az önce O ne söyledi ?» diye sorarlar. İşte bunlar Allah´ın, kalblerini mühürlediği kimselerdir ve bunlar heveslerine uyanlardır.
Doğru yolu bulanların ise Allah başarılarını artırır ve takvalarını (Allah´tan saygı ile korkup fenalıklardan sakınmalarını) verir.
Yoksa onlar, ancak Kıyâmet´in kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar ? Oysa onun alâmetleri gerçekten gelmiştir. Ama kendilerine (o gün) geldiği vakit anlayıp ibret almaları neye yarar?
Bil ki, başka hiçbir ilâh yok ancak Allah var. Hem kendi kusurlarından hem de mü´min erkeklerin ve mü´min kadınların kusur ve günahlarından dolayı bağışlanma dile.. Allah, dönüp dolaşacağınız, varıp kalacağınız yeri bilir.
İmân edenler derler ki, «savaş hakkında bir sûre indirilseydi ya..» Muhkem bir sûre indirilip onda savaştan (onun farziyetinden) söz edilince kalblerinde hastalık bulunanlar, ölüm komasına giren kimsenin bakışı gibi baygın gözleriyle sana bakıp durduklarını görürsün. Korktukları başlarına gelsin !.
(Onlara gereken,) itaat ve güzel bir sözdür. İş, ciddileşip kesinlik kazanınca, Allah´a sadakatlerini gösterselerdi, elbette kendileri için çok hayırlı olurdu.
(Ey ikiyüzlü dönekler!) Eğer duruma hâkim olup iş başına geçecek olursanız yeryüzünde fesad çıkarmak ve hısımlık bağlarını kesmek sizden (pekâlâ) beklenmez mi?
İşte Allah´ın lanetlediği, sağırlaştırdığı ve gözlerini kör ettiği kimseler bunlardır.
Kur´ân´ı iyice tetkik edip üzerinde düşünmüyorlar mı ? Yoksa kalbler üzerinde kilitler mi vardır?
Kendilerine doğru yol belli olduktan sonra arkalarını dönüp gidenlere şeytan bunu çok çekici göstermiş ve kendilerine uzun umut ve emel vermiştir.
Bu böyledir. Çünkü Allah´ın indirdiğinden hoşlanmıyanlara, bazı işlerde size itaat edeceğiz, demişlerdi. Allah, onların gizlediklerini bilir.
Bu böyledir. Çünkü onlar, Allah´ın gazabına sebep olan şeylere uydular. O´nu razı edecek şeyden hoşlanmadılar. Bu yüzden amelleri boşa çıkmıştır.
Kalblerinde hastalık bulunanlar, Allah´ın, içlerindeki kinlerini dışarı çıkarmıyacağını mı sanırlar?
Biz, dileseydik onları sana gönderirdik ve sen de onları simalarından tanırdın. Ve and olsun ki sen, onları sözlerinin anlatım tarzından tanırsın. Allah sizin işlediklerinizi bilir.
And olsun ki, içinizden mücâhidleri ve sabredenleri bilip tanıyıncaya kadar sizi hep deneyeceğiz ve haberlerinizi ortaya çıkarıp açıklıyacağız.
Şüphesiz ki, o inkâra sapanlar ve (insanları) Allah yolundan alıkoyanlar; kendilerine doğru yol belli olduktan sonra da Peygambere muhalefet edip karşı gelenler elbette Allah´a hiçbir şekilde zarar veremezler ; Allah ise, onların amellerini boşa çıkaracaktır.
Ey imân edenler I Allah´a itaat edin, Peygambere itaat edin; işlediğiniz amelleri boşa çıkarmayın (buna sebep olacak söz ve davranışlarda bulunmayın).
Şüphesiz onlar ki, inkâra saptılar ve Allah yolundan alıkoydular, sonra da kâfir oldukları halde (tevbe edip dönüş yapmadan) öldüler, Allah elbette onları bağışlamıyacaktır.
O halde gevşemeyin. Sizler üstün iken barışa davet etmeyin. Allah, sizinle beraberdir; iş ve gayretinizi kuvevtten düşürüp eksiltmez.
Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başkası değildir. Eğer dosdoğru inanır ve saygı ile sakınırsanız, O sizin için ecirlerinizi (iyi amellerinizin karşılığını) verir ve sizden mallarınızı istemez.
Eğer sizden mallarınızı isteyip sizi (bu hususta) sıkıştıracak olsa, cimrilik edersiniz, O da (cimrilikten doğan) içinizdeki kin ve nefreti dışarı çıkarırdı.
İşte sizler, Allah yolunda harcamanız için davet edilenlersiniz! İçinizden bir kısmı cimrilik gösteriyor. Ama kim cimrilik ederse, ancak kendine cimrilik etmiş olur. Allah, Ganiy (hiçbir şeye muhtaç değil, her şey O´na muhtaç)dır. Sizler ise, fakirlersiniz (devamlı ihtiyaç içindesiniz). Eğer yüzçevirirseniz (bilin ki) sizin yerinize başkalarını getirir de onlar size (hiç de) benzemezler.
İnkâr edenler ve Allah yolundan alıkoyanlar var ya; işte, Allah onların bütün amellerini boşa çıkarmıştır.
İnanıp salih ameller işleyenlerin ve Muhammed’e indirilene -ki o Rablerinden gelen haktır- inananların ise Allah günahlarını örtmüş ve hâllerini düzeltmiştir.
Bu, inkâr edenlerin batıla uymaları ve inananların Rablerinden gelen gerçeğe uymalarından dolayıdır. İşte Allah, onların örnek teşkil edecek durumlarını insanlara böyle anlatır.
(Savaşta) inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onları çökertip etkisiz hâle getirdiğinizde bağı sıkı bağlayın (sağ kalanlarını esir alın). Artık bundan sonra (esirleri) ya karşılıksız ya da fidye karşılığı salıverin. Savaş sona erinceye kadar hüküm budur. Eğer Allah dileseydi, onlardan öç alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek için böyle yapıyor. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmayacaktır.
Onları doğruya ve güzele erdirecek ve durumlarını düzeltecektir.
Onları, kendilerine tanıttığı cennete koyacaktır.
Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.
İnkâr edenlere gelince, yıkım onlara! Allah, onların işlerini boşa çıkarmıştır.
Bu, Allah’ın indirdiğini beğenmemeleri, bu sebeple de Allah’ın onların amellerini boşa çıkarmasındandır.
Onlar yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna bakmadılar mı? Allah, onları yerle bir etmiştir. İnkâr edenlere de bu akıbetin benzerleri vardır.
Bu, Allah’ın inananların yardımcısı olması, inkâr edenlerin ise, hiçbir yardımcısı bulunmamasından dolayıdır.
Şüphesiz Allah, inanıp salih ameller işleyenleri, içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. İnkâr edenler ise (dünya zevklerinden) yararlanırlar ve hayvanların yediği gibi yerler. Onların kalacakları yer ateştir.
(Ey Muhammed!) Seni çıkaran kendi memleket halkından daha güçlü nice memleket halkları vardı ki, biz onları helâk ettik. Onların hiçbir yardımcısı da olmadı.
Rabbinin katından açık bir belgesi olan kimse, kötü işleri kendisine güzel gösterilen ve nefislerinin arzularına uyan kimseler gibi midir?
Allah’a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları ve süzme bal ırmakları vardır. Orada onlar için meyvelerin her çeşidi vardır. Rablerinden de bağışlama vardır. Bu cennetliklerin durumu, ateşte temelli kalacak olan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?
Onlardan seni dinleyenler vardır. Fakat senin yanından çıktıkları zaman (alay ederek), kendilerine bilgi verilmiş olanlara, “Az önce ne söyledi?” derler. İşte bunlar, Allah’ın, kalplerini mühürlediği ve nefislerinin arzularına uyan kimselerdir.
Hidayete erenlere gelince, Allah onların hidayetini artırır. Onların Allah’a karşı gelmekten sakınmalarını sağlar.
Onlar kıyametin kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey beklemiyorlar. Muhakkak onun alametleri gelmiştir (ama öğüt almıyorlar). Kıyamet kendilerine gelip çatınca öğüt almaları kendilerine ne fayda verecek?
Bil ki Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Hem kendinin, hem de inanmış erkek ve kadınların günahlarının bağışlanmasını dile! Allah, gezip dolaştığınız yeri de, içinde kalacağınız yeri de bilir.
İnananlar, “Keşke bir sûre indirilse!” derler. Fakat hükmü apaçık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edilince; kalplerinde hastalık olanların, ölüm baygınlığına girmiş kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün. O da onlara pek yakındır.
İtaat ve güzel bir söz onlar için daha hayırlıdır. İş ciddileşince Allah’a verdikleri söze bağlı kalsalardı, elbette kendileri için daha iyi olurdu.
Demek, yüz çevirdiğinizde yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak ve akrabalık bağlarını koparacaksınız, öyle mi?
İşte bunlar, Allah’ın lânetleyip, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimselerdir.
Onlar Kur’an’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerin üzerinde kilitleri mi var?
Kendileri için hidayet yolu belli olduktan sonra gerisingeri dönenleri, şeytan aldatıp peşinden sürüklemiş ve kendilerini boş ümitlere düşürmüştür.
Bu, münafıkların, Allah’ın indirdiğini beğenmeyen kimselere, “Bazı işlerde size itaat edeceğiz” demelerindendir. Allah, onların gizlice konuşmalarını bilir.
Melekler, onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alırken hâlleri nasıl olacak?
Bu, Allah’ı gazaplandıran şeylere uydukları ve O’nun hoşnut olduğu şeyleri beğenmedikleri içindir. Allah da onların amellerini boşa çıkarmıştır.
Yoksa, kalplerinde hastalık olanlar Allah’ın, kinlerini ortaya çıkarmayacağını mı sandılar?
Biz dileseydik, onları sana gösterirdik de, sen onları yüzlerinden tanırdın. Andolsun, sen onları, konuşma tarzlarından da tanırsın. Allah, yaptıklarınızı bilir.
Andolsun, içinizden, cihad edenleri ve sabredenleri belirleyinceye ve durumlarınızı ortaya koyuncaya kadar sizi deneyeceğiz.
İnkâr edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve kendilerine hidayet yolu belli olduktan sonra Peygamber’e karşı gelenler hiçbir şekilde Allah’a zarar veremezler. Allah, onların amellerini boşa çıkaracaktır.
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin. Amellerinizi boşa çıkarmayın.
İnkâr eden, Allah yolundan alıkoyan, sonra da inkârcılar olarak ölenler var ya, Allah onları asla bağışlamayacaktır.
Sakın za’f göstermeyin. Üstün olduğunuz hâlde barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. Sizin amellerinizi asla eksiltmeyecektir.
Şüphesiz dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Eğer inanır ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, O size mükâfatınızı verir ve sizden mallarınızı (tamamen sarf etmenizi) istemez.
Eğer onları sizden isteyip de sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz, O da kinlerinizi ortaya çıkarırdı.
İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz. Ama içinizden cimrilik yapanlar var. Kim cimrilik yaparsa ancak kendi zararına cimrilik yapmış olur. Allah, her bakımdan sınırsız zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer O’ndan yüz çevirecek olursanız, yerinize başka bir toplum getirir de onlar sizin gibi olmazlar.
İnkâr edenlerin ve Allah yolundan alıkoyanların işlerini Allah boşa çıkarmıştır.
İman edip yararlı işler yapanların, Rableri tarafından hak olarak Muhammed´e indirilene inananların günahlarını Allah örtmüş ve hallerini düzeltmiştir.
Bunun sebebi, inkâr edenlerin bâtıla uymaları, inananların da Rablerinden gelen hakka uymuş olmalarıdır. İşte böylece Allah, insanlara kendilerinden misallerini anlatır.
(Savaşta) inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onlara iyice vurup sindirince bağı sıkıca bağlayın (esir alın). Savaş sona erince de artık ya karşılıksız veya fidye karşılığı salıverin. Durum şu ki, Allah dileseydi, onlardan intikam alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek ister. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmaz.
(5-6) Allah onları muratlarına erdirecek, gönüllerini şâd edecek ve onları, kendilerine tanıttığı cennete sokacaktır.
(5-6) Allah onları muratlarına erdirecek, gönüllerini şâd edecek ve onları, kendilerine tanıttığı cennete sokacaktır.
Ey iman edenler! Eğer siz Allah´a (Allah´ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz.
İnkâr edenlere gelince, onların hakkı yıkımdır. Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır.
Bunun sebebi, Allah´ın indirdiğini beğenmemeleridir. Allah da onların amellerini boşa çıkarmıştır.
Yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görmezler mi? Allah onları yere batırmıştır. Kâfirlere de onların benzeri vardır.
Bu, Allah´ın, inananların yardımcısı olmasından dolayıdır. Kâfirlere gelince, onların yardımcıları yoktur.
Muhakkak ki Allah, inanıp iyi işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar; inkâr edenler ise (dünyadan) faydalanırlar, hayvanların yediği gibi yerler. Onların yeri ateştir.
Senin şehrinden -ki ora (halkı) seni çıkardı- daha kuvvetli nice şehirleri yok ettik; onlara bir yardım eden de çıkmadı.
Rabbinden apaçık bir delil üzerinde bulunan kimse, kötü işi kendisine güzel görünen ve heveslerine uyan kimse gibi olur mu?
Müttakîlere vâdolunan cennetin durumu şöyledir: İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Orada meyvelerin her çeşidi onlarındır. Rablerinden de bağışlama vardır. Hiç bu, ateşte ebedî kalan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?
Onların arasında, seni dinleyenler vardır. Fakat senin yanından çıkınca kendilerine bilgi verilmiş olanlara «Az önce ne demişti?» diye sorarlar. Bunlar, Allah´ın kalplerini mühürlediği, hevâ ve heveslerine uyan kimselerdir.
Doğru yolu bulanlara gelince, Allah onların hidayetlerini arttırır ve sakınmalarını sağlar.
Onlar, kıyamet gününün ansızın gelip çatmasını mı bekliyorlar? Şüphesiz onun alâmetleri belirmiştir. Kendilerine gelip çatınca ibret almaları neye yarar!
Bil ki, Allah´tan başka ilâh yoktur. (Habibim!) Hem kendinin hem de mümin erkeklerin ve mümin kadınların günahlarının bağışlanmasını dile! Allah, gezip dolaştığınız yeri de duracağınız yeri de bilir.
İman etmiş olanlar: Keşke cihad hakkında bir sûre indirilmiş olsaydı! derler. Ama hükmü açık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edilince, kalplerinde hastalık olanların, ölüm baygınlığı geçiren kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün. Onlara yakışan da budur!
(Onların vazifesi) itaat ve güzel sözdür. İş ciddiye bindiği zaman Allah´a sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.
Geri dönerseniz, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya ve akrabalık bağlarını kesmeye dönmüş olmaz mısınız?
İşte bunlar, Allah´ın kendilerini lânetlediği, sağır kıldığı ve gözlerini kör ettiği kimselerdir.
Onlar Kur´an´ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi?
Şüphesiz ki, kendilerine doğru yol belli olduktan sonra, arkalarına dönenleri, şeytan sürüklemiş ve kendilerine ümit vermiştir.
Bunun sebebi; onların, Allah´ın indirdiğinden hoşlanmayanlara: Bazı hususlarda size itaat edeceğiz, demeleridir. Oysa Allah, onların gizlediklerini biliyor.
Ya melekler onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alırken durumları nasıl olacak!
Bunun sebebi, onların Allah´ı gazaplandıran şeylerin ardınca gitmeleri ve O´nu razı edecek şeylerden hoşlanmamalarıdır. Bu yüzden Allah onların işlerini boşa çıkarmıştır.
Kalplerinde hastalık olanlar, yoksa Allah´ın, kinlerini ortaya çıkarmayacağını mı sandılar?
Biz dileseydik onları sana gösterirdik de, sen onları yüzlerinden tanırdın. Andolsun ki sen onları konuşma tarzlarından tanırsın. Allah işlediklerinizi bilir.
Andolsun ki içinizden cihad edenlerle sabredenleri belirleyinceye ve haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz.
İnkâr edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve kendilerine doğru yol belli olduktan sonra Peygamber´e karşı gelenler, Allah´a hiçbir zarar veremezler. Allah onların yaptıklarını boşa çıkaracaktır.
