Mutaffifin
الْمُطَفِّف۪ينَ
Bütün Mealler
Abdulbakî Gölpınarlı
Adem Uğur
Ali Bulaç
Ali Fikri Yavuz
Bekir Sadak
Celal Yıldırım
Diyanet
Elmalılı Hamdi Yazır
Seyyid Kutub
Gültekin Onan
Hasan Basri Çantay
İbni Kesir
İskender Ali Mihr
Muhammed Esed
Ömer Nasuhi Bilmen
Suat Yıldırım
Süleyman Ateş
Şaban Piriş
Ebu'l Al'a Mevdudi
Yaşar Nuri Öztürk
Yazar: Abdulbakî Gölpınarlı - Kur'an-ı Kerim ve Meali
Yazık ölçüye, tartıya hîle katanlara.
Öyle kişilerdir onlar ki insanlardan bir şey alırlarken tamam ölçerler.
Ve insanlara ölçüp tartarlarken eksik ölçerler, eksik tartarlar.
Onlar, gerçekten de tekrar dirilip kalkacaklarını sanmıyorlar mı?
Pek büyük bir gün için.
Öylesine bir gün ki insanlar, âlemlerin Rabbinin emriyle kalkarlar.
İş sandıkları gibi değil; şüphe yok ki kötülük edenlerin amel defterleri, elbette siccîndedir.
Ve nedir, bilir misin siccîn?
Bir kitaptır ki yazılmış.
Vay hallerine o gün yalanlayanların.
Onların ki yalanlarlardı cezâ gününü.
Ve o günü, yalnız haddini aşan ve boyuna suç işleyip duran kişiler yalanlarlar.
Onlara âyetlerimizi okuyunca derler ki: Öncekilere âit masallar.
İş öyle değil, hayır, kazandıkları şeyler, üstüste kalplerine yığılmıştır da kalpleri pas tutmuştur.
İş öyle değil, hayır, şüphe yok ki onlar, o gün elbette Rablerinin lütfünden, bir perdeyle, bir engelle uzak kalırlar.
Sonra da şüphe yok ki onlar, elbette cehenneme atılırlar.
Sonra denir ki: İşte buydu yalanladığınız.
İş öyle değil, şüphe yok ki iyi kişilerin amel defterleri, illiyyîn´dedir.
Ve nedir, bilir misin illiyyîn?
Bir kitaptır ki yazılmış.
Onu görür ancak mâbutlarına yaklaştırılanlar.
Şüphe yok ki iyi kişiler, elbette cennettedir.
Tahtlar üstünde bakarlar.
Tanırsın onları, yüzlerinde cennetin parlaklığı var.
Sunulur, içirilir onlara hâlis şarap ki içiminin sonu pek hoştur.
Ve sonunda misk kokar; ve özleyip dileyenler, bunu özlesinler, bunu dilesinler.
Ve bu şaRaba Tesnîm ırmağının suyu da karıştırılmıştır.
Öyle bir kaynaktır bu ki ondan, mâbutlarına yaklaşanlar içer.
Şüphe yok ki suç işliyenler, inananlara gülerler.
Ve onların yanlarından geçerlerken, kaşlarıyla-gözleriyle onları işâret ederler,
Ve kendi adamlarının yanlarına dönünce de eğlenerek güle-güle dönerler.
Ve onları görünce de şüphe yok ki derler bunlar, elbette sapıklar.
Ve bunlar, inananların yaptıklarını görüp bellemek için gönderilmediler.
Artık bugün, inananlar, kâfirlere gülerler.
Tahtlar üstünden bakarlar.
Cezâlandılar mı kâfirler, yaptıklarına karşılık?
Yazar: Adem Uğur - Kur'an-ı Kerim ve Meali
Eksik ölçüp noksan yapan hilekârlara yazıklar olsun!
Onlar insanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam,
Onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise eksik ölçer ve tartarlar.
Onlar düşünmezler mi ki, tekrar diriltilecekler!