Ey iman edenler! Allah´a itaat edin, Peygamber´e itaat edin. İşlerinizi boşa çıkarmayın.
İnkâr edip Allah yolundan alıkoyanları ve sonra da kâfir olarak ölenleri Allah asla bağışlamaz.
Üstün durumda iken gevşeyip barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. O amellerinizi asla eksiltmeyecektir.
Doğrusu dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Eğer iman eder ve sakınırsanız Allah size mükâfatınızı verir. Ve sizden mallarınızı (tamamen sarfetmenizi) istemez.
Eğer onları (tamamını) isteseydi ve sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz ve bu da sizin kinlerinizi ortaya çıkarırdı.
İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağırılıyorsunuz. İçinizden kiminiz cimrilik ediyor. Ama kim cimrilik ederse, ancak kendisine cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer O´ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir, artık onlar sizin gibi de olmazlar.
Onlar ki, inkar etmekte ve Allah yolundan yüz çevirmektedirler; Allah, onların yaptıklarını boşa çıkarmaktadır.
İman edip iyi iyi işler yapanlar ve Muhammed´e indirilene iman edenlere gelince -ki Rablerinden gelen gerçek te odur- Allah, onların kötülüklerini silmekte ve durumlarını düzeltmektedir.
Bunun sebebi inkar edenlerin kendilerini batıla uydurmaları, iman edenlerin ise Rablerinden gelen gerçeğe uymalarıdır. İşte Allah, insanlara kılıklarını böyle anlatır.
Onun için küfredenlerle muharebeye tutuştuğunuzda hemen boyunlarını vurmaya bakın! Ta kuvvetlerini derinden kırıp tepeleyinceye kadar (üstünlük sağladığınızda) bağı sıkı basın (sıkıca bağlayın kalanlarını); harp ağırlıklarını atana kadar (savaş sona erinceye değin), sonra ister karşılıksız salıverin, ister fidye karşılığında. Böyledir bu; şayet Allah dilese kesinlikle onlardan intikamını alır, ancak sizi birbirinizle imtihan edecek. Allah yolunda öldürülenlere gelince, onların amellerini asla boşa çıkarmaz.
İleride onları muratlarına erdirir, ruhlarını şad eder.
Onları kendileri için güzel kokularla donattığı cennete koyar.
Ey iman edenler, eğer siz Allah´a yardım ederseniz O da size yardım eder ve ayaklarınızı kaydırmaz.
İnkar edenler ise, yıkım onlara! Ne yapacaklarını şaşırtmaktadır.
Öyle, çünkü onlar, Allah´ın indirdiğinden hoşlanmamışlardır. O da onların bütün amellerini boşa çıkarmaktadır.
Ya onlar yeryüzünde bir gezmediler mi? Baksalar ya, kendilerinden öncekilerin sonları ne olmuş? Allah yerle bir eylemiş onları, zaten o kafirlere de öylesi yaraşır.
Öyledir, çünkü Allah iman edenlerin yardımcısıdır, kafirler için ise yardımcı yoktur.
Muhakkak ki Allah, iman edip iyi iyi işler yapanları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. İnkar edenler ise zevk etmeye bakarlar ve hayvanlar gibi yerler, içerler. Oysa onların ikametgahları ateştir.
Seni yurdundan çıkaran şehirden daha kuvvetli nice şehirler vardı ki, Biz onları helak ettik de onlara yardım eden yok.
Şimdi Rabbinden apaçık bir delil üzerinde bulunan kimse, o kötü işi kendisine süslü gösterilen ve heveslerinin ardına düşen kimselere benzer mi hiç?
Takva sahiplerine vadedilen cennetin durumu şudur: İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve safi süzme baldan ırmaklar vardır. Aynca onlara her türlü meyve ve Rablerinden bir bağışlama vardır. Bunlar hiç o ateşte ebedi kalacak ve kaynar bir su içirilip de, barsaklarını parçalayacak kimselere benzer mi?
Onlardan seni dinlemeye gelen de var. Yanından çıktıkları zaman ise, kendilerine ilim verilmiş olanlara: «O, demin ne söyledi?» derler. Bunlar öyle kimselerdir ki, Allah kalplerini mühürlemiştir de hep heveslerinin ardına düşmektedirler.
Hidayeti kabul edenlere gelince, Allah onların hidayetlerini artırmakta ve kendilerine (takvalarını) korunma yollarını vermektedir.
Artık onlar, yalnızca o Kıyametin kendilerine ansızın gelivermesine bakıyorlar. Çünkü işte onun alametleri geldi. Fakat o başlarına geldiğinde anlamaları kendilerine ne fayda verir?
Şimdi şunu bil ki, Allah´tan başka hiçbir ilah yoktur. Bil de günahına, inanan erkeklere ve inanan kadınlara bağışlanma dile. Allah, dolaştığınız yeri de bilir, durduğunuz yeri de.
İman edenler: «Bir sure indirilseydi?» diyorlar. Ancak kesin hükümlü bir sure indirilip onda savaş anılınca kalplerinde bir hastalık bulunanların tıpkı ölüm baygınlığında olan kimsenin bakışı misali sana baktıklarını görürsün. O da onlara pek yakındır.
Fakat bir itaat ve güzel bir söz(dü yapmaları gereken); sonra emir kesinleşince Allah´a karşı dürüstlük etselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.
Nasıl, döner de yeryüzünü fesada verir ve yakınlarınızı doğratabilir misiniz?
Onlar öyle kimselerdir ki, Allah onları lanetlemiş de duygularını almış ve gözlerini kör etmiştir.
Öyle olmasa, Kur´an´ı bir düşünmezler mi? Yoksa kalpler üzerinde üst üste kilitleri mi var?
Haberiniz olsun ki, kendilerine doğru yol belli olduktan sonra gerisin geri küfre dönenlere, şeytan fit vermiş ve onları uzun uzun emellere düşürmüştür.
Öyledir, çünkü onlar, Allah´ın indirdiklerinden hoşlanmayanlara: «Biz size bazı işlerde itaat edeceğiz.» demişlerdir. Allah ise, onların o gizli konuşmalarını bilmektedir.
O halde melekler onların yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını alırlarken nasıl olacak bakalım!
Öyle, çünkü onlar Allah´ın hışmına sebep olan şeylerin ardına düştüler de onun hoşnutluğunu istemediler. O da onların bütün amellerini boşa çıkarmıştır.
Yoksa o kalplerinde bir hastalık olanlar, Allah´ın kinlerini asla meydana çıkaramayacağını mı sandılar?
Dileseydik Biz onları sana gösterirdik de kendilerini bütün simaları ile tanırdın ve herhalde sen onları lakırdılarının üslubundan tanırsın, Allah ise bütün yaptıklarınızı bilir.
Andolsun ki sizi, içinizden mücahitleri ve sabredenleri ortaya çıkarıp size ait haberleri ilan etmek için imtihan edeceğiz.
Haberiniz olsun ki, inkar edip Allah yolundan alıkoyanlar ve gerçek kendilerine belli olduktan sonra peygambere karşı gelenler, hiçbir zaman Allah´a zerre miktarı zarar veremeyeceklerdir. O, onların yaptıklarını boşa çıkaracaktır.
Ey iman edenler, Allah´a itaat edin, peygambere de itaat edin de yaptıklannızı boşa çıkarmayın!
Haberiniz olsun ki, inkar edip Allah yolundan sapan sonra da kafir oldukları halde ölenleri Allah hiçbir zaman bağışlamayacaktır.
Onun için gevşeklik etmeyin de sizler daha üstün olacakken barış için yalvarmayın! Allah sizinledir ve asla sizin amellerinize kıymaz.
Dünya hayatı, bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Halbuki siz, iman eder de Allah´tan korkarsanız, hem mükafatınızı verir, hem de sizden bütün mallarınızı istemez.
Eğer sizden onların hepsini ister de sizi çıplak bırakacak olursa cimrilik edip dayatırsınız. O da bütün kinlerinizi meydana çıkarır.
İşte sizler öyle kimselersiniz ki, Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz da içinizden kimi kıskanıyor (cimrilik ediyor). Oysa kim kıskanır (cimrilik eder) ise kendine kıskanmış (cimrilik etmiş) olur. Allah zengindir, yoksul sizsiniz. Eğer tersine giderseniz, tutar başka bir topluluğu yerinize getirir, sonra onlar sizin gibi olmazlar.
İnkâr edenlerin ve Allah yolundan alıkoyanların amellerini Allah boşa çıkarır.
İman edip salih amel işleyenlerin ve Rableri tarafından bir gerçek olarak Muhammed´e indirilen kitaba inananların kötülüklerini Allah örter ve durumlarını düzeltir.
Bu, inkâr edenlerin batıla uymaları ve iman edenlerin de Rablerinden gelen gerçeğe tâbi olmalarından dolayı böyledir. İşte böylece Allah insanlara kendi misallerini anlatır.
Savaşta inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. Nihayet onlara üstün geldiğiniz zaman bağı sıkı bağlayıp esir alın. Sonra harp ağırlıklarını atıp, savaş bitince de onları ya karşılıksız olarak, ya da fidye ile salıverin. Allah´ın emri budur. Eğer Allah dileseydi onlardan başka türlü de intikam alırdı. Fakat böyle olması sizi birbirinizle denemek içindir. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmaz.
Allah onları doğru yola iletecek ve durumlarını düzeltecektir.
Onları, kendilerine tanıttığı cennete koyacaktır.
Ey iman edenler! Eğer siz Allah´ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit tutar.
İnkâr edenlere gelince, artık yıkım onlara. Allah onların amellerini boşa çıkarmıştır.
Bu onların, Allah´ın indirdiklerini beğenmediklerinden dolayıdır. Allah da bunun için onların amellerini boşa çıkarmıştır.
Onlar yeryüzünde bir gezmediler mi? Baksalar ya kendilerinden öncekilerin sonları nasıl olmuş? Allah onların üzerlerine helak yağdırmıştır. Bu kâfirlere de onların başına gelenlerin benzerleri yaraşır.
Bu böyledir. Çünkü Allah iman edenlerin yardımcısıdır. İnkâr edenlerin ise yardımcısı yoktur.
Şüphesiz ki, Allah iman edip salih amel işleyenleri, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. İnkâr edenler ise dünyada zevk edip geçinirler. Hayvanların yediği gibi yerler. Onların varacakları yer ateştir.
Ey Muhammed! Seni yurdundan çıkaran şehirden daha kuvvetli olan nice şehirler vardı ki biz onları helâk ettik de onlara yardım eden çıkmadı.
Rabbi tarafından apaçık bir delil üzerinde bulunan kimse, kötü işleri kendisine güzel gösterilmiş de heveslerinin peşine düşmüş kimseler gibi olur mu?
Kötülükten sakınanlara vaad edilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan temiz sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Onlar için cennette her çeşit meyve ve Rablerinden bir bağışlanma vardır. Bunların durumu, ateşte ebedî olarak kalacak olan ve bağırsaklarını parçalayacak kaynar su içirilen kimsenin durumu gibi olur mu?
Ey Muhammed! Onlardan seni dinlemeye gelenler de var. Senin yanından çıktıkları zaman kendilerine ilim verilen kimselere alay yoluyla: «O demin ne söyledi?» diye sorarlar. İşte onlar Allah´ın kalplerini mühürlediği kimselerdir. Onlar sadece kendi heva ve heveslerine uyarlar.
Doğru yola girenlere gelince, Allah onların hidayetlerini artırmış ve onlara kötülükten sakınma çarelerini ilham etmiştir.
Artık onlar, kıyamet saatinin kendilerine ansızın gelivermesine mi bakıyorlar? Şüphesiz onun alametleri gelmiştir. Artık kıyamet kendilerine gelip çatınca anlamaları neye yarar?
Ey Muhammed! Bil ki, Allah´tan başka hiçbir ilâh yoktur. Hem kendi günahın için, hem de mümin erkekler ve mümin kadınlar için Allah´tan bağışlanma dile. Allah, sizin gezip dolaştığınız yeri de duracağınız yeri de bilir.
İman edenler: «Keşke cihad hakkında bir sûre indirilse.» derlerdi. Ama hükmü açık bir sûre indirilip de, içerisinde savaş zikredilince kalplerinde hastalık olanların ölüm korkusuyla baygınlık geçiren bir kimsenin bakışı gibi sana baktığını görürsün. Oysa onlar için ölüm yaşamaktan daha uygundur.
Onların vazifesi itaat ve güzel söz söylemekti. Sonra iş kesinleşince Allah´ın emrine sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.
Demek siz iş başına gelecek olursanız yeryüzünde bozgunculuk çıkaracaksınız ve akrabalık bağlarınızı koparacaksınız öyle mi?
İşte onlar, Allah´ın lanetlediği, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimselerdir.
Onlar Kur´an´ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinin üzerinde kilitleri mi var?
Gerçekten doğru yol kendilerine açıkça belli olduktan sonra gerisin geri küfre dönenlere şeytan, kötülüklerini güzel göstermiş ve onları uzun emellere düşürmüştür.
Çünkü onlar Allah´ın indirdiğini beğenmeyen kimselere: «Bazı işlerde biz size itaat edeceğiz.» demişlerdi. Oysa Allah onların gizlediklerini biliyordu.
Melekler onların yüzlerine ve arkalarına vurarak canlarını alırken durumları nasıl olacak?
Bu onların Allah´ı gazablandıran şeylere uymaları ve O´nun rızasına sebep olacak şeyleri beğenmemelerinden dolayıdır. Allah onların amellerini boşa çıkarmıştır.
Yoksa kalplerinde hastalık olanlar Allah kendilerinin kinlerini hiç ortaya çıkarmaz mı sandılar?
Ey Muhammed! Eğer biz dileseydik onları sana gösterirdik. Sen de onları yüzlerinden tanırdın. Andolsun ki, sen onları sözlerinin üslubundan da tanırsın. Allah ise bütün yaptıklarınızı bilir.
Andolsun ki, biz içinizden cihad edenlerle sabredenleri ortaya çıkarıncaya ve yaptıklarınızla ilgili haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi deneyeceğiz.
Şüphesiz ki, inkâr edenler, Allah yolundan menedenler ve kendilerine doğru yol açıkça belli olduktan sonra Peygamber´e karşı gelenler Allah´a hiçbir zarar veremeyeceklerdir. Allah onların yaptıklarını boşa çıkaracaktır.
Ey iman edenler! Allah´a itaat edin, Peygamber´e itaat edin ve amellerinizi boşa çıkarmayın.
Şüphesiz ki, inkâr edip, Allah yolundan saptıran, sonra da kâfir olarak ölenlere gelince Allah onları asla bağışlamayacaktır.
Sakın gevşemeyin ve üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. O sizin amellerinizi eksiltmeyecektir.
Dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Eğer iman eder kötülükten sakınırsanız, Allah size mükâfatınızı verir. Ve sizden bütün mallarınızı harcamanızı da istemez.
Eğer sizden onların tamamını isteyip de sizi zorlasaydı cimrilik ederdiniz. Bu da sizin bütün kinlerinizi ortaya çıkarırdı.
İşte sizler Allah yolunda harcamaya çağrılan kimselersiniz. İçinizden kiminiz cimrilik ediyor. Ama cimrilik eden ancak kendi zararına cimrilik eder. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer siz Hakk´tan yüz çevirirseniz Allah yerinize başka bir kavim getirir. Sonra onlar sizin gibi olmazlar.
Allah, inkar edip kendisinin yoluna engel olanların işlerini boşa çıkarmıştır.
İnanıp iyi ameller işleyenlerin, Rabbleri tarafından Muhammed´e indirilen gerçeğe inananların da günahlarını örtmüş ve hallerini düzeltmiştir.
Bunun sebebi, inkar edenlerin batıla uymaları, inananların da Rablerinden gelen hakka uymuş olmalarındandır. İşte Allah, onların durumlarını, insanlara böyle anlatır.
İnkar edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onları iyice vurup sindirince bağı sıkıca bağlayın (onları esir alın). Savaş sona erince de artık ya karşılıksız veya fidye karşılığı salıverin. Allah dileseydi onlardan başka türlü de öç alabilirdi. Bunun öyle olması kiminizi kiminizle denemek içindir. Ancak kendi yolunda ölenlerin yaptıklarını boşa çıkarmaz.