Büyük bir günde
Öyle bir gün ki, insanlar o günde âlemlerin Rabbinin huzurunda divan duracaklardır.
Doğrusu günahkârların yazısı, muhakkak Siccîn´de olmaktır.
Siccîn nedir, bilir misin?
(O günahkârların yazısı) Amellerin sayılıp yazıldığı bir kitaptır.
O gün vay haline yalancıların!
Ki onlar, ceza gününü yalan sayarlar.
Onu ancak hükümleri çiğneyen ve günaha dalan kimseler yalanlar.
Böyle birine âyetlerimiz okununca "Eskilerin masalları" derdi.
Hayır! Bilakis onların işlemekte oldukları (kötülükler) kalplerini kirletmiştir.
Hayır! Onlar şüphesiz o gün Rablerinden (O´nu görmekten) mahrum kalmışlardır.
Sonra onlar cehenneme girerler.
Sonra onlara: "İşte yalanlamış olduğunuz (cehennem) budur" denilir.
Hayır! Andolsun iyilerin kitabı İlliyyûn´dadır.
İlliyyûn nedir, bilir misin?
(O İlliyyûn´daki kitap) İçinde ameller kaydedilmiş bir kitaptır.
O kitabı, Allah´a yakın olanlar görür.
İyiler kesinkes cennettedir.
Onlar orada koltuklar üzerinde etrafa bakarlar.
Onların yüzünde nimetlerin sevincini görürsün.
Kendilerine mühürlü hâlis bir içki sunulur.
Onun içiminin sonunda misk kokusu vardır. İşte yarışanlar ancak onda yarışsınlar.
Karışımı Tesnîm´dendir.
(O Tesnîm Allah´a) Yakın olanların içecekleri bir kaynaktır.
Şüphesiz günahkârlar, (dünyada) iman edenlere gülerlerdi.
Onlarla karşılaştıklarında kaş göz hareketiyle alay ederlerdi.
Ailelerine döndüklerinde, (alaylarından dolayı) keyiflenerek dönerlerdi.
Müminleri gördüklerinde: "Şüphesiz bunlar sapıtmış" derlerdi.
Halbuki onlar, müminleri denetleyici olarak gönderilmediler.
İşte o gün (ahirette) de iman edenler kâfirlere gülerler.
Koltuklar üzerinde etrafa bakarlar.
Kâfirler yaptıklarının cezasını buldular mı! (Elbette buldular).
Yazar: Ali Bulaç - Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı Meal ve Sözlük
Eksik ölçüp tartanların vay haline,
Ki onlar, insanlardan ölçerek aldıklarında noksansız alırlar.
Kendileri onlara ölçtüklerinde veya tarttıklarında eksiltirler.
Yoksa onlar, diriltileceklerini sanmıyor mu?
Büyük bir günde.
İnsanların, alemlerin Rabbi için kalkacağı günde.
Hayır; facir olanların kitabı şüphesiz "Siccîn" dedir.
"Siccîn"in ne olduğunu sana öğreten nedir?
Yazılı bir kitaptır.
O gün, yalanlayanların vay haline.
Ki onlar, din gününü yalanlıyorlar.
Oysa onu, ´sınır tanımaz, saldırgan´, günahkar olandan başkası yalanlamaz.
Ona ayetlerimiz okunduğu zaman: "Geçmişlerin masallarıdır" dedi.
Asla, hayır; onların kazandıkları, kalpleri üzerinde pas tutmuştur.
Hayır; gerçekten onlar, Rablerinden perdelenerek-yoksun tutulmuşlardır.
Sonra onlar, kuşkusuz cehenneme yollanacaklardır.
Sonra onlara: "İşte sizin yalanladığınız (şey) budur" denir.
Hayır; ebrar olanların kitabı, "İlliyîn"dedir.
"İlliyîn"in ne olduğunu sana öğreten nedir?
Yazılı bir kitaptır.
Ona yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlar şahid olurlar.
Gerçek şu ki, ebrar olanlar, elbette nimetler içindedirler.
Tahtlar üzerinde bakıp-seyretmektedirler.
Nimetin parıltılı-sevincini sen onların yüzlerinde tanırsın.
Onlara mühürlü, katıksız bir şaraptan içirilir.
Ki onun sonu misktir. Şu halde yarışmak isteyenler, bunun için yarışsınlar.
Onun karışımı "tesnim"dendir.
Bir kaynak ki, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlar ondan içer.
Doğrusu, ´suç ve günah işleyenler,´ kimi iman edenlere gülüp-geçerlerdi.
Yanlarına vardıkları zaman, birbirlerine kaş-göz ederlerdi.
Kendi yakınlarına döndükleri zaman neşeyle dönerlerdi.
Onları gördükleri zaman ise: "Bunlar elbette şaşkın-sapıklardır" derlerdi.
Oysa kendileri onların üzerine gözcü olarak gönderilmemişlerdi.
Artık bugün, iman edenler, kafir olanlara gülmektedirler.
Tahtlar üzerinde bakıp-seyretmek suretiyle.
Nasıl, kafir olanlar, işlediklerinin ´feci karşılığını gördüler mi?´
Yazar: Ali Fikri Yavuz - Kur'an-ı Kerim ve İzahlı Meal-i Alisi
Azab olsun, ölçüde tartıda noksanlık edenlere...
Ki onlar, insanlardan ölçüp (haklarını) aldıkları zaman, tam olarak alırlar.
Fakat insanlara (verilmek üzre) ölçtükleri, yahud onlara tarttıkları zaman eksiltirler.
Bunlar, zannetmezler mi ki, öldükten sonra kendileri diriltecekler,
Şiddetli büyük bir günde (kıyamette)?...
O gün insanlar, âlemlerin Rabbi için (O’na hesab vermek için, kabirlerinden) kalkacaklar.
Hayır, (o hileye sapmayın, ahireti inkâr etmeyin). Çünkü kâfirlerin (amel) defterleri, (Siccin adı verilen) bir kütükte tesbit edilmiştir.
Bildin mi Siccîn nedir?
O, (insanoğlunun amellerinin içine) yazılı bulunduğu bir kitabdır.
Buna inanmıyanların, o gün vay haline!...
Ki onlar, hesab gününü inkâr ediyorlar.
Halbuki onu, ancak her azgın günahkar inkâr eder.
Ona ayetlerimiz okununca “- Evvelkilerin masalları.” demiştir.
Hayır, (onların zannetikleri gibi değil). Doğrusu onların kazandıkları günahlar, kalblerini kaplamıştır.
Hayır, (Onlar iman etmezler). Muhakkak ki onlar, o kıyamet günü Rablerinin rahmetinden menedilmişlerdir.
Sonra muhakkak onlar ateşe girecekler...
Sonra (onlara) şöyle denilecek: “- İşte (dünyada) inkâr etmiş olduğunuz (azab) budur.”
Hayır, (o kâfirler gibi, olmayın). Çünkü itaatkâr olan sadıkların kitabları (amelleri) İlliyyîn’dedir=yedinci kat gökte veya müzeyyen bir kitabda kayıtlıdır.
Bildin mi, İlliyyîn nedir?
O, (güzel) yazılmış bir kitabdır.
Ona (Mukarrebûn adlı) melekler şahid olur.
Muhakkak (Allah’a itaat eden) iyi kimseler, nimetleri devamlı olan Naîm cennetinde,
Koltuklar üzerinde (neşe ile etrafı) seyrederler.
Öyle ki, nimetlenmelerinin zevkini yüzlerinden tanırsın.
Onlara (el değmemiş) mühürlü, saf bir şarabdan içirilir.
Onun, (içinde şarab bulunan kabın) mühürü misktir. Artık imrensin imrenecekler...
O şarabın katığı Tesnim’dendir = kıymeti yüksek bir maddedendir.