Allah onları hidayete iletecek ve durumlarını düzeltecek.
Onları dünyada iken tanıttığı cennete koyar.
Ey inananlar! Siz Allah´ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder, ayaklarınızı savaşta sabit kılar.
İnkar edenlere gelince, onların hakkı yıkımdır. Allah, onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır.
Bunun sebebi, Allah´ın indirdiğini beğenmemeleridir. Allah ta onların amellerini boşa çıkarmıştır.
Yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna bakmazlar mı? Allah onları yere geçirmiştir; inkarcılara da onların başına gelenin benzerleri vardır.
Çünkü Allah inananların sahibidir. Kafirlerin ise sahibi yoktur.
Doğrusu Allah, inanıp iyi işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar, inkar edenler ise dünya hayatında zevklenirler, hayvanların yediği gibi yerler. Onların yeri ateştir.
Biz, halkı seni yurdundan çıkaran şehirden daha kuvvetli nice şehirleri yok ettik, fakat onlara bir yardım eden çıkmadı.
Rabbinin katından bir belgesi olan kimse, kötü işi kendisine güzel gösterilen ve kötü arzularına uyan kimse gibi olur mu?
Allah´a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen cennet şöyledir: İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Onlar için orada her türlü meyve, Rablerinden de bağışlanma vardır. Bunların durumu, ateşte ebedi kalan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu hiç?
Ey Muhammed! Onların içinde seni dinleyenler vardır; sonra senin yanından çıkınca, bilgili kimselere «Az önce ne demişti?» diye sorarlar. İşte bunlar, Allah´ın kalplerini mühürlemiş olduğu, kendi heveslerine uyan kimselerdir.
Hidayeti bulanlara gelince, Allah onların hidayetlerini artırır ve onlara takvasını (ateşten nasıl korunacaklarını) öğretir.
Onlar kıyamet gününün ansızın gelip çatmasını mı bekliyorlar? İşte onun belirtileri geldi. O uyarıldıkları saat kendilerine gelip çatınca öğüt almaları neye yarar?
Ey Muhammed! Allah´tan başka ilah olmadığını bil ve kendi günahına, inanan erkeklerin ve inanan kadınların günahları için Allah´tan mağfiret dile. Allah, gezip dolaştığınız ve duracağınız yeri bilir.
İnananlar «Keşke cihad hakkında bir sure indirilmiş olsaydı!» derler. Fakat hükmü açık bir sure indirilip de onda savaştan söz edilince, kalplerinde hastalık bulunanların sana ölümden bayılıp düşen kimsenin bakışı gibi baktıklarını görürsün. Oysa onlara düşen:
İtaat etmek ve güzel söz söylemektir. İş ciddiye bindiği zaman Allah´a sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.
Demek sizler iş başına gelecek olursanız, yeryüzünde bozgunculuk yapacak, akrabalık bağlarını da koparacaksınız, öyle mi?
İşte bunlar, Allah´ın kendilerini lanetlediği, bu yüzden kendilerini sağır ve gözlerini kör kıldığı kimselerdir.
Onlar Kur´an´ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi?
Şüphesiz ki kendilerine doğru yol belli olduktan sonra, ona arka dönenleri, şeytan sürüklemiş ve kendilerine ümit vermiştir.
Bunun sebebi; onların, Allah´ın indirdiğinden hoşlanmayanlara «Bazı hususlarda size itaat edeceğiz» demeleridir. Oysa Allah, onların gizlediklerini biliyor.
Ya melekler onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alırken durumları nasıl olacak?
Bu, Allah´ı gazaplandıran şeye uymaları ve O´nun rızasından hoşnut olmamalarından ötürüdür. Allah ta onların işlerini boşa çıkarmıştır.
Yoksa, kalplerinde hastalık olanlar, Allah´ın onların kinlerini dışarı vurmayacağını mı sandılar?
Biz isteseydik onları sana gösterirdik de, sen onları yüzlerinden tanırdın. Andolsun ki sen onları, konuşma üslubundan tanırsın. Allah bütün yaptıklarınızı bilir.
Andolsun ki içinizden cihad edenlerle sabredenleri belirleyinceye kadar ve söylediğiniz sözlerin doğru olup olmadığını açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz.
Nankörlük edip Allah yolundan alıkoyanlar ve kendilerine doğru yol belli olduktan sonra peygamberi incitenler, Allah´a hiçbir zarar veremezler. Allah onların işlerini boşa çıkaracaktır.
Ey inananlar, Allah´a ve Rasulüne itaat edin, işlerinizi boşa çıkarmayın.
Nankörlük edip Allah yoluna engel olan, sonra kafir olarak ölenleri Allah affetmeyecektir.
Sakın gevşemeyin. Üstün olduğunuz halde barışa davet etmeyin. Allah sizinle beraberdir. O amellerinizi asla eksiltmez.
Doğrusu dünya hayatı ancak oyun ve eğlencedir. Eğer iman eder sakınırsanız Allah size mükafatlarını verir ve sizden mallarınızın tümünü sarf etmenizi istemez.
Eğer sizden onları isteyip de sizi zorlasa, cimrilik edecektiniz. O da kinlerinizi ortaya çıkaracaktı.
İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz; fakat içinizden kiminiz cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse o ancak kendisine cimrilik eder. Allah zengindir, sizler fakirsiniz. Eğer yüz çevirecek olursanız, yerinize başka bir toplum gelir de onlar sizin gibi olmazlar.
Onlar ki küfrettiler ve Tanrı´nın yolundan alıkoydular, (işte Tanrı da) onların amellerini giderip boşa çıkarmıştır.
İnanıp salih amellerde bulunan ve Muhammed´e indirilen (Kuran)a -ki o rablerinden bir haktır- inananların (Tanrı), kötülüklerini örtmüş (keffere), durumlarını düzeltip ıslah etmiştir.
İşte böyle; hiç şüphesiz, küfredenler batıl olana uymuşlar; ve hiç şüphesiz, inananlar rablerinden olan hakka uymuşlardır. İşte Tanrı, insanlara kendi örneklerini böyle vererek gösteriyor.
Öyleyse, küfredenlerle (savaş sırasında) karşı karşıya geldiğiniz zaman, hemen boyunlarını vurun; sonunda onları ´iyice bozguna uğratıp zafer kazanınca da´ artık (esirler için) bağı sımsıkı tutun. Bundan sonra ya bir lütuf olarak (onları bırakın) veya bir fidye (karşılığı salıverin). Öyle ki savaş ağırlıklarını bıraksın (sona ersin). İşte böyle; eğer Tanrı dilemiş olsaydı, elbette onlardan intikam alırdı. Ancak (savaş,) sizleri birbirinizle denemesi içindir. Tanrı yolunda öldürülenlerin ise; kesin olarak (Tanrı) amellerini giderip boşa çıkarmaz.
Onları hidayete erdirecek ve durumlarını düzeltip ıslah edecektir.
Ve onları, kendilerine tarif edip tanıttığı cennete sokacaktır.
Ey inananlar, eğer siz Tanrı´ya (Tanrı adına İslama ve müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır.
Küfredenler ise, yüzükoyun düşüş onlara olsun! (Tanrı,) amellerini giderip boşa çıkarmıştır.
İşte böyle; çünkü onlar, Tanrı´nın indirdiğini çirkin (kerih) gördüler, bundan dolayı, O da, onların amellerini boşa çıkardı.
Onlar, yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler. Tanrı, onları yerle bir etti. O kafirler için de bunun bir benzeri vardır.
İşte böyle; çünkü Tanrı, inananların velisidir; kafirlerin ise velisi yoktur.
Şüphesiz Tanrı, inanıp salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Küfredenler ise metalanırlar ve hayvanların yemesi gibi yerler; ateş, onlar için bir konaklama yeridir.
Seni sürüp çıkaran memleketinden kuvvet bakımından daha üstün nice memleketler vardı ki, biz onları yıkıma uğrattık da kendileri için hiçbir yardımcı yoktu.
Şimdi rabbinden apaçık bir belge üzerinde bulunan kimse, kötü ameli kendisine ´süslü ve çekici gösterilmiş´ ve kendi hevalarına uyan kimseler gibi midir?
Takva sahiplerine vaadedilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve rablerinden bir mağfiret vardır. Hiç (böyle mükafaatlanan bir kişi), ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını ´parça parça koparan´ kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu?
Onlardan kimi gelip seni dinler. Nitekim yanından çıkıp gittikleri zaman ilim verilenlere derler ki: "O biraz önce ne söyledi?" İşte onlar; Tanrı, onların kalplerini mühürlemiştir ve onlar kendi hevalarına uymuşlardır.
Hidayeti bulmuş olanlara gelince; (Tanrı,) hidayetlerini arttırmış ve takvalarını vermiştir.
Artık onlar, kıyamet saatinin kendilerine apansız gelmesinden başkasını mı gözlüyorlar? İşte onun işaretleri gelmiştir. Fakat kendilerine geldikten sonra öğüt alıp düşünmeleri onlara neyi sağlar?
Şu halde bil; gerçekten, Tanrı´dan başka tanrı yoktur. Hem kendi günahın, hem inançlı (erkek)ler hem de inançlı (kadın)lar için mağfiret dile! Tanrı, sizin dönüp dolaşacağınız (mütekallebeküm) yeri bilir, konaklama yerinizi de.
İnananlar derler ki: "(Savaş izni için) Bir süre indirilmeli değil miydi?" Fakat, içinde savaş (kıtal) zikri geçen muhkem bir sure indirildiği zaman, kalplerinde hastalık olanların, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş olanların bakışı gibi sana baktıklarını gördün. Oysa onlara evla (olan):
İtaat ve maruf (güzel) sözdü. Fakat buyruk kesinlik ve kararlılık gerektirdiği zaman, şayet Tanrı´ya sadakat gösterselerdi, şüphesiz onlar için daha hayırlı olurdu.
Demek, ´iş başına gelip yönetimi ele alırsanız´ hemen yeryüzünde fesad (bozgunculuk) çıkaracak ve akrabalık bağlarınızı koparıp parçalayacaksınız, öyle mi?
İşte bunlar; Tanrı onları lanetlemiş, böylece (kulaklarını) sağırlaştırmış ve basiret (göz)lerini de kör etmiştir.
Öyle olmasa, Kuran´ı iyiden iyiye düşünmezler miydi? Yoksa birtakım kalpler üzerinde kilitler mi vurulmuş?
Şüphesiz, kendilerine hidayet açıkça belli olduktan sonra, gerisin geri (küfre) dönenleri şeytan kışkırtmış ve uzun emellere kaptırmıştır.
İşte böyle; çünkü gerçekten onlar, Tanrı´nın indirdiğini çirkin karşılayanlara dediler ki: "Size bazı buyruklarda itaat edeceğiz." Oysa Tanrı, sakladıkları şeyleri (sır olarak konuştuklarını) biliyor.
Öyleyse melekler, yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları zaman nasıl olacak?
İşte böyle; çünkü gerçekten onlar, Tanrı´yı gazablandıran şeye uydular ve O´nu razı edecek şeyleri çirkin karşıladılar; bundan dolayı (Tanrı,) amellerini boşa çıkardı.
Yoksa kalplerinde hastalık bulunanlar, Tanrı´nın kinlerini hiç (ortaya) çıkarmayacağını mı sandılar?
Eğer biz dilersek, sana onları elbette gösteririz, böylelikle onları simalarından tanırsın. Andolsun, sen onları, sözlerin söyleniş tarzından da tanırsın. Tanrı, amellerinizi bilir.
Andolsun, biz sizden mücahid olanlarla sabredenleri bilinceye (belli edip ortaya çıkarıncaya) kadar, deneyeceğiz ve haberlerinizi sınayacağız (açıklayacağız).
Şüphesiz küfredenler, Tanrı´nın yolundan alıkoyanlar ve kendilerine hidayet açıkça belli olduktan sonra ´elçiye karşı gelip zorluk çıkaranlar´, kesin olarak Tanrı´ya hiçbir şeyle zarar veremezler. (Tanrı,) Onların amellerini boşa çıkaracaktır.
Ey inananlar, Tanrı´ya itaat edin, Resüle itaat edin ve kendi amellerinizi geçersiz kılmayın.
Şüphesiz, küfredenler Tanrı´nın yolundan alıkoyanlar, sonra da kafir (olarak) ölenler; işte Tanrı, onlara kesinlikle mağrifet etmeyecektir.
Öyleyse, siz üstün (bir durumda) iken, barışa çağırmak suretiyle gevşekliğe düşmeyin. Tanrı, sizinle beraberdir; O, sizin amellerinizi asla eksiltmez.
Gerçekten dünya hayatı ancak bir oyun ve tutkulu bir oyalanmadır. Eğer inanırsanız ve sakınırsanız, O, size ecirlerinizi verir ve mallarınızı da istemez.
Eğer sizden onları(n tümünü) isteyip sizi çıplak bırakacak olursa, cimrilik edersiniz ve sizin kinlerinizi de ortaya çıkarmış olur.
İşte sizler böylesiniz; Tanrı yolunda infak etmeye çağrılıyorsunuz; buna rağmen bazılarınız cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse, artık o, ancak kendi nefsine cimrilik eder. Tanrı ise, ganiy (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)dır; fakir olan sizlersiniz. Eğer siz yüz çevirecek olursanız, sizden başka bir kavmi getirip değiştirir. Sonra onlar, sizin benzeriniz de olmazlar.
Küfredib de Allahın yolundan yüz çevirenlerin amellerini (Allah) boşa çıkarmışdır.
İman eden, iyi iyi amel (ve hareket) eden, Muhammed (sallellâhü aleyhi ve sellem) e indirilene — ki o, Rablerinden (gelen) bir hakdır— îman eden kimselerin de günahlarını yarlığamış, hallerini iyileşdirmişdir.
Bunun sebebi şudur : Çünkü küfredenler baatıla uymuşlar, îman edenlerse rablerinden (gelen) hakka tâbi olmuşlardır. Allah insanlara misâllerini böylece açıklar.
Onun için o küfredenlerle (muhaarebede) karşılaşdığınız vakit boyunlarını vurun. Nihayet onları mecalsiz bir haale getirdiğiniz zaman artık bağı sıkı tutun. (Ondan) sonra ise ya iyilik (yapın), yahud fidye (alın). Yeter ki harb (erbabı) ağırlıklarını bıraksın. (Emir) böyledir. Eğer Allah dileseydi onlardan (muhaarebesiz olarak da) elbet intikaam alırdı. Fakat (muhaarebeyi emr etmesi) sizi birbirinizle imtihan etmesi içindir. Allah yolunda öldürülenlerin amel (ve hizmet) lerini asla boşa çıkarmaz O.
Onlara muvaffakıyyet verir, hallerini iyileşdirir,
onları, kendilerine tanıtdığı, cennete sokar.
Ey îmân edenler, siz Allah (ın dînine, Onun peygamberi zîşânın) a yardım ederseniz O da (düşmanınıza karşı) size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.
Küfredenler (e gelince): Onların hakkı yüzü koyun kapanmakdır. (Allah) onların amel (ve hizmet) lerini boşa çıkarmışdır.
Bunun sebebi şudur: Çünkü onlar Allahın indirdiğini çirkin görmüşlerdir. O da onların amellerini heder etmişdir.
Onlar kendilerinden evvelkilerin sonuçlarının nice olduğuna bakmaları için yer (yüzün) de gezib dolaşmadılar mı? Allah onların kökünü kırmışdır. O kâfirlerin hakkı da bunun benzerleridir.
Bunun sebebi şudur: Çünkü Allah şübhesiz iman edenlerin velîsi (yardımcısı) dır. Kâfirler (e gelince: hakıykaten) onların velîsi (yardımcısı) yokdur.
Şübhesiz ki Allah îman edib de iyi amel (ve hareket) edenleri altlarından ırmaklar akan, cennetlere sokar. Küfredenler (e gelince: —ki) onlar (dünyâda sâde) zevk-u safaa ederler, davarların yediği gibi yerler— onların yeri de ateşdir.