O Tesnim bir gözedir ki, mukarreb derecesinde olanlar, sırf (katıksız) ondan içerler.
Doğrusu o günahkar müşrikler, iman edenlere gülüyorlardı.
Müminler, o kafirlerin yanlarından geçtiklerinde, birbirlerine işaret yaparak (müminleri) ayıblıyorlardı.
Evlerine (ailelerine) döndükleri zaman, zevk duyarak dönüyorlardı.
Müminleri gördükleri vakit: “- İşte bunlar sapıklardır.” diyorlardı.
Halbuki, üzerlerine gözcü gönderilmemişlerdi.
İşte bugün (ahirette), müminler de kâfirlere gülecekler,
Koltuklar üzerinde bakarlarken...
Nasıl, kâfirler ettiklerinin cezasını buldular mı?
Yazar: Bekir Sadak - Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlatımı
(1-3) Insanlardan, kendileri bir seyi olcerek aldiklari zaman tam alan; ama onlara bir seyi olcup tartarak verdiklerinde eksik tutan kimselerin, vay haline!
(1-3) Insanlardan, kendileri bir seyi olcerek aldiklari zaman tam alan; ama onlara bir seyi olcup tartarak verdiklerinde eksik tutan kimselerin, vay haline!
(1-3) Insanlardan, kendileri bir seyi olcerek aldiklari zaman tam alan; ama onlara bir seyi olcup tartarak verdiklerinde eksik tutan kimselerin, vay haline!
(4-5) Bunlar, buyuk bir gunde tekrar dirileceklerini sanmiyorlar mi?
(4-5) Bunlar, buyuk bir gunde tekrar dirileceklerini sanmiyorlar mi?
O gun insanlar alemlerin Rabbinin huzurunda dururlar.
Sakinin; Allah´in buyrugundan disari cikanlar, muhakkak «Siccin» adli defterde yazilidir.
Siccin´in ne oldugunu sen nerden bilirsin?
O, yazilmis bir kitaptir.
Yalanlayanlarin o gun vay haline!
Onlar, kiyamet gununu yalanlamis olanlardir.
Oysa onu mutecaviz gunahkardan baska kimse yalanlamaz.
Ona ayetlerimiz okundugu zaman «Oncekilerin masallari» der.
Hayir, hayir; onlarin kazandiklari kalblerini paslandirip korletmistir.
Hayir; dogrusu onlar o gun, Rablerinden yoksun kalacaklardir.
Sonra onlar, suphesiz, cehenneme gireceklerdir.
Sonra da: «Yalanlayip durdugunuz iste budur» denecektir.
Ama iyilerin defteri yuksek katlardadir.
O yuksek katlarin ne oldugunu sen bilir misin?
(20-21) O, gozde meleklerin gordugu, yazili bir kitapdir.
(20-21) O, gozde meleklerin gordugu, yazili bir kitapdir.
(22-23) Iyiler, suphesiz, nimet icinde ve tahtlar uzerinde etrafi seyrederler.
(22-23) Iyiler, suphesiz, nimet icinde ve tahtlar uzerinde etrafi seyrederler.
Onlari, yuzlerindeki nimet piriltisindan tanirsin.
(25-26) Sonunda misk kokusu birakan, agzi kapali saf bir icecekten icerler. Iyi seyler icin yarisanlar, bunun icin yarissinlar.
(25-26) Sonunda misk kokusu birakan, agzi kapali saf bir icecekten icerler. Iyi seyler icin yarisanlar, bunun icin yarissinlar.
(27-28) Onun katkisi gozdelerin ictigi yuce kaynaktandir.
(27-28) Onun katkisi gozdelerin ictigi yuce kaynaktandir.
Suclular, suphesiz, inanmis olanlara gulerlerdi.
Yanlarindan gectikleri zaman da birbirlerine goz kirparlardi.
Taraftarlarina vardiklarinda bununla eglenirlerdi.
Inananlari gordukleri zaman: «Dogrusu bunlar sapik olanlardir» derlerdi.
Oysa kendileri, inananlara gozcu olarak gonderilmemislerdi.
Bugun de, inananlar inkarcilara gulerler.
(35-36) Tahtlar uzerinde, inkarcilarin yaptiklari seylerin karsiliginin nasil verildigini seyrederler. *
(35-36) Tahtlar uzerinde, inkarcilarin yaptiklari seylerin karsiliginin nasil verildigini seyrederler. *
Yazar: Celal Yıldırım - Tefsirli Kur'an-ı Kerim Meali
Ölçü ve tartıda doğru davranmayanların vay hâline!
Onlar ki, insanlardan ölçüp alırken noksansız alırlar.
Kendileri onlara ölçtükleri veya tarttıkları zaman eksik ölçüp tartarlar.
(4-5) Sahi bunlar büyük bir gün için dirilip kaldırılacaklarını zannetmiyorlar mı ?
(4-5) Sahi bunlar büyük bir gün için dirilip kaldırılacaklarını zannetmiyorlar mı ?
O günde ki, insanlar kalkıp âlemlerin Rabbının huzurunda dururlar.
Hayır, bırakın ciddiyetsizliği! Açıktan günah işleyip haklara tecâvüz edenlerin defteri «Siccîn»dedir.
(8-9) «Siccîn» nedir bilir misin ? Yazılı bir kitaptır.
(8-9) «Siccîn» nedir bilir misin ? Yazılı bir kitaptır.
O gün (Hakk´ı) yalanlayanların vay hâline !
Onlar ki dîn gününü (ceza ve hesap gününü) yalan sayarlar.
Oysa onu ancak haddini aşan her günahkâr yalanlar.
Karşısında âyetlerimiz okunduğu zaman, «bu öncekilerin masallarıdır» der.
Hayır, hayır; onların kazandıkları (günahlar, haklara tecâvüz) kalbleri üzerinde pas bağlamıştır.
Hayır, (iş bu kadar do değil), onlar o gün elbette Rablarından (O´nu görmekten, rahmetine, yüce nimetlerine ermekten) perde arkasında (mahrum ve mahcûb) kalacaklardır.
Sonra onlar mutlaka Cehennem´e varıp girecekler.
Sonra da, «İşte yalanlamakta olduğunuz şey budur!» denilecek.
Hayır, hayır; (yalan saymak ne demek ?) İyilerin amel defteri «İl-liyyîn» dedir.
«İlliyyîn» nedir bilir misin?
Yazılı bir kitaptır.
Allah´a çok yakın melekler ona şâhid olurlar.
Şüphesiz ki iyiler nîmet içindedirler.
Tahtlar üzerinde (çevreyi) seyredeceklerdir.
Yüzlerinde nimetin içinde bulunmanın pırıltısını tanırsın.
Ağzı mühürlü saf şaraptan içirilirler,
Ki sonu misk (gibi)dir. Artık nefaset isteyenler bunun için yarışsınlar.
Onun katkısı «tesnîm»dir.
Bir pınar ki, (Allah´a) yakın olma şerefine erişenler ondan içerler.
Gerçekten suçlu günahkârlar (Dünya´da iken) imân edenlere gülerlerdi.
Onlara uğradıkları zaman birbirlerine gözle kaşla işarette bulunurlardı.
Yandaşlarına döndüklerinde neşeli bir eğlence içinde dönerlerdi.
Ve imân edenleri gördükleri vakit, «bunlar hiç şüphesiz sapıtmışlardır» derlerdi.
Halbuki kendileri onlar üzerine gözcü gönderilmemişlerdi.
Bugün ise imân edenler kâfirlere (onların perişan hâline) gülerler.
Kanepeler üzerinde (çevreyi) seyrederler.
Nasıl, kâfirler yapageldiklerinin cezasını (lâyık olduğu şekilde) buldular mı ?
Yazar: Diyanet - Diyanet 1
Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay hâline!
Onlar insanlardan (bir şey) ölçüp aldıkları zaman, tam ölçerler.