Biz nice memleket (ler halkını) ki (her biri) seni (içinden) çıkaran (öz) memleketinden daha çok kuvvetli idi — helak etdik. (O zaman) onların (selâmetine) hiçbir yardımcı da yokdu.
Öyle ya, Rabbinden apaçık bir bürhan üzerinde bulunan kimse, o kötü amel (ve hareket) i kendisine süslü gösterilmiş hevâ (ye heves) lerine uymuş kimseler gibi midir?
(Şirkden) sakınanlara va´d olunan cennetin sıfatı (şudur:) İçinde rengi, kokusu, hiçbir vasfı bozulmayan sudan ırmaklar, tadına halel gelmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şarabdan ırmaklar, süzme baldan ırmaklar vardır, Orada meyvelerin her (çeşidi) onlarındır. (üstelik) Rablerinden de mağfiret vardır. Hiç bu (nlar), o ateşde ebedî kalan ve bağırsaklarını parça parça eden kaynar sudan içirilen kimseler gibi midir?
Onlardan öyle kimseler vardır ki seni dinler (ler). Nihayet yanından çıkdıkları zaman kendilerine ilim verilmiş olanlara «O, demin ne söylediydi ha?» derler. Onlar öyle kişilerdir ki Allah kalblerinin üzerine mühür basmışdır. Onlar hevaa (ve heves) lerine uymuşlardır.
Hidâyeti kabul edenler (e gelince: Allah) onların muvaffakıyyetini artırmış, onlara (ateşden nasıl) kaçınacaklarını ilham etmişdir.
Haalâ onlar o sâatden ve onun kendilerine ansızın geleceğinden başkasını mı bekliyorlar? işte onun alâmetleri gelmişdir, öyleyse bu, onlara geldiği vakit düşünüb ibret almaları kendilerine ne fâide verecek?
Binâen´aleyh (fırsat elde iken) şu: «Allahdan başka hiçbir Tanrı yokdur» hakıykatını bil, hem kendinin, hem erkek mü´minlerle kadın mü´minlerin günâhının yarlığanmasını iste Allah dolaşdığınız yeri de bilir, barındığınız yeri de.
İman edenler «(Cihâd hakkında) bir sûre indirilmeli değil miydi?» derler (di). Fakat hükmü baakıy bir sûre indirilib de içinde muhaarebe zikr olununca kalblerinde maraz bulunanların —ölüm (zamanında) üstlerine baygınlık gelmiş olanların bakışı gibi— sana bakmakda olduklarını gördün. Hay (o korkdukları) başlarına gelesi adamlar!
(Onların vazîfesi) tâatdı, güzel söz söylemek (tatlı dil kullanmak) dı. Bunun için onlar, iş ciddîleşince, derhal Allaha (verdikleri sözde) sadâkat gösterselerdi kendileri için elbet hayırlı olurdu.
Demek, idareyi ve haakimiyyeti ele alırsanız hemen yer (yüzün) de fesâd çıkaracak, akrıbalık münâsebetlerinizi bile parçalayıb keseceksiniz öyle mi?!
Onlar öyle kimselerdir ki Allah kendilerini rahmetinden tardetmiş de (kulaklarını) sağır, gözlerini kör yapmışdır.
(Öyle olmasa) Kur´ânı iyiden iyi anla (yıb hakkı tanı) mazlar mı? Daha doğrusu onların kalbler (i) üzerinde (kat kat) kilidler vardır.
Hakıykat, kendilerine hidâyet besbelli oldukdan sonra arkalarına dönenler (yok mu?) şeytan onları fitlemiş, onlara uzun zaman göstermişdir.
Bunun sebebi şudur: Çünkü hakıykaten onlar Allahın indirdiğini hoş görmeyenlere «Biz size ba´zı emirde itaat edeceğiz» dediler. Halbuki Allah onların gizli konuşduklarını da biliyor.
Artık melekler onların, yüzlerine ve arkalarına vura vura, canlarını alırken (halleri) nice olacak?
Bu akıbetin sebebi şudur: Çünkü hakıykaten onlar Allâhı gazablandıran şeylere tâbi´ oldular, onun rızaasından hoşlanmadılar da O da amel (ve hareket) lerini boşa çıkardı.
Yoksa kalblerinde maraz bulunanlar, kinlerini Allahın asla (meydana) çıkarmayacağını mı sandı (lar)?
Eğer biz dilersek sana onları her halde gösteririz de sen de kendilerini mutlakaa simalarından tanırsın. Andolsun sen onları sözlerinin üslûbundan da tanırsın. Allah amel (ve hareket) terinizi bilir.
Andolsun sizi imtihan edeceğiz. Tâki içinizden mücâhidleri ve sabr-u sebat edenleri belirtelim. Haberlerinizi açıklayalım.
Hakıykat, küfredib de Allah yolundan sapanlar, hidâyet (yolu) kendilerine besbelli oldukdan sonra bile, peygambere muhaalefet edenler Allaha hiçbir şeyle zarar yapamazlar. O, bunların amellerini hep boşa çıkarır.
Ey îman edenler, Allaha itaat edin. Peygambere itaat edin. Amellerinizi boşa çıkarmayın.
Küfredib de Allah yolundan sapan, sonra kâfirler olarak ölenler (yok mu?) Allah onları kat´iyyen yarlığamaz.
Onun için (düşmana karşı) gevşek davranmayın. Siz daha gaalib (ve kaahir durumda) iken (düşmanları, zillet göstererek) sulha da´vet etmeyin. Allah sizinle beraberdir. Amel (ve hizmet) leriniz (in mükâfatın) ı asla eksiltmez O.
Dünyâ hayaatı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. Eğer îman eder, (şirkden) sakınırsanız size mükâfatlarınızı verir. O, sizden mallarınızı (n tamâmını) da istemez.
Eğer sizden onları (n tamâmını) ister, bu suretle sizden (talebde) ileri giderse cimri olursunuz ve (bu), sizin kinlerinizi açığa çıkarır.
İşte siz Allah yolunda (ancak farz olanı) harcamanıza da´vet edilmekde olanlarsınız. Fakat İçinizde (yine) cimrilik edenler vardır. Kim cimrilik ederse ancak kendi nefsine cimrilik etmiş olur. Allah (sizin nafakanıza muhtâc değildir) ganîdir. Siz ise (Onun) fakirler (i, muhtaçları) sınız. Eğer (Ona tâatden) yüz çevirirseniz yerinize sizden başka bir kavmi getirir. Sonra da onlar sizin benzerleriniz olmazlar.
Küfredip de Allah yolundan alıkoyanların amellerini Allah, boşa çıkarır.
İman edip salih ameller işleyenlerin, Muhammed´e indirilene-ki o, Rabblarından olan haktırinananların kötülüklerini örter ve durumlarını ıslah eder.
İşte böyle. Muhakkak ki o küfredenler, batıla uymuşlar ve iman edenler de Rabblarından gelen hakka uymuşlardır. Böylece Allah, insanlara misallerini anlatır.
Öyleyse küfredenlerle karşılaştığınızda hemen boyunlarını vurun. Nihayet onları sindirince, bağı sıkı basın. Sonra da ya bir lütuf veya bir fidye. Yeter ki harb hazırlıklarını bıraksın. Eğer Allah, dileseydi; onlardan elbette intikam alırdı. Fakat kiminizi kiminizle denemek ister. Allah yolunda öldürülenlere gelince; Allah onların amellerini asla boşa çıkarmaz.
Onları hidayete eriştirir ve durumlarını ıslah eder.
Onları kendilerine tanıttığı cennete sokar.
Ey iman edenler; siz Allah´a yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sebatınızı arttırır.
Küfredenlere gelince; onların hakkı yüzükoyun kapanmak. Allah, onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır.
İşte böyle. Çünkü onlar, Allah´ın indirdiğini çirkin görmüşlerdir. O da onların amellerini boşa çıkarmıştır.
Yeryüzünde dolaşmazlar mı, kendilerinden öncekilerin akibetlerinin nasıl olduğuna baksınlar. Allah onları yere batırmıştır. Ve kafirlere de bunun benzeri vardır.
İşte böyle. Çünkü Allah, imanetmiş olanların Mevla´sıdır. Kafirlere gelince; muhakkak ki onların mevlası yoktur.
Muhakkak ki Allah iman edip salih amel işleyenleri altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Küfredenler ise, eğlenirler ve hayvanların yediği gibi yerler. Onları yeri de ateştir.
Nice kasabaları yok ettik ki; onlar, seni sürüp çıkaran kasabadan daha kuvvetli idiler. Ve onlara yardım eden de bulunmadı.
Rabbındab apaçık bir burhan üzerinde bulunan kimse; işlediği kötülükleri kendisine güzel gösterilen ve heveslerine uyanlar gibi midir?
Muttakilere vaadolunan cennetin misali: İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere zevk veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Orada meyvelerin her çeşidi onlarındır. Ve Rabblarından mağfiret de vardır. Hiç bu; ateşte temelli kalan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimseler gibi midir?
Onların arasında seni dinleyenler vardır. Nihayet senin yanından çıkınca, kendilerine ilim verilmiş olanlara: Az önce ne demişti? diye sorarlar. İşte bunlar, Allah´ın kalblerini mühürlemiş olduğu ve kendi heveslerine uyan kimselerdir.
Hidayete erenlere gelince; onların hidayetlerini arttırır ve onlara takvalarını verir.
Onlar, kıyamet saatının ansızın kendilerine gelip çatmasından başka bir şey mi bekliyorlar? Şüphesiz onun alametleri gelmiştir. Kendilerine gelip çatınca öğüt almaları neye yarar?
Bil ki; Allah´tan başk ailah yokturç Hem kendinin, hem de mü´min erkeklerle mü´min kadınların günahlarının bağışlanmasını dile. Allah, dolaştığınız yeri de, barındığınız yeri de bilir.
İman etmiş olanlar; bir sure indirilmeli değil miydi? derler. Fakat muhkem bir sure indirilip de orada muharebe zikrolununca; kalblerinde hastalık olanların, ölüm korkusundan bayılmış kimselerin bakışları gibi sana baktıklarını görürsün. Bu, onlar için daha evladır.
İtaat ve güzel söz. Bunun için iş ciddileşince derhal Allah´a sadakat gösterselerdi; elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.
Demek, sizler idareyi ele alırsanız; yeryüzünde fesad çıkaracak, akrabalık bağlarını bile koparacaksınız öyle mi?
Allah´ın kendilerini la´netlemiş, sağırlaştırmış ve gözlerini kör etmiş olduğu kimseler işte bunlardır.
Kur´an´ı düşünmezler mi? Yoksa kalblerin üzerinde kilitleri mi vardır?
Muhakkak ki kendilerine hidayet belli olduktan sonra arkalarına dönenleri şeytan aldatmış ve onlara ümit vermiştir.
İşte böyle. Zira onlar, Allah´ın indirdiğini çirkin karşılayanlara; bazı işlerde size itaat edeceğiz, demişlerdi. Allah, onların gizlediklerini bilir.
Ya, melekler onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alırken ne olacak?
İşte böyle. Çünkü onlar, gerçekten Allah´ı gazaplandıran şeye uydular ve O´nu hoşnud edecek şeyleri çirkin karşıladılar. Bunun için O da onların amellerini boşa çıkardı.
Yoksa; kalblerinde hastalık olanlar, kinlerini Allah´ın dışarı vurmayacağını mı sandılar?
Şayet isteseydik; Biz, onları sana gösterirdik de sen; onları yüzlerinden tanırdın. Andolsun ki; sen, onları sözlerinin üslubundan da tanırsın. Allah; bütün yaptıklarınızı bilir.
Andolsun ki; içinizden, cihad edenlerle sabredenleri belirleyinceye ve haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz.
Muhakkak ki küfredip de Allah yolundan alıkoyanlar ve kendilerine hidayet belli olduktan sonra peygamberlere karşı gelenler; Allah´a hiç bir zarar veremeyeceklerdir. O; bunların amellerini hep boşa çıkaracaktır.
Ey iman edenler; Allah´a itaat edin, peygambere itaat edin ve amellerinizi boşa çıkarmayın.
Muhakkak ki küfredip de Allah yolundan alıkoyanlar, sonra da kafir olarak ölenler; işte onları Allah, asla bağışlamayacaktır.
Öyleyse sakın gevşemeyin; üstün olduğunuz halde sulha davet etmeyin. Allah, sizinle beraberdir. O; amellerinizi asla eksiltmez.
Muhakkak ki dünya hayatı, ancak bir oyun ve eğlencedir. Şayet iman eder ve sakınırsanız; O, size hem ecirlerinizi verir, hem de mallarınızı istemez.
Eğer sizden onları ister ve zorlarsa; cimrilik edeceksiniz. Ve bu da kinlerinizi ortaya çıkaracaktır.
İşte sizler; Allah yolunda infak etmek için çağrılıyorsunuz. İçinizden kiminiz cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse; ancak kendi nefsine cimrilik etmiş olur. Allah; Gani´dir, siz ise fakirlersiniz. Eğer O´ndan yüz çevirirseniz; yerinize sizden başka bir kavmi getirir. Sonra onlar sizin benzerleriniz olmazlar.
İnkâr edenlerin ve (insanları) Allah´ın yolundan men edenlerin amellerini (Allah) boşa çıkardı.
Âmenû olan ve salih amel (nefsi tezkiye edici ameller) yapanların ve Hz. Muhammed (S.A.V)´e indirdiğimiz Şey´e (Kur´ân-ı Kerim´e) ve O´nun Rab´lerinden bir hak olduğuna inananların günahlarını (Allah) örttü ve onların hallerini ıslâh etti.
Bunlar, kâfirlerin bâtıla tâbî olması ve âmenû olanların, Rab´lerinden (inen) hakka tâbî olmaları sebebiyledir. Allah insanlara, işte böyle kendi durumlarını misâl verir.
Artık kâfirlerle karşılaştığınız zaman onları güçsüz (zayıf) bırakıncaya kadar boyunlarını vurun. Bağlarını kuvvetlendirin (esirleri sıkıca bağlayın). Nihayet savaşı, onun ağırlıklarını (silâhlarını ve savaş levazımatını) bırakınca da onları, ister lütuf olarak (bedelsiz) veya fidye alarak (bedel karşılığı) (bırakın). İşte böyle. Ve eğer Allah dileseydi, elbette onlardan intikam alırdı. Ve lâkin (bu) sizin bir kısmınızı, diğer bir kısımla imtihan etmek içindir. Ve onlar ki Allah yolunda öldürülenlerdir, o taktirde onların amelleri boşa çıkarılmaz.
(Allah) onları hidayete erdirecek ve onların hallerini ıslâh edecektir.
Ve onları, kendilerine tarif ettiği cennete dahil edecektir.
Ey âmenû olanlar! Eğer siz Allah´a yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.
Ve onlar ki kâfirdirler. Artık onlar helâka maruzdurlar. Ve onların amellerini (Allah) boşa çıkardı.
Bu, onların Allah´ın indirdiği şeyi kerih görmeleri sebebiyledir. Böylece (Allah) onların amellerini boşa çıkardı.
Onlar yeryüzünde dolaşmadılar mı? Onlardan öncekilerin akıbeti nasıl oldu baksınlar! Allah onları dumura uğrattı (helâk etti). Ve onun bir benzeri de kâfirler içindir.
Bu, Allah´ın âmenû olanların dostu olması sebebiyledir. Ve kâfirlerin ise gerçek dostu (mevlâsı) yoktur.
Muhakkak ki Allah, âmenû olanları (Allah´a ulaşmayı dileyenleri) ve salih amel (nefs tezkiye edici ameller) yapanları, altından nehirler akan cennetlere koyar. Ve onlar ki kâfirlerdir, (dünyada) metalanırlar (faydalanırlar) ve hayvanların yediği gibi yerler. Ve ateş, onların mekânıdır.
Nice beldeler, seni çıkardıkları ülkeden daha kuvvetliydi (daha üstündü), onları helâk ettik. O zaman onlar için bir yardımcı yoktu.
Öyleyse Rabbinden beyyine (delil) üzerinde olan kişi, kötü ameli kendisine süslü gösterilen ve hevalarına tâbî olan kişiler gibi midir?