Fakat kendileri onlara bir şey ölçüp, yahut tartıp verdikleri zaman eksik ölçüp tartarlar.
(4-6) Onlar, büyük bir gün; insanların, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı?
(4-6) Onlar, büyük bir gün; insanların, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı?
(4-6) Onlar, büyük bir gün; insanların, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı?
Hayır, günahkârların yazısı, muhakkak “Siccîn”dedir.
“Siccîn”in ne olduğunu sen ne bileceksin.
O, yazılmış bir kitaptır.
(10-11) O gün yalanlayanların; hesap ve ceza gününü yalanlayanların vay hâline!
(10-11) O gün yalanlayanların; hesap ve ceza gününü yalanlayanların vay hâline!
Onu, ancak her azgın, günahkâr kimse inkâr eder.
Ona âyetlerimiz okununca, “Eskilerin masalları” der.
Hayır, hayır! Doğrusu onların kazanmakta oldukları kalplerini paslandırmıştır.
Hayır, şüphesiz onlar, kıyamet günü Rablerini görmekten mahrum bırakılacaklardır.
Sonra onlar muhakkak cehenneme gireceklerdir.
Sonra da onlara, “Yalanlamakta olduğunuz işte budur” denecektir.
Hayır (sandıkları gibi değil!) iyilerin yazısı “İlliyyûn”dadır.
“İlliyyûn”un ne olduğunu sen ne bileceksin.
O, yazılmış bir kitaptır.
Ona, Allah’a yakın olanlar şâhit olur.
Şüphesiz iyi kimseler, Naîm cennetindedirler.
Koltuklar üzerinde, (etrafı) seyrederler.
Onların yüzlerinde, nimetlerin sevincini görürsün.
Onlara, mühürlü (el değmemiş) saf bir içecekten içirilir.
Onun (içiminin) sonu bir misktir (ağızda misk gibi koku bırakır). İşte yarışanlar, bunun için yarışsınlar.
O içeceğin katkısı tesnimdir.
Bir pınar ki, Allah’a yakın olanlar ondan içerler.
Şüphesiz günahkârlar, (dünyada) iman edenlere gülüyorlardı.
Mü’minler yanlarından geçtiğinde, birbirlerine kaş göz ederek onlarla alay ediyorlardı.
Ailelerine dönerken zevk ve neşe içinde gülüşe gülüşe dönüyorlardı.
Mü’minleri gördükleri vakit, “Hiç şüphe yok, şunlar sapık kimselerdir” diyorlardı.
Hâlbuki onlar, mü’minlerin başına bekçi olarak gönderilmemişlerdi.
İşte bugün de mü’minler kâfirlere gülerler.
Koltuklar üzerinde (etrafı) seyrederler.
Nasıl, kâfirler yapmakta olduklarının karşılığını buldular mı?
Yazar: Diyanet - Diyanet 2
(1-3) İnsanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam, onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise noksan yapan hilekârlara yazıklar olsun!
(1-3) İnsanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam, onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise noksan yapan hilekârlara yazıklar olsun!
(1-3) İnsanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam, onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise noksan yapan hilekârlara yazıklar olsun!
(4-6) Onlar düşünmezler mi ki, büyük bir günde (hesap vermek için) diriltilecekler! Öyle bir gün ki, insanlar o günde âlemlerin Rabbinin huzurunda divan duracaklardır.
(4-6) Onlar düşünmezler mi ki, büyük bir günde (hesap vermek için) diriltilecekler! Öyle bir gün ki, insanlar o günde âlemlerin Rabbinin huzurunda divan duracaklardır.
(4-6) Onlar düşünmezler mi ki, büyük bir günde (hesap vermek için) diriltilecekler! Öyle bir gün ki, insanlar o günde âlemlerin Rabbinin huzurunda divan duracaklardır.
Doğrusu günahkârların yazısı, muhakkak Siccîn´de olmaktır.