Takva sahiplerine vaadedilen cennetin durumu şudur ki; içinde kokusu değişmeyen sudan nehirler, tadı bozulmayan sütten nehirler, içenlere lezzet veren şaraptan nehirler ve saf (süzülmüş) baldan nehirler bulunur. Onlar için orada her çeşit meyve bulunur ve (onlar için) Rab´lerinden mağfiret vardır. (Bunların durumu), ateşte devamlı kalacak olan ve hamîm (sıcak kaynar su) içirilen, bu sebeple bağırsakları parçalanan kimsenin durumu gibi midir?
Ve seni dinleyenlerden bir kısmı, senin yanından çıktıkları zaman, kendilerine ilim verilenlere: “Biraz önce (O) ne dedi?” dediler. İşte onlar, Allah´ın, kalplerini mühürledikleri kişilerdir ve onlar hevalarına tâbî olanlardır.
Ve onlar ki hidayete ermişlerdir, (Allah) onların hidayetini artırdı ve onlara takvalarını verdi.
Öyleyse “o saatin” gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar? Halbuki onun alâmetleri (işaretleri) gelmiştir. Fakat (o saat) kendilerine geldiği zaman, onlara hatırlatmanın ne (faydası) olur ki?
Bu durumda Allah´tan başka İlâh olmadığını bil ve kendi günahların için, mü´min erkekler ve mü´min kadınlar için mağfiret dile. Ve Allah, sizin dönüşünüzü ve sizin yurdunuzu bilir.
Ve âmenû olanlar: “(Savaşı emreden) bir sure indirilmeli değil miydi?” derler. Sonra da muhkem (hükmü açık ve kesin) bir sure indirilince ve onun içinde savaş zikrolunuyorsa (bahsediliyorsa), kalplerinde hastalık olanların, üzerlerine ölüm hali çökmüş gibi bir bakışla sana baktıklarını görürsün. Oysa onlar için en iyi (en uygun) olan odur ki…
İtaat ve maruf sözdür. Fakat bir işe azmedildiğinde o zaman Allah´a sadık olsalardı, muhakkak ki onlar için daha hayırlı olurdu.
Yeryüzünde fesat çıkarmaya dönmeniz ve birbirinizi öldürmeniz mi, yoksa sizden beklenen bu mu olmalıydı?
İşte onlar, Allah´ın kendilerine lânet ettikleridir. Bu sebeple onların (nefslerinin) işitme hassalarını sağır ve görme hassalarını kör yaptı.
Hâlâ Kur´ân´ı tefekkür etmezler mi? Yoksa kalpler üzerinde kilitleri mi var?
Muhakkak ki kendilerine hidayet tebeyyün ettikten (açıkça belli olduktan) sonra arkalarına geri dönenleri şeytan (küfre) ulaştırdı. Ve onları (kötü) emellere yöneltti.
İşte bu (düşmanların), Allah´ın indirdiği şeyi kerih görenlere: “Size bazı işlerde itaat edeceğiz.” demeleri sebebiyledir. Ve Allah, onların sırlarını bilir.
Artık melekler onları vefat ettirirken, onların yüzlerine ve arkalarına vuracakları zaman onların halleri nasıl olacak?
İşte bu, onların, Allah´ı öfkelendiren şeylere tâbî olmaları ve O´nun (Allah´ın) rızasını kerih görmeleri sebebiyledir. Böylece onların amellerini boşa çıkardı.
Yoksa kalplerinde hastalık olanlar, Allah´ın, onların (gizli) kinlerini asla ortaya çıkarmayacağını mı zannettiler?
Ve eğer biz dileseydik, onları sana mutlaka gösterirdik. O zaman sen onları simalarından muhakkak tanırdın. Ve sen onları mutlaka sözlerinin imasından da tanırsın. Ve Allah sizin amellerinizi bilir.
Ve sizin aranızdan mücahitler ve sabredenler Bize belli oluncaya kadar sizi mutlaka imtihan ederiz. Ve haberlerinizi de imtihan edeceğiz.
Muhakkak ki inkâr edenler, Allah´ın yolundan men edenler ve onlara hidayet açıkça belli olduktan sonra resûle muhalefet edenler, onlar Allah´a hiçbir şeyle asla zarar veremezler. Ve (Allah) onların amellerini heba edecek.
Ey âmenû olanlar (Allah´a ulaşmayı dileyenler)! Allah´a itaat edin. Ve resûle itaat edin. Ve amellerinizi bâtıl etmeyin.
Muhakkak ki inkâr edenleri ve Allah´ın yolundan men edenleri, sonra da kâfir olarak ölenleri artık Allah asla mağfiret etmez (onların günahlarını sevaba çevirmez).
Siz üstün olduğunuza göre gevşemeyin ve (onları) sulha davet etmeyin. Ve Allah sizinle beraber. Ve sizin amellerinizi asla eksiltmez.
Muhakkak ki dünya hayatı bir oyun ve eğlencedir. Ve eğer âmenû olursanız ve takva sahibi olursanız (Allah´a ulaşmayı dilerseniz) size ecirleriniz verilir. Ve sizden mallarınızı istemez.
Eğer sizden onu (mallarınızı) istese, böylece ısrar etse, siz cimrilik edersiniz. Ve (bu) sizin hasetinizi açığa çıkarır.
İşte siz böylesiniz. Allah yolunda infâk etmeye davet edilirsiniz, buna rağmen sizden bir kısmınız cimrilik yapar. Ve kim cimrilik yaparsa o taktirde sadece kendi nefsi için cimrilik yapar. Ve Allah Gani´dir (zengindir). Ve sizler fakirsiniz. Ve eğer siz (haktan) dönerseniz, (sizi) sizden başka bir kavimle değiştirir. Sonra onlar sizin gibi (cimri) olmazlar.
Hakikati inkara şartlanmış olan ve (başkalarını) Allah yolundan alıkoymaya kalkışanlar; Allah, işte onların bütün (güzel ve iyi) işlerini değersiz kılacaktır.
İman edip doğru ve yararlı işler yapan ve Rableri tarafından Muhammed´e indirilen hakikate inanmış olanlar ise (Allah´ın rahmetine erişeceklerdir.) Allah onların (geçmişte işledikleri) kötü fiillerini silecek ve kalplerini sükuna kavuşturacaktır.
Bu böyledir, çünkü hakikati inkara şartlanmış olanlar, sahte ve yalanın arkasından gittikleri halde iman edenler (yalnızca) Rablerinden (gelen) hakikate uyarlar. Allah, onların gerçek durumu ile ilgili örnek olayları insanlara bu şekilde anlatmaktadır.
İmdi, (savaşta) hakikati inkara şartlanmış olanlar ile karşılaştığınız zaman onları alt edinceye kadar boyunlarını vurun ve sonra iplerini sıklaştırın ama sonra ya bir lütuf olarak yahut fidye karşılığı (onları serbest bırakın) ki savaşın izleri tamamiyle silinebilsin, (yapmanız gereken) budur. Ve (bilin ki) Allah dilemiş olsaydı onları (bizzat kendisi) cezalandırabilirdi ama (O, mücadele etmenizi istiyor ki) sizi birbiriniz aracılığıyla sınasın. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların yaptıklarını zayi etmeyecektir.
Onlara (öteki dünyada da) rehberlik yapacak ve kalplerini sükuna kavuşturacaktır
ve onları kendilerine vaad ettiği cennete koyacaktır.
Siz ey imana ermiş olanlar! Eğer Allah(ın davasın)a yardım ederseniz, O da size yardım eder ve adımlarınızı sağlamlaştırır.
Hakikati inkara şartlanmış olanlara gelince, onları kötü bir akibet beklemektedir; çünkü (Allah), onların bütün (iyi) işlerini değersiz kılacaktır.
Bu, onların Allah´ın indirdiğine nefret duymaları (yüzü)nden olacaktır. Bu sebeple, Allah, onların bütün yapıp ettiklerini değersiz hale getirecektir.
Onlar hiç yeryüzünde dolaşıp kendilerinden önce yaşamış olan (bilinçli günahkar)ların sonlarının ne olduğunu görmediler mi? Allah onları kökten yok etti. Hakikati inkar edenlerin tümünü buna benzer (bir akibet) beklemektedir.
Böyle (olacaktır,) çünkü Allah iman edenlerin koruyucusudur, hakikati inkar edenlerin ise bir koruyucusu yoktur.
Gerçek şu ki, Allah, iman edip yararlı ve doğru işler yapanları içinden ırmakların geçtiği bahçelere koyacaktır; hakikati inkara şartlanmış olanlar ise, (bu dünyadaki) hayatlarından zevk alıp hayvanlar gibi yiyip içseler de (öteki dünyada) yerleri ateş olacaktır.
(Ey Muhammed,) Seni (yurdundan) kovan bu toplumdan daha güçlü nice toplumları yok ettik de onlara bir yardım eden çıkmadı!
Rabbinden (aldığı) açık bir kanıta göre davranan kimse, yaptığı kötülükleri (her zaman) kendisine güzel görünen ve yalnızca kendi keyfine göre hareket eden kimse ile bir olur mu?
Allah´a karşı sorumluluk bilinci duyanlara vaad edilmiş olan cennet örneği -(bir cennet ki) içinde zamanın bozamadığı sudan ırmaklar, tadı hiç değişmeyen sütten ırmaklar, içene lezzet veren şaraptan ırmaklar ve saf süzme baldan ırmaklar var ve içinde (yaptıkları güzel işlerin) bütün meyvelerini ve Rablerinin mağfiretini tadabilme (imkanı) var- işte bu (cennet), ateşi mesken edinenlerin ve bağırsaklarını parçalaması için yakıcı ümitsizlik sularını içmeye mahkum edilenlerin (hak ettikleri karşılık) ile bir olur mu?
Şimdi bu çaresiz günahkarlar arasında seni (ey Muhammed) dinliy(or görün)enler var, ama yanından ayrıldıktan sonra (senin mesajını) anlamış olanlara (küçümseyici bir edayla) "O şimdi ne anlattı bakalım?" diye sorarlar. Böyleleri, kalpleri Allah tarafından mühürlenmiş olanlardır, çünkü onlar (her zaman) sadece kendi tutku ve ihtiraslarına uymuşlardır.
Doğru yola ulaş(mak istey)enlere gelince, Allah, onların (kendi) rehberliği(ne uyma arzu ve yetenekleri)ni çoğaltır ve Allah´a karşı sorumluluk bilinçlerinin derinleşmesini sağlar.
Öyleyse onlar, (kalpleri mühürlenmiş olanlar,) Son Saati mi bekliyorlar, onun ansızın gelmesini mi? Şüphesiz o(nun geleceği) şimdiden haber verilmiştir! O bir kez başlarına geldikten sonra, (geçmiş günahlarını) hatırlamalarının onlara ne faydası olacak?
O halde, (ey insanoğlu,) bil ki Allah´tan başka ilah yoktur ve (hala vakit varken) kendi günahlarının ve öteki bütün mümin erkek ve kadınların (günahlarının) bağışlanmasını dile! Çünkü Allah bütün geliş gidişlerinizi ve (dinlenmek için) bütün kalışlarınızı bilir.
İmana ermiş olanlar: "(Bize mücadele izni veren) bir vahiy indirilmeli değil miydi?" derler. Ama, şimdi savaştan bahseden açık ve kesin hükümlü bir vahiy indirildiğinde kalpleri hastalıklı olanların, sana (ey Muhammed,) ölüm korkusundan bayılmaktaymış gibi baktıklarını görürsün! Ve fakat onlar için en iyisi,
(Allah´ın çağrısına) uymak ve (O´nun) rızasını kazanabilecek bir söz (söylemek)tir. Konu (O´nun indirdiği vahiy tarafından) çözümlendiği için Allah´a karşı sadık olmak onların kendi iyiliği içindir.
(Onlara sor:) "Siz, (Allah´ın buyruğundan) uzaklaştıktan sonra, (kendi eski yollarınıza dönmeyi tercih ederek) yeryüzünde bozgunculuk yapar ve (bir kez daha) akrabalık bağlarınızı koparır mıydınız?"
Böyleleri, Allah´ın gözden çıkardığı, (hakikatin sesine karşı) sağırlaştırdığı ve (ışığa karşı) gözlerini körleştirdiği kimselerdir!
Öyleyse, onlar bu Kuran üzerinde hiç düşünmezler mi? Yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var?
Gerçek şu ki, kendilerine doğru yol apaçık gösterildikten sonra sırtlarını (bu mesaja) dönenler (böyle yaparlar, çünkü) Şeytan onların hayallerini süsleyip bezemiş ve onları sahte ve düzmece ümitlerle doldurmuştur.
(Evet, sırtlarını ona dönerler) çünkü onlar, Allah´ın vahyettiği her şeyden nefret edenlere, "Bazı konularda sizin görüşlerinizle uyuşuyoruz" derler. Ama Allah onların gizledikleri düşüncelerini bilir.
Peki, melekler onları öldükten sonra bir araya toplayıp yüzlerine ve sırtlarına vururken ne olacak halleri?
Böyle olacaktır, çünkü onlar Allah´ın kınadığı şeylere uydular ve O´nun hoşnutluk(la karşılayacağı her şey)den nefret ettiler; böylece Allah, onların bütün (güzel) fiillerini değersiz kılmıştır.
Yoksa, kalplerinde hastalık olanlar zannederler mi ki Allah onların ahlaki zaaflarını açığa çıkarmayacak?
Eğer dileseydik onları sana açıkça gösterirdik ki görünür/dış işaretlerine bakıp onları kesin olarak teşhis edebilesin ama (öyle olsa bile,) sen onları seslerinin tonundan mutlaka tanırsın. Ve Allah yaptığınız her şeyi bilir (ey insanlar!)
Ve hepinizi mutlaka sınayacağız ki (Bizim yolumuzda) üstün gayret gösterenleri ve sıkıntılara göğüs gerenleri (diğerlerinden) ayırabilelim; çünkü biz, bütün iddialarınızı(n doğruluğunu) deneyeceğiz.
Gerçek şu ki, hakikati inkara şartlanmış olan ve (başkalarını) Allah yolundan alıkoyanlar ve doğru yol rehberliği kendilerine tevdi edildikten sonra (bu şekilde) kendilerini (Allah´ın) Elçisi´nden koparanlar hiçbir şekilde Allah´a bir zarar veremezler; ama Allah, bunların bütün fiillerini değersiz kılacak, boşa çıkaracaktır.
Siz ey imana erenler! Allah´a ve Elçi´ye itaat edin ve (iyi/güzel) fiillerinizi heder etmeyin!
Hakikati inkara şartlanmış olan ve (başkalarını) Allah yolundan alıkoyan ve sonra hakikat inkarcıları olarak ölenlere gelince; Allah onlara mağfiretini bağışlamayacaktır!
Böylece, (adil bir dava uğrunda mücadele ettiğinizde) korkup gevşemeyin ve barış için yalvarıp yakarmayın! Allah sizinle beraber olduğuna göre (sonunda) mutlaka siz üstün geleceksiniz ve O, sizin (iyi ve güzel) fiillerinizi zayi etmeyecektir.
Bu dünya hayatı, bir oyundan ve geçici bir eğlenceden ibarettir: ama eğer (Allah´a) inanır ve O´na karşı sorumluluk bilinci duyarsanız size (hak ettiğiniz) her türlü ödülü bağışlayacaktır. Dikkat edin! O sizden sahip olduğunuz bütün varlıkları (kendi davası uğrunda feda etmenizi) istemez;
(çünkü,) O her şeyinizi isteseydi ve sizi zorlasaydı (onlara) cimrice sarılırdınız ve böylece sizin ahlaki zaaflarınızı ortaya çıkarmış olurdu.
Bakın, (ey müminler,) sizler Allah yolunda sınırsızca harcama yapmaya çağrılıyorsunuz: ama sizin aranızda (bile) cimrice davrananlar var! Ve kim (Allah yolunda) cimrice davranırsa, sadece kendisine karşı cimrilik yapmış olur. Çünkü Allah kendi kendine yeterlidir, halbuki siz (O´na) muhtaçsınız; ve şayet (O´ndan) yüz çevirirseniz, başka toplumları sizin yerinize geçirir ve onlar sizin gibi yapmazlar!
O kimseler ki, kâfir oldular ve Allah´ın yolundan men´e çalıştılar (Allah) onların amellerini iptâl etmiştir.
Ve o kimseler ki, imân ettiler ve sâlih sâlih amellerde bulundular ve Muhammed´e indirilene de inandılar ki o, Rablerinden (gelen) bir mahz-ı hakikattır. Allah Teâlâ da onlardan kusurlarını örtmüştür ve hallerini ıslah etmiştir.
Bunun sebebi şudur ki, şüphe yok, kâfir olanlar bâtıla tâbi olmuşlardır, imân edenler de Rablerinden gelen hakka tâbi bulunmuşlardır. İşte Allah, nâsa hallerini böylece beyan eder.
İmdi kâfir olanlar ile (muharebede) karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurunuz, nihâyet onların kanlarını ziyâdesiyle döktüğünüz vakit artık bukağıyı sıkıca bağlayın, sonra da (onları) ya meccanen azad edersiniz veya bir bedel mukabilinde serbest bırakırsınız. Tâ ki, savaş ağırlıklarını atıversin. Emir böyledir. Ve eğer Allah dilese, elbette onlardan (muharebesiz de) intikam almış olurdu. Velakin bazınızı bazınız ile imtihan etmesi için, böyle savaş ile emretmiştir. Ve o kimseler ki, Allah yolunda öldürülmüşlerdir, elbette (Allah) onların amellerini zayi kılmayacaktır.
(5-7) (Allah Teâlâ, o mücahitleri) Hidâyete kavuşturacaktır ve onların hallerini ıslah buyuracaktır. Ve onları cennete girdirir. Onu kendilerine bildirmiştir. Ey imân etmiş olanlar! Eğer siz Allah için yardım ederseniz size nusret verir ve ayaklarınızı sabit kılar.
(5-7) (Allah Teâlâ, o mücahitleri) Hidâyete kavuşturacaktır ve onların hallerini ıslah buyuracaktır. Ve onları cennete girdirir. Onu kendilerine bildirmiştir. Ey imân etmiş olanlar! Eğer siz Allah için yardım ederseniz size nusret verir ve ayaklarınızı sabit kılar.
(5-7) (Allah Teâlâ, o mücahitleri) Hidâyete kavuşturacaktır ve onların hallerini ıslah buyuracaktır. Ve onları cennete girdirir. Onu kendilerine bildirmiştir. Ey imân etmiş olanlar! Eğer siz Allah için yardım ederseniz size nusret verir ve ayaklarınızı sabit kılar.
Ve o kimseler ki, kâfir oldular. Artık helâk onlara! Ve onların amellerini iptâl etmiştir.
(9-11) O öyledir, çünkü, şüphesiz onlar, Allah´ın indirdiğini kerih gördüler. Artık (Allah da) Onların amellerini iptâl etti. Yeryüzünde gezmediler mi ki, bakıversinler, kendilerinden evvelkilerin akıbetleri nasıl olmuş! Allah onların üzerlerine kahretmiş ve kâfirler için de onların emsali vardır. Şunun için ki, muhakkak Allah, imân edenlerin mevlâsıdır ve şüphe yok ki, kâfirlere gelince onlar için mevlâ yoktur.
(9-11) O öyledir, çünkü, şüphesiz onlar, Allah´ın indirdiğini kerih gördüler. Artık (Allah da) Onların amellerini iptâl etti. Yeryüzünde gezmediler mi ki, bakıversinler, kendilerinden evvelkilerin akıbetleri nasıl olmuş! Allah onların üzerlerine kahretmiş ve kâfirler için de onların emsali vardır. Şunun için ki, muhakkak Allah, imân edenlerin mevlâsıdır ve şüphe yok ki, kâfirlere gelince onlar için mevlâ yoktur.
(9-11) O öyledir, çünkü, şüphesiz onlar, Allah´ın indirdiğini kerih gördüler. Artık (Allah da) Onların amellerini iptâl etti. Yeryüzünde gezmediler mi ki, bakıversinler, kendilerinden evvelkilerin akıbetleri nasıl olmuş! Allah onların üzerlerine kahretmiş ve kâfirler için de onların emsali vardır. Şunun için ki, muhakkak Allah, imân edenlerin mevlâsıdır ve şüphe yok ki, kâfirlere gelince onlar için mevlâ yoktur.
Şüphe yok ki Allah imân eden ve sâlih sâlih amellerde bulunan kimseleri altlarından ırmaklar akan cennetlere girdirecektir ve o kimseler ki, kâfir olmuşlardır, menfaatlenirler ve hayvanların yedikleri gibi yerler ve ateş ise onlar için bir yurddur.
Ve nice beldeler de var idi ki, seni çıkarmış olan beldeden daha kuvvetce şiddetli idi. Onları helâk ettik, artık onlar için bir yardımcı yoktur.
Ya şimdi Rabbinden bir zâhir hüccet üzerine olan kimse, kendisine kötü ameli bezetilmiş ve hevâlarının ardına düşmüş kimseler gibi midir?
Muttakîler için vaadolunan cennetin sıfatı; onun içinde bozulmamış sütten ırmaklar ve tadı değişmemiş sütten ırmaklar ve içenler için leziz şaraptan ırmaklar ve süzülmüş baldan ırmaklar vardır ve onlar için orada her türlü meyvelerden vardır ve Rablerinden yarlığanma da vardır. (Artık böyle zâtlar) Ateşte ebedîyyen kalan ve pek kaynar sudan içirilip de barsakları parçalanan kimseler gibi midir?
Ve onlardan bazı kimseler vardır ki, seni dinler, sonra senin yanından çıktıkları zaman kendilerine ilim verilmiş olanlara derler ki: «O biraz evvel ne söyledi?» Onlar öyle kimselerdir ki, Allah, onların kalbleri üzerini mühürlemiştir ve hevâlarına tâbi olmuşlardır.
Ve o kimseler ki, hidâyete ermişlerdir; onlara hidâyeti arttırmıştır ve onlara takvâlarını vermiştir.
Onlar, Kıyametin kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şeye muntazır bulunmuyorlar. İşte muhakkak ki, onun alâmetleri gelmiştir. Artık onlara geldiği vakit düşünmeleri (anlamaları) kendilerine ne faide verecektir?
İmdi şunu bil ki, «Şüphe yok, Allah´tan başka ilâh yoktur». Ve günâhın için ve imânlı erkekler ile imânlı kadınlar için mağfiret dile. Ve Allah, dolaştığınız yeri de, durduğunuz yeri de bilir.
Ve imân edenler derler ki: «Bir sûre indirilmiş olmalı değil mi idi?». Vaktâ ki, bir muhkem sûre indirildi ve onda savaş zikredildi, kalblerinde bir hastalık olanları gördük ki, sana ölümden baygın kimsenin bakışı gibi bakıyorlar. Artık (ölüm) onlara daha layıktır.
(Onlar için) İtaat ve güzel söz (yaraşır). Sonra (savaş) emri, kat´iyyet kesbedince eğer Allah´a sadâkatta bulunsalar idi elbette kendileri için hayırlı olurdu.
Demek umulur ki eğer siz imândan yüz çevirirseniz, yeryüzünde bozgunculuğa çağırırsınız ve akrabalık münâsebetlerini parçalayıverirsiniz.
Onlar o kimselerdir ki, onlara Allah lânet etmiştir, sonra onları sağır kılmıştır ve gözlerini kör etmiştir.
Kur´an´ı tefekküre çağırmazlar mı? Yoksa kalblerinin üzerinde onların kilitleri mi var?
Şüphe yok, o kimseler ki kendilerine hidâyet besbelli olduktan sonra arkaları üzerine dönüverdiler, onlar için şeytan süslemiş ve onları uzunca emellere düşürmüştür.
Bunun sebebi şudur ki, onlar, Allah´ın indirdiğini kerih görenlere dediler ki: «Biz size bazı emirde itaat ederiz.» Halbuki, Allah onların bütün gizli konuşmalarını biliyor.
Melekler, onların yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları vakit halleri ne olacak?
(Bunun sebebi de) Şüphe yok ki, onlar Allah´ın gazabını celbeden şeye tâbi oldular ve onun râzı olduğu şeyi kerih gördüler. Artık onların amellerini mahvediverdi.
Yoksa kalblerinde hastalık bulunanlar sandılar mı ki, Allah onların kinlerini meydana çıkarmayacaktır?
Ve eğer dilesek elbette onları sana gösteriveririz de onları herhalde simâlarıyla bilirsin. Andolsun ki, onları lâkırdılarının üslûbundan da bilirsin. Ve Allah ise bütün amellerinizi bilir.
Celâlim hakkı için sizi imtihana tâbi tutacağız, tâ ki, sizden mücâhit olanlar ile sabredici olanları bilelim ve sizin haberlerinizi de deneyeceğizdir.
Şüphe yok, o kimseler ki kâfir oldular ve Allah yolundan men ettiler ve kendilerine hidâyet apâşikâr belli olduktan sonra Peygambere muhâlefette bulundular, elbette Allah´a hiçbir zarar vermiş olmadılar ve onların amellerini iptal edecektir.
Ey imân etmiş olanlar! Allah´a itaat ediniz ve Peygambere itaat ediniz ve amellerinizi iptal etmeyiniz.
Muhakkak o kimseler ki, kâfir oldular ve Allah yolundan men ediverdiler, sonra da onlar kâfir olarak öldüler, artık Allah, onlar için mağfirette bulunmayacaktır.
Binaenaleyh zaafiyet göstermeyiniz ve sizler en üstün olduğunuz halde sulha dâvet etmeyiniz ve Allah sizinle beraberdir ve sizin amelinizi eksiltmez.
Şüphe yok ki, dünya hayatı bir oyundur ve bir eğlencedir ve eğer imân ederseniz ve ittikada bulunursanız size ücretlerinizi verir ve sizden (bütün) mallarınızı da istemez.
Eğer sizden onların hepsini istese de size ısrarda bulunsa cimrilik gösterirsiniz ve sizin kinlerinizi meydana çıkarmış olur.
İşte sizler, o kimselersiniz ki, Allah yolunda infakta bulunmaya dâvet olunursunuz da sizden kimi cimrilikte bulunur. Halbuki, kim cimrilikte bulunursa şüphe yok ki, kendi nefsi için cimrilikte bulunmuş olur. Ve Allah ganîdir. Sizler ise fakirlersinizdir. Ve eğer siz kaçınırsanız, sizden başka bir kavmi (yerinize) tebdîl eder. Sonra onlar, sizin emsaliniz olmazlar.
İnkâr edip insanları Allah´ın yolundan engelleyenlerin bütün yaptıklarını Allah boşa çıkaracaktır.
İman edip güzel ve makbul işler yapanlar ve Rab´leri tarafından gerçeğin ta kendisi olarak Muhammed´e indirilen vahye iman edenlerin ise günahlarını örtüp, hallerini düzeltir
Bu böyledir. Çünkü kâfirler batıla uydular. İman edenler ise Rab´leri tarafından gönderilen hakka uydular. İşte Allah insanlara kendi durumlarını böylece beyan eder
İmdi kâfirlerle savaşta karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. Nihayet onları iyice mağlub edince, işi sağlama bağlayın, onları esir alın. Savaş bitince onları ister lütuf olarak karşılıksız salıverir, ister fidye alarak bırakırsınız.Durum şu ki: Allah dileseydi, onlardan intikamınızı alır, onları cezalandırırdı. Fakat O, sizi birbirinizle denemek için savaşı emrediyor. Allah yolunda öldürülenler var ya, Allah onların yaptıklarını asla zayi etmeyecek, boşa çıkarmayacaktır.
Allah onları doğru yola iletir ve onların hallerini düzeltir.
Onları, kendilerine tanıtmış olduğu cennetine alır
Ey iman edenler! Eğer siz Allah´a (Allah´ın dinine) destek olursanız, O da size yardım eder ve savaşta ayaklarınızı kaydırmaz
O inkârcılara gelince, onların hakkı yıkımdır. Allah onların yaptıklarını boşa çıkarır
Bu böyledir, zira onlar Allah´ın indirdiği buyruklarını beğenmediler.Allah da onların bütün iyi ve güzel işlerini boşa çıkardı
Peki onlar dünyada hiç dolaşmadılar mı ki, daha önce yaşamış nesillerin âkıbetlerinin nasıl olduğuna baksınlar: Allah onları yerle bir etti.Benzeri iş yapan kâfirleri de, benzeri âkıbetler beklemektedir
Bu böyledir, çünkü iman edenlerin yardımcısı Allah´tır, kâfirlerin ise mevlâları, dostları yoktur
Muhakkak ki Allah iman edip, makbul ve güzel işler yapanları, içinden ırmaklar akan cennetlere yerleştirecektir.Kâfirler ise dünyada zevklerini yaşamak ister, hayvanlar gibi yerler. İşte onların barınağı ateştir
Nice şehirler vardı ki halkı, seni süren Mekke şehri´nin halkından daha kuvvetli idiler.İşte Biz, onları imha ettik ve kendilerine yardım edecek kimse çıkmadı
Rabbi tarafından apaçık bir delile tâbi olan kimse hiç, yaptığı işler kendisine süslenen ve hevâ ve heveslerinin peşinden giden kimse gibi olur mu?
Allah´a karşı gelmekten sakınanlara vâd edilen cennetin durumu ise şudur:Orada bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içerken lezzet veren şarap ırmakları ve süzme bal ırmakları vardır.Onlara orada her türlü meyve ile bir de Rableri tarafından mağfiret vardır.Bu nimetlere erişenler hiç, ateşte devamlı kalıp, kaynar sulardan içirilip bununla bağırsakları lime lime olan kimseler gibi olur mu?
Onlardan seni dinlemeye gelen de vardır. Ama ne zaman ki senin yanından çıkarlar, o vakit sana kulak verip meseleleri öğrenenlere:"Sahi, az önce o, neler söylüyordu?" diye sorarlar.İşte Allah onların kalplerini mühürlemiş ve onlar da hevalarına uymuşlardır
Hidâyeti kabul edenlerin ise Allah hidâyette yakînlerini artırır ve kendilerine takva nasib eder
Yoksa onlar, kıyametin kendilerine ansızın gelmesini mi gözlüyorlar?Zaten alâmetleri geldi bile!Ama kıyamet gelip çattıktan sonra, ibret almaları neye yarar ki!
O halde şu gerçeği hiç unutma ki:Allah´tan başka ilah yoktur.Sen hem kendi günahın , hem mümin erkeklerin ve mümin kadınların günahı için Allah´tan af dile.Allah, (dünyada) dönüp dolaştığınız yeri de, (âhirette) varıp duracağınız yeri de pek iyi bilir.
İman edenler: "Keşke savaş hakkında bir sûre indirilseydi?" diyorlar.Fakat net ve kesin bir sûre indirilip de içinde savaşma emri zikredilince, kalplerinde hastalık bulunanların, ölüm sekeratına giren kimsenin bakışı gibi boş gözlerle sana baktıklarını görürsün. Korktukları başlarına gelsin!
Onlara düşen: İtaat etmek ve tatlı söz söylemektir. İş ciddiye bindiğinde,Allah´a verdikleri sözde dursalardı, kendileri için elbette daha hayırlı olurdu
Demek ki ey münafıklar! Siz işbaşına geçecek olursanız, ülkede fesat çıkaracak, nizamı bozacak, akrabalık bağlarını parçalayacaksınız! (Allah´a verdiği söze bile sadık kalmayan kimsenin, böylesi hakları gözetmesi de beklenemez)
İşte bunlar, Allah´ın lânet edip kulaklarını sağırlaştırdığı, gözlerini kör ettiği kimselerdir
Öyle olmasaydı, Kur´ân´ı düşünmeleri gerekmez miydi? Yoksa kalplerinin üzerinde üst üste kilitler mi var
Kendilerine doğru yol iyice belli olduktan sonra, gerisin geri dinden çıkanlara muhakkak ki şeytan önce fit vermiş; onları uzun emellere, düşürmüştür
Bu böyledir; Çünkü onlar Allah´ın indirdiğinden hoşlanmayanlara:"Biz, bazı hususlarda size itaat edeceğiz" demişlerdi.Halbuki Allah onların gizledikleri şeyleri hep bilmektedir
Haydi dünyada birtakım hile ve dolaplar çeviriyorlar, peki melekler, onların yüzlerine, sırtlarına vura vura canlarını aldıkları zaman halleri ne olacak?