Siccîn nedir, bilir misin?
(O günahkârların yazısı) Amellerin sayılıp yazıldığı bir kitaptır.
O gün vay haline yalancıların!
Ki onlar, ceza gününü yalan sayarlar.
Onu ancak hükümleri çiğneyen ve günaha dalan kimseler yalanlar.
Böyle birine âyetlerimiz okununca «Eskilerin masalları» derdi.
Hayır! Bilakis onların işlemekte oldukları (kötülükler) kalplerini kirletmiştir.
Hayır! Onlar şüphesiz o gün Rablerinden (O´nu görmekten) mahrum kalmışlardır.
Sonra onlar cehenneme girerler.
Sonra onlara: «İşte yalanlamış olduğunuz (cehennem) budur» denilir.
Hayır! Andolsun iyilerin kitabı İlliyyûn´dadır.
İlliyyûn nedir, bilir misin?
(O İlliyyûn´daki kitap) İçinde ameller kaydedilmiş bir kitaptır.
O kitabı, Allah´a yakın olanlar görür.
İyiler kesinkes cennettedir.
Onlar orada koltuklar üzerinde etrafa bakarlar.
Onların yüzünde nimetlerin sevincini görürsün.
Kendilerine mühürlü hâlis bir içki sunulur.
Onun içiminin sonunda misk kokusu vardır. İşte yarışanlar ancak onda yarışsınlar.
Karışımı Tesnîm´dendir.
(O Tesnîm Allah´a) Yakın olanların içecekleri bir kaynaktır.
Şüphesiz günahkârlar, (dünyada) iman edenlere gülerlerdi.
Onlarla karşılaştıklarında kaş göz hareketiyle alay ederlerdi.
Ailelerine döndüklerinde, (alaylarından dolayı) keyiflenerek dönerlerdi.
Müminleri gördüklerinde: «Şüphesiz bunlar sapıtmış» derlerdi.
Halbuki onlar, müminleri denetleyici olarak gönderilmediler.
İşte o gün (ahirette) de iman edenler kâfirlere gülerler.
Koltuklar üzerinde etrafa bakarlar.
Kâfirler yaptıklarının cezasını buldular mı! (Elbette buldular.)
Yazar: Elmalılı Hamdi Yazır - Kur'an-ı Kerim ve Meali
Veyl ölçü ve tartıda hile yapanlara!
Onlar ki, insanlar üzerinden kendilerine ölçtüklerinde tam basarlar.
Onlara ölçtükleri veya tarttıklarında ise eksiltirler
Onlar, tekrar diriltileceklerini zannetmiyorlar mı?
O büyük gün için.
İnsanların, alemlerin Rabbi için kalkacağı günde.
Hayır, hayır, facirlerin yazısı Siccin´dedir.
Bildin mi Siccin nedir?
Yazılmış bir kitaptır.
Veyl o gün yalan diyenlere!
O ceza gününü yalanlayanlara.
Onu ancak her bir haddini aşkın, günaha düşkün yalanlar.
Karşısında ayetlerimiz okunduğunda: «Eskilerin masalları!» dedi.
Hayır, hayır! Onların kazançları kalplerinin üzerine pas bağlamıştır!
Hayır, hayır, doğrusu onlar o gün Rablerini görmekten mahrum kalacaklardır.
Sonra onlar, mutlaka cehenneme yaslanacak
Sonra da onlara: «İşte bu, sizin yalanlayıp durduğunuz!» denilecek.
Hayır, hayır; çünkü iyilerin yazısı İlliyyun´dadır.
Bildin mi nedir İlliyyun?
O yazılmış bir kitaptır!
Yakın melekler ona şahit olurlar.
Haberiniz olsun ki, iyiler bir naim (cenneti) içindedirler.
Koltuklar üzerinde (etrafı) seyrederler.
Yüzlerinde nimet ve mutluluğun parıltısını tanırsın.
Onlara mühürlenmiş halis bir içkiden sunulur.