Bu böyledir: Çünkü onlar Allah´ın gazabına sebeb olan şeylerin peşine düştüler, O´nu razı edecek şeyleri ise beğenmediler.Bu yüzden Allah da onların bütün işlerini boşa çıkardı
Yoksa kalplerinde hastalık (nifak) bulunan münâfıklar Allah´ın, kalplerinde müminlere karşı duydukları kinleri açığa çıkarmayacağını mı zannediyorlar
Eğer dileseydik onları sana tek tek gösterirdik, sen de onları simalarından tanırdın.Hatta sen onları ifadelerinden, ses tonlarından kesinlikle tanırsın.Allah bütün işlerinizi bilir
Sizi mutlaka imtihan edeceğiz, ta ki içinizden mücahede edenleri, sabır ve sebat gösterenleri ortaya çıkaracak ve gösterdiğiniz yararlılıkları imtihan meydanlarında örnek göstereceğiz
Kendileri inkâr edip insanları Allah yolundan çevirenler ve doğru yol kendilerine iyice belli olduktan sonra bile, Peygamberin karşısına çıkanlar, Allah´a (yani Allah´ın Peygamberine, dinine) asla zarar veremezler.Allah onların işlerini heder edecektir
Ey iman edenler! Allah´a ve Resulüne itaat edin de emeklerinizi boşa çıkarmayın
Kendileri inkâr edip insanları da Allah yolundan çeviren, sonunda da kâfir olarak ölenler var ya,Allah onları asla affetmeyecektir.
O halde gevşemeyin de, sizler daha üstün durumda iken, zillet gösterip barış olması için yalvarmayın. Allah sizinle beraberdir. O, asla sizin gayretinizi kuvvetten düşürmez, emeklerinizi zayi etmez
Dünya hayatı sadece bir oyun ve eğlenceden ibarettir.Eğer siz iman eder ve haramlardan sakınırsanız, hem size mükâfatlarınızı verir, hem de mallarınızın tamamını istemez
Eğer onların hepsini isteyip de sizi iyice sıkıştırsaydı cimrilik eder, dayatırdınız. O zaman da, Allah, bütün ahlâkî zaaflarınızı ortaya çıkarırdı
İşte sizler Allah yolunda harcamaya dâvet ediliyorsunuz.İçinizden bazıları cimrilik ediyor. Her kim cimri davranırsa, ancak kendine cimrilik eder.Müstağnî (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan), Allah´tır; muhtaç olan ise sizlersiniz. Şayet imandan ve takvâdan yüz çevirirseniz O, yerinize başka bir millet getirir de, onlar sizin gibi hayırsız olmazlar
Allâh, inkâr edip kendisinin yoluna engel olanların işlerini boşa çıkarmıştır.
İnanıp iyi işler yapanların, Rableri tarafından Muhammed´e indirilen gerçeğe inananların da günâhlarını örtmüş ve hallerini düzeltmiştir.
Bu, böyledir: Çünkü inkâr edenler bâtıla uymuşlar; inananlar ise Rablerinden gelen hakka uymuşlardır. İşte Allâh, onların durumlarını, insanlara böyle anlatır.
(Savaşta) İnkâr edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihâyet onları iyice vurup sindirince bağı sıkıca bağlayın (onları esir alın). Ondan sonra artık ya lutfen bırakır veya karşılığında fidye alırsınız. Harb, ağırlıklarını bırakıncaya (savaş sona erinceye) kadar (böyle yaparsınız). Allâh dileseydi (kendisi) onlardan öç alırdı, fakat sizi birbirinizle denemek için (size savaşı emrediyor). Allâh, kendi yolunda öldürülenlerin yaptıkları işleri zayi etmeyecektir.
Onları doğru yola iletecek ve durumlarını düzeltecektir.
Onları, kendilerine tanımladığı cennete sokacaktır.
Ey inananlar, eğer siz Allâh(ın dinin)e yardım ederseniz (Allâh da) size yardım eder; ayaklarınızı (hakkı koruma yolunda) sağlam tutar.
İnkâr edenler(e gelince): Yıkım onlara! (Allâh) Onların işlerini boşa çıkarmıştır.
Böyledir, çünkü onlar, Allâh´ın indirdiğinden hoşlanmamışlar, Allâh da onların amellerini heder etmiştir.
(Onlar) Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görsünler? Allâh onları(n evlerini, barklarını) yıkıp başlarına geçirmiştir. Bu kâfirlere de, onun benzeri sonuçlar vardır.
Bu böyledir, çünkü Allâh inananların koruyucusudur. Kâfirlerin ise koruyucuları yoktur.
Allâh, inanıp iyi işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. İnkâr edenler ise dünyâda biraz yaşarlar, hayvanların yediği gibi yerler, (sonunda) yerleri ateştir.
Seni (içinden) çıkarmış olan kentten daha kuvvetli nice kent var ki biz onları yok ettik de onlara yardım eden çıkmadı.
Rabbinden bir delil üzerinde bulunan insan, kötü işi kendilerine süslendirilen ve keyiflerine uyan kimseler gibi olur mu? (Olmaz elbet).
(Şirkten, günâhlardan) korunanlara söz verilen cennetin durumu şudur: İçinde bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere lezzet veren şarap ırmakları ve süzme bal ırmakları vardır ve onlar için orada her çeşit meyva, Rablerinden de bağışlama vardır. (Şimdi bu ni´metler içinde yaşayanlar) ateşte ebedi kalan ve barsaklarını parça parça kesen sıcak suyun içirildiği kimseler gibi olur mu?
Onlardan kimi de gelip seni dinler. Fakat senin yanından çıktıkları zaman kendilerine bilgi verilmiş olanlara: "Demin ne söyledi?" derler. Onlar Allâh´ın kalblerini mühürlediği, keyiflerinin ardına düşmüş kimselerdir.
Hidâyet bulanlara gelince, Allâh onların hidâyetlerini artırmış ve onlara korunmalarını (kendilerini kötü sonuçtan koruma çareleri) vermiştir.
(İnanmayanlar) İlle (helâk edilecekleri) sâ´atin ansızın kendilerine gelmesini mi bekliyorlar? İşte onun belirtileri geldi. O uyarıldıkları sâ´at kendilerine geldikten sonra artık öğüt almaları nereden mümkün olsun?
Allah´tan başka tanrı olmadığını bil ve kendi günâhın, inanan erkeklerin ve inanan kadınların günâhı için (Allah´tan) mağfiret dile. Allâh, dönüp dolaşacağınız yeri ve varıp duracağınız yeri bilir.
İnananlar: "(Savaş hakkında) Bir sûre indirilmeli değil miydi?" derler. Fakat hükmü açık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edilince, kalblerinde hastalık bulunanların sana ölümden bayılıp düşen kimsenin bakışı gibi baktıklarını görürsün. Onlara ölüm gerektir.
Onlara düşen, itâ´at etmek ve güzel söz söylemektir. İş ciddiye bindiği zaman Allah´a verdikleri söze sadık kalsalardı, elbette kendileri için daha iyi olurdu.
Demek işbaşına gelecek olursanız, yeryüzünde bozgunculuk yapacak, rahimleri (akrabâlık bağlarını) koparacaksınız öyle mi?"
Onlar, Allâh´ın la´netleyip sağır yaptığı ve gözlerini kör ettiği kimselerdir.
Kur´ân´ı(n anlamını) düşünmüyorlar mı? Yoksa kalbler(inin) üzerinde kilitleri mi var (ki hiçbir hakikat, gönüllerine girmiyor)?
Kendilerine doğru yol belli olduktan sonra arkalarına (yine eski küfürlerine) dönenlere, şeytân hatâlarını süslemiş ve (günâh işlemelerini) kolaylaştırmış ve onları uzun emellere, umutlara düşürmüştür.
Bu böyledir. Çünkü onlar, Allâh´ın indirdiğinden hoşlanmayanlara: "Bazı hususlarda size itâ´at edeceğiz" dediler. Oysa Allâh, onların gizlediklerini biliyor.
Ya melekler, canlarını alırken yüzlerine ve kıçlarına vurarak dövünecekleri zaman durumları nice olur?
Bu böyledir. Çünkü onlar, Allâh´ı kızdıran şeylerin ardınca gittiler. O´nu râzı edecek şeylerden hoşlanmadılar. Allâh da onların amellerini boşa çıkardı.
Yoksa kalblerinde hastalık bulunanlar, Allâh´ın, kendilerinin kinlerini ortaya çıkarmayacak mı sandılar?
Biz dileseydik onları sana gösterirdik, sen onları simâlarından tanırdın ve onları sözlerinin üslûbundan tanırdın. Allâh yaptığınız işleri bilir.
Andolsun biz sizi deneyeceğiz ki içinizden cihâd edenleri (güçlüklere) sabredenleri bilelim ve söylediğiniz sözlerin (doğru olup olmadığını) sınayalım.
Nankörlük edip Allâh yoluna engel olanlar ve kendilerine doğru yol belli olduktan sonra Elçiyi incitenler Allah´a hiçbir zarar veremezler. Allâh onların işlerini boşa çıkaracaktır.
Nankörlük edip Allâh yoluna engel olan, sonra kâfir olarak ölenleri Allâh affetmeyecektir.
Siz gâlip durumda iken gevşeyip barış istemeyin. Allâh sizinle beraberdir, O sizin amellerinizi zayi etmeyecektir.
Dünyâ hayâtı, bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Eğer inanır, (günâhlardan) korunursanız (Allâh) size mükâfâtlarınızı verir ve sizden (bütün) mallarınızı istemez.
Eğer onları isteseydi de sizi sıkıştırsaydı, cimrilik ederdiniz ve kinlerinizi ortaya çıkarırdı (Allâh´ın Elçisine kin beslemeğe başlardınız).
İşte sizler, Allâh yolunda harcamağa çağrılıyorsunuz; ama içinizden kimisi cimrilik ediyor. Cimrilik eden, kendi nefsine karşı cimrilik etmiş olur. Allâh zengindir, sizler fakirsiniz. Eğer yüz çevirecek olursanız, Allah, yerinize başka bir toplum getirir de onlar sizin gibi olmazlar.
İnkar edenler ve Allah’ın yolundan saptıranların çalışmalarını Allah boşa çıkardı.
İman edenler, doğruları yapanlar ve Rabbinden hak olarak Muhammed’e indirilene iman edenlerin kötülüklerini örttü ve durumlarını düzeltti.
Bu, inkar edenlerin batıla, iman edenlerin ise Rab’lerinden gelen hakka tabi olmalarından dolayıdır. Allah, insanlara kendi örneklerini işte böyle vermektedir.
İnkar edenlerle, (savaşta) karşılaştığınız zaman boyunlarına vurun! Onları iyice bozguna uğratınca, sımsıkı bağlayın. Sonra da ya karşılıksız bağışlayın; ya da savaş ağırlıklarını bırakıncaya kadar fidye alın. İşte böyle, eğer Allah dileseydi, onlardan kendisi intikam alırdı. Fakat, savaş sizi birbirinizle denemek içindir. Allah, yolunda öldürülenlerin çalışmalarını asla boşa çıkarmayacaktır.
Onlara yol gösterecek ve durumlarını düzeltecektir.
Onları, kendilerine tanıttığı cennete koyacaktır.
-Ey İman edenler, eğer Allah’a yardım ederseniz, O da size yardım edecek ve ayaklarınızı sabit kılacaktır.
İnkarcılar ise, mahvolacak ve (Allah) çalışmalarını boşa çıkaracaktır.
Bu, onların, Allah’ın indirdiğini kötü görmeleri sebebiyledir. Bu sebeple yaptıklarını iptal etmiştir.
Yeryüzünde hiç dolaşmıyorlar mı? Kendilerinden öncekilerin akibetine bir baksınlar. Allah onları yerle bir etti. O kafirler için de bunun bir benzeri vardır.
Bu, Allah’ın iman edenlerin velisi olduğu ve kafirlerin ise bir velisi olmadığı içindir.
Allah, iman edenleri, alt kısmından ırmaklar akan cennetlere girdirecektir. İnkar edenler ise zevki sefa sürüyorlar. Hayvanların yediği gibi yiyorlar. Onların meskeni de ateştir.
-Seni ülkenden çıkaranlardan daha güçlü nice ülkeleri helak ettik de onlar için bir yardımcı/kurtarıcı yoktu.
Rabb’inden bir belge üzerinde olan kimse, kendisine kötü işleri güzel görünen ve heveslerine uyan kimse gibi midir?
Muttakilere vaat edilen cennetin niteliği (şudur): İçinde tadı ve kokusu bozulmayan su ırmakları, tadı bozulmayan süt ırmakları ve içenlere lezzet veren şarap ırmakları, süzme bal ırmakları... Onlara, orada her türlü meyve ve Rab’lerinden bağışlanma vardır. O, ebedi ateşte kalacak, kaynar su içirilip, bağırsakları parça parça olacak kimseler gibi olur mu?
İçlerinde seni dinleyenler vardır. Senin yanından çıktıkları zaman, kendilerine ilim verilenlere sorarlar: -Demin ne söylemişti? Onlar, heveslerine uyduğu için Allah, onların kalblerini mühürlemiştir.
Doğru yolu görenler ise, onların hidayetlerini artırmış ve onlara takvalarını vermiştir.
Onlar, kendilerine ansızın gelecek kıyametten başka bir şey mi bekliyorlar? Oysa onun alametleri gelmiştir. Kendilerine geldiği zaman nasıl öğüt alacaklar?
Öyleyse bil ki Allah’tan başka ilah yoktur. Günahların için, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar için bağışlanma dile! Allah, dolaştığınız yeri ve varacağınız yeri bilir.
İman edenler: -Bir sûre indirilmeli değil mi? diyorlar. Kesin bir sûre indirilip, içinde savaş anılınca, kalblerinde hastalık olanların sana, ölüm korkusundan bayılan bir adamın bakışıyla baktıklarını görürsün. Onlara en hayırlısı
Bir işe azmedince itaat etmek ve güzel söz söylemektir. Eğer Allah’a bağlı kalsalardı, kendileri için daha iyi olurdu.
İşte onlar, Allah’ın kendilerine lanet ettiği ve bu sebeple kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimselerdir.
Onlar, Kur’an’ı hiç düşünmüyorlar mı, yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var?
Kendilerine doğru yol açıkça belli olduktan sonra, arkalarına dönenlere, şeytan işlerini kolaylaştırmış, onlara ümit vermiştir.
Bu, onların Allah’ın indirdiğini beğenmeyenlere: -Bazı işlerde size itaat edeceğiz, demeleri sebebiyledir. Allah, onların gizlediklerini bilir.
Melekler, onların canını almaya geldikleri, yüzlerine ve sırtlarına vurdukları zaman nasıl olacak?
Bu, onların Allah’ı gazaplandıran şeylere uymaları ve onun rızasından hoşnut olmamalarındandır. Dolayısıyla çalışmaları boşa gitmiştir.
Yoksa, kalblerinde hastalık olanlar, Allah’ın onların kinlerini ortaya çıkarmayacağını mı sandılar?
Dileseydik, onları sana elbette gösterirdik. Zaten sen onları simalarından tanırsın. Konuşma uslûblarından da onları tanıyabilirsin. Allah, çalışmalarınızı bilir.
-İçinizdeki mücahidleri ve sabırlı olanları tesbit edene kadar sizi elbette deneyeceğiz. Haberlerinizi de deneyeceğiz.
Kendilerine doğru yol açıkça belli olduktan sonra, Allah’ın yolundan saptıran ve Resul’e karşı gelen kafirler, kesinlikle hiçbir şekilde Allah’a zarar veremezler. Allah, onların (bütün) işlerini boşa çıkaracaktır.
-Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber´e itaat edin ve çalışmalarınızı geçersiz kılmayın.
İnkar edenler ve Allah’ın yolundan saptıranlar, sonra da kafir olarak ölenler... Allah onları asla bağışlamayacaktır.
Siz, (düşmandan) üstün durumda iken, gevşeklik göstermeyin ve barışa çağırmayın! Allah, sizinle beraberdir. Çalışmalarınızı asla eksiltmeyecektir.