Onun sonu misktir, işte ona imrensin artık imrenenler!
Onun karışımı Tesnim´dendir.
(Allah´a) yakın olanların içeceği bir çeşmeden.
Evet, o günah işleyenler, iman edenlere gülüyorlardı.
Onlara uğradıklarında birbirlerine göz kırpıyorlardı.
Evlerine döndükleri zaman zevklenerek dönüyorlardı.
İnananları gördüklerinde: «İşte bunlar sapıklar!» diyorlardı.
Halbuki inananların üzerlerine gözcü olarak gönderilmemişlerdi.
İşte bugün de inananlar, kafirlere gülecekler.
Koltuklar üzerinde bakacaklar (kendileriyle eğlenen kafirlerin cehenneme nasıl yaslandıklarını seyredecekler).
Nasıl, kafirler ettiklerinin cezasını buldular mı?
Yazar: Elmalılı Hamdi Yazır - Kur'an-ı Kerim ve Meali (Sadeleştirilmiş)
Eksik ölçüp tartanların vay haline!
Onlar insanlardan kendilerine bir şey aldıkları zaman tam ölçerler.
Kendileri başkalarına bir şey ölçtükleri veya tarttıkları zaman eksik ölçer ve tartarlar.
Onlar tekrar diriltileceklerini zannetmiyorlar mı?
Büyük bir gün için.
Öyle bir gün ki, insanlar o gün Rabblerinin huzurunda divan duracaklar.
Hayır hayır, kötülerin yazısı muhakkak Siccin´dedir.
Bildin mi sen, Siccin nedir?
Yazılmış bir kitaptır o.
Vay haline yalanlayanların o gün!
Onlar ceza gününü yalanlayanlardır.
Onu ancak sınırı aşan ve günaha düşkün olanlar yalanlar.
Ona âyetlerimiz okunduğu zaman, «eskilerin masalları» der.
Hayır hayır, öyle değil. Aksine onların kazandığı günahlar kalplerinin üzerine pas olmuştur.
Hayır hayır, doğrusu onlar o gün Rablerini görmekten mahrumdurlar.
Sonra onlar muhakkak cehenneme girecekler.
Sonra da onlara: «İşte bu, yalanlayıp durduğunuz şeydir» denilecek.
Hayır hayır, iyilerin yazısı muhakkak Illiyyîn´dedir.
Bildin mi sen, Illiyyîn nedir?
Yazılmış bir kitaptır o.
Allah´a yaklaştırılmış melekler ona tanık olurlar.
Haberiniz olsun ki, iyiler nimet içindedir.
Tahtlar üzerinde etrafa bakarlar.
Yüzlerinde nimet ve mutluluğun sevincini görürsün.
Onlara damgalı saf bir içki sunulur.
Onun sonu misktir. İşte ona imrensin artık imrenenler.
Karışımı Tesnim´dendir (En üstün cennet şarabındandır).
Allah´a yakın olanların içecekleri bir kaynaktır o.
Doğrusu o suç işleyenler inananlara gülüyorlardı.
Onlara uğradıkları vakit birbirlerine göz kırpıyorlardı.
Evlerine döndükleri zaman zevklenerek dönüyorlardı.
Müminleri gördükleri vakit; «işte bunlar sapıklar» diyorlardı.
Oysa onlar müminler üzerine bekçi olarak gönderilmemişlerdi.
İşte bugün de inananlar kâfirlere gülecek.
Koltuklar üzerinde etrafa bakacaklar.
Nasıl, kâfirler yaptıklarının cezasını buldular mı?
Yazar: Seyyid Kutub - Fizilal-il Kuran
Ölçü ve tartıda hile yapanların vay haline.
Onlar insanlardan bir şey ölçüp aldıkları zaman eksiksiz alırlar.
Kendileri onlara birşey ölçtükleri veya tarttıkları zaman (ölçü ve tartıyı) eksik verirler.
Onlar, tekrar dirileceklerini sanmıyorlar mı?
Büyük bir gün