Dünya hayatı, ancak bir oyundur, bir eğlencedir. Eğer iman eder ve korunursanız, size mükafatınızı verecektir. Sizin mallarınızı da istemez.
Eğer, onu sizden isteyip de zorlasaydı, cimrilik ederdiniz de kinlerinizi ortaya çıkarırdı.
-İşte siz, Allah yolunda harcamaya davet olunan kimselersiniz. Fakat, sizden cimrilik edenler vardır. Kim cimrilik ederse ancak kendi aleyhine cimrilik eder. Allah kendi kendine yeterlidir, siz muhtaçsınız. Eğer yüz çevirirseniz, sizi başka bir toplum ile değiştirir. Sonra onlar, sizin benzerleriniz de olmazlar.
Onlar ki küfrettiler ve Allah´ın yolundan alıkoydular, (işte Allah da) onların amellerini giderip boşa çıkarmıştır.
İman edip salih amellerde bulunan ve Muhammed´e indirilen (Kur´an) a -ki o Rablerinden olan bir haktır- iman edenlerin (Allah), kötülüklerini örtüp bağışlamış, durumlarını düzeltip ıslah etmiştir.
İşte böyle; hiç şüphesiz, küfredenler batıl olana uymuşlar; ve hiç şüphesiz, iman edenler de Rablerinden olan hakka uymuşlardır. İşte Allah, insanlara kendi örneklerini böyle verip göstermektedir.
Öyleyse, küfredenlerle karşı karşıya geldiğiniz zaman, hemen boyunlarını vurun; sonunda onları iyice bozguna uğratıp zafer kazanınca da artık (esirler için) bağı sımsıkı tutun. Bundan sonra ya bir lütuf olarak (onları bırakın) ya da bir fidye (karşılığı salıverin). Öyle ki savaş ağırlıklarını bıraksın (sona ersin). İşte böyle; eğer Allah dilemiş olsaydı, elbette onlardan intikam alırdı. Ancak (savaş,) sizleri birbirinizle denemesi içindir. Allah yolunda öldürülenler ise; (Allah,) kesin olarak onların amellerini giderip boşa çıkarmaz.
Onları hidayete erdirecek ve onların durumlarını düzeltip ıslah edecektir.
Ve onları, kendilerine tarif edip tanıttığı cennete sokacaktır.
Ey iman edenler, eğer siz Allah´a (Allah adına İslama ve müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır.
İnkâr edenler ise, yüzükoyun düşüş, onlara olsun! (Allah,) onların amellerini giderip boşa çıkarmıştır.
İşte böyle; çünkü onlar, Allah´ın indirdiğini çirkin (kerih) gördüler; bundan dolayı, O da, onların amellerini boşa çıkardı.
Onlar, yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler. Allah, onları yerle bir etti. O kâfirler için de bunun bir benzeri vardır.
İşte böyle; çünkü Allah, iman etmekte olanların velisidir; kâfirlerin ise, onların velisi yoktur.
Şüphesiz Allah, iman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İnkâr edenler ise, metalanırlar ve hayvanların yemesi gibi yerler; ateş, onlar için bir konaklama yeridir.
Seni sürüp çıkaran memleketinden, kuvvet bakımından daha üstün nice memleketler vardır ki, biz onları yıkıma uğrattık da kendileri için hiçbir yardımcı yoktu.
Şimdi Rabbinden apaçık bir belge üzerinde bulunan kimse, kötü ameli kendisine ´süslü ve çekici gösterilmiş´ ve kendi heva (istek ve tutku)larına uyan kimseler gibi midir?
Takva sahiplerine va´dedilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orada onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret de vardır. Hiç (böyle mükâfatlanan bir kişi), ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını ´parça parça koparan´ kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu?
Onlardan kimi gelip seni dinler. Nitekim yanından çıkıp gittikleri zaman, kendilerine ilim verilenlere derler ki: «O biraz önce ne söyledi?» İşte onlar; Allah, onların kalplerini damgalamıştır ve onlar kendi heva (istek ve tutku)larına uymuşlardır.
Hidayeti bulmuş olanlara gelince; (Allah,) onların hidayetlerini arttırmış ve onlara takvalarını vermiştir.
Artık onlar, kıyamet saatinin kendilerine apansız gelmesinden başkasını mı gözlüyorlar? İşte onun işaretleri gelmiştir. Fakat kendilerine geldikten sonra öğüt alıp düşünmeleri onlara neyi sağlar?
Şu halde bil; gerçek şu ki, Allah´tan başka ilah yoktur. Hem kendi günahın, hem mü´min erkekler ve mü´min kadınlar için mağfiret dile. Allah, sizin dönüp dolaşacağınız yeri de bilir, konaklama yerinizi de.
İman etmekte olanlar, derler ki: «(Savaş izni için) Bir sûre indirilmeli değil miydi?» Fakat, içinde savaş (kıtal) zikri geçen muhkem bir sûre indirildiği zaman, kalplerinde hastalık bulunanların üzerine ölüm baygınlığı çökmüş olanların bakışı gibi sana baktıklarını gördün. Oysa onlara evla:
İtaat ve maruf (güzel) sözdü. Fakat iş, kesinlik ve kararlılık gerektirdiği zaman, şayet onlar Allah´a sadakat gösterselerdi, şüphesiz onlar için daha hayırlı olurdu.
Demek, ´iş başına gelip yönetimi ele alırsanız´ hemen yeryüzünde fesad (bozgunculuk) çıkaracak ve akrabalık bağlarınızı koparıp parçalayacaksınız, öyle mi?
İşte bunlar; Allah onları lanetlemiş, böylece (kulaklarını) sağırlaştırmış ve basiret (göz)lerini de kör etmiştir.
Öyle olmasa, Kur´an´ı iyiden iyiye düşünmezler miydi? Yoksa birtakım kalpler üzerine kilitler mi vurulmuş?
Şüphesiz, kendilerine hidayet açıkça belli olduktan sonra, gerisin geri (küfre) irtidat eden (dönen)leri, şeytan kışkırtmış ve uzun emellere kaptırmıştır.
İşte böyle; çünkü gerçekten onlar, Allah´ın indirdiğini çirkin karşılayanlara dediler ki: «Size bazı işlerde itaat edeceğiz.» Oysa Allah, onların saklamakta olduklarını (sır olarak konuştuklarını) biliyor.
Öyleyse melekler, onların yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları zaman nasıl olacak?
İşte böyle; çünkü gerçekten onlar, Allah´ı gazablandıran şeye uydular ve O´nu razı edecek şeyleri çirkin karşıladılar, bundan dolayı (Allah,) onların amellerini boşa çıkardı.
Yoksa kalplerinde hastalık bulunanlar, kendi kinlerini Allah´ın hiç çıkarmayacağını mı sandılar?
Eğer biz dilersek, sana onları elbette gösteririz, böylelikle sen onları simalarından tanımış olursun. Andolsun, sen onları, sözlerinin anlatım biçiminden de tanırsın. Allah, amellerinizi bilir.
Andolsun, biz, sizden mücahid olanlarla sabredenleri bilinceye (belli edip ortaya çıkarıncaya) kadar, sizi deneyeceğiz ve haberlerinizi de sınayacağız (açıklayacağız).
Şüphesiz inkâr edenler, Allah´ın yolundan alıkoyanlar ve kendilerine hidayet açıkça belli olduktan sonra ´peygambere karşı gelip zorluk çıkaranlar´, kesin olarak Allah´a hiçbir şeyle zarar veremezler. (Allah,) Onların amellerini boşa çıkaracaktır.
Ey iman edenler, Allah´a itaat edin, peygambere itaat edin ve kendi amellerinizi geçersiz kılmayın.
Hiç şüphesiz, inkâr edenler, Allah´ın yolundan alıkoyanlar, sonra kendileri kâfirler iken ölenler; işte Allah, onlara kesinlikle mağfiret etmeyecektir.
Öyleyse, siz üstün (bir durumda) iken, barışa çağırmak suretiyle gevşekliğe düşmeyin. Allah, sizinle beraberdir; O, sizin amellerinizi asla eksiltmez.
Gerçekten dünya hayatı, ancak bir oyun ve tutkulu bir oyalanmadır. Eğer iman ederseniz ve sakınıp korkarsanız, O, size ecirlerinizi verir ve mallarınızı da istemez.
Eğer sizden onları(n tümünü) isteyip sizi çıplak bırakacak olursa, cimrilik edersiniz ve sizin kinlerinizi de ortaya çıkarmış olur.
İşte sizler böylesiniz; Allah yolunda infak etmeğe çağrılıyorsunuz; buna rağmen sizden kimi cimrilik etmektedir. Kim cimrilik ederse, artık o, ancak kendi nefsine cimrilik etmektedir. Allah ise, Ganiy (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)dır; fakir olanlar ise, sizlersiniz. Eğer siz yüz çevirecek olursanız, sizden başka bir kavmi getirip değiştirir. Sonra onlar, sizin benzerleriniz de olmazlar.
Küfre saplanıp Allah´ın yolundan alıkoyanların yapıp ettiklerini O, boşa çıkarmıştır.
İman edip barışa/hayra yönelik işler yapanlar ve Muhammed´e indirilene -ki o onların Rablerinden bir haktır- inanmış olanlara gelince, Allah onların çirkin davranışlarını örtmüş ve gönüllerini barışa yöneltmiştir.
Bu böyledir; çünkü küfre batanlar boş ve tutarsıza uymuşlardır. İman edenler ise Rablerinden gelen hakka uymuşlardır. İşte Allah, insanlara kendi durumlarını bu şekilde örnekleyerek anlatır.
Küfre batmışlarla burun buruna geldiğinizde, boyunlar vurulur. Nihayet onları bastırıp sindirdiğinizde, antlaşma bağını sıkı bağlayın. Artık bundan sonrası ya bir bağışlama ya bir fidyedir. Nihayet, harp, ağırlıklarını yere bırakır. İşte böyle! Eğer Allah dileseydi, onlardan öc alırdı. Ama kiminizi kiminizle denemek için böyledir. Allah yolunda öldürülenlerin amelleri asla göz ardı edilmeyecektir.
Onları doğruya/iyiye/güzele kılavuzlayacak ve kalpleri ıslah edecektir/ barışa yöneltecektir.
Ve onları, kendilerine tanımlamış olduğu o cennete koyacaktır.
Ey iman sahipleri! Eğer siz Allah´a yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.
Bu böyledir; çünkü onlar Allah´ın indirdiğini tiksindirici bulmuşlardır, Allah da onların tüm amellerini boşa çıkarmıştır.
Onlar yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna bir bakmıyorlar mı? Allah onları yerle bir etmiştir. Şu inkâr edenlere de onlara yapılanın aynısı yapılacaktır.
Bu böyedir; çünkü Allah, iman edenlerin Mevlâ´sıdır. Küfre sapanların ise Mevlâ´sı yoktur.
Şu bir gerçek ki, Allah, iman edip barışa/hayra yönelik işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Küfre sapanlarsa zevk edip eğlenmeye bakarlar; davarların yediği gibi yer-içerler. Varacakları yer ateştir onların.
Seni yerinden çıkaran o kentinden çok daha kuvvetlice nice kentler vardı ki, biz hepsini helâk ettik; hiçbir yardımcıları olmadı.
Rabbinden açık bir kanıt üzere olan, amelinin çirkinliği kendisine süslü gösterilip de boş arzularına uyanlara benzer mi?
Sakınanlara vaat olunan cennetin durumu şöyledir: Orada, bozulmayan sudan ırmaklar; tadı bozulmayan sütten nehirler, içenlere lezzet sunan bir şaraptan nehirler, süzme bir baldan oluşan nehirler var. Ve orada kendileri için her türlü meyvenin yanında, Rablerinden bir de bağışlanma var. Bu nimetler içindekiyle, uzun süre ateşte kalıp da içirildiği sıcak su tarafından bağırsakları parçalanan kimse aynı olur mu?
İçlerinden bir kısmı seni dinler, sonra senin yanından çıktıklarında, kendilerine ilim verilmiş olanlara şöyle sorarlar: "Az önce ne söyledi?" İşte bunlar, Allah´ın, kalplerine mühür bastığı kimselerdir, boş arzularının ardına düşmüşlerdir.
Kılavuzlarını bulmuş olanlara gelince, Allah onların hidayetini artırmış ve korunma imkânlarını kendilerine vermiştir.
Kıyametin ansızın tepelerine inmesinden başka neyi bekliyorlar? Onun belirtileri zaten gelmiştir. O onlara gelip çatınca, ibret almaları neye yarar?!
Allah´tan başka tanrı olmadığını kuşkusuzca bil! Hem kendi günahın için hem de mümin erkeklerle mümin kadınlar için af dile. Allah sizin, dönüp dolaşacağınız yeri de varıp ulaşacağınız yeri de bilir.
İman edenler derler ki: "Bir sure indirilseydi olmaz mıydı?" Fakat hükmü kesinleşmiş bir sure indirilip de içinde savaş da anılınca, kalplerinde maraz olanların, ölüm baygınlığına tutulmuş bir bakışla sana baktıklarını görürsün. Onlara uygun olan da odur.
İtaat ve güzel bir söz! İş budur. İş ciddileşince, Allah´a verdikleri söze sadık olsalardı kendileri için daha iyi olurdu.
Demek iş başına gelecek olsanız/savaştan geri kalacak olsanız, ülkede fesat çıkarıp rahimleri parçalayacaksınız.
İşte bunlardır, Allah´ın kendilerine lanet edip kulaklarını sağır, gözlerini de kör ettiği kimseler...
Peki bunlar, Kur´an´ın anlamını inceden inceye düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpler üzerinde o kalplerin kilitleri mi var?
Hidayet kendilerine açıkça belli olduktan sonra arkalarına dönenlere şeytan fit vermiş, sonu gelmez arzuların/ümitlerin ardına takmıştır onları.
Bu şundandır: Bunlar, Allah´ın indirdiğinden tiksinenlere, "Bazı işlerde size itaat edeceğiz." demişlerdi. Fakat Allah onların gizlediklerini biliyor.
Melekler onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alacakları zaman, bakalım nasıl olacak?!
Olacak olan budur! Çünkü onlar, Allah´ı öfkelendiren şeylerin peşine düştüler, O´nun hoşnutluğundan tiksindiler; sonunda Allah bütün amellerini boşa çıkardı.
Yoksa o kalplerinde maraz olanlar, Allah kendilerinin şiddetli kinlerini hiçbir zaman ortaya çıkarmayacak mı sandılar?
Dileseydik onları sana mutlaka gösterirdik de sen onları yüzlerinden kesinlikle tanırdın. Zaten sen onları, sözlerinin tarzından da tanırsın. Allah tüm yaptıklarınızı biliyor.
Yemin olsun, içinizden gayret gösterip didinenlerle sabredenleri bilinceye kadar, sizi belalarla imtihan edeceğiz. Haberlerinizi de eleyip tarayacağız.
Nankörlüğe sapıp Allah yolundan alıkoyanlar ve hidayet kendilerine tam bir şekilde belli olduktan sonra resule kafa tutanlar, Allah´a hiçbir şekilde zarar veremezler. O, onların amellerini işe yaramaz hale getirecektir.
Ey iman edenler! Allah´a itaat edin; resule de itaat edin! Amellerinizi işe yaramaz hale getirmeyin.
İnkâr edip Allah yolundan döndüren, sonra da küfre saplanmış olarak ölenler yok mu, Allah onları asla affetmeyecektir.
Gevşemeyin, üstün durumda olduğunuz halde antlaşmaya davet etmeyin! Allah sizinledir; amellerinizi asla yitirmeyecektir.
Şu iğreti dünya hayatı, sadece bir oyun ve eğlencedir. Eğer iman eder korunursanız, Allah, ödüllerinizi verecek ve sizden mallarınızı istemeyecektir.
Eğer onları isteyip bunun için sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz, böylece Allah şiddetli kinlerinizi ortaya çıkarırdı.
İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağırılan insanlarsınız. Ama bir kısmınız cimrilik ediyor. Oysaki, cimrilik eden kendi aleyhine cimrileşmiş olur. Allah Ganî´dir; yoksul olan sizlersiniz. Eğer yüz çevirirseniz, Allah yerinize başka bir toplum getirir. Ve onlar, sizin benzerleriniz olmazlar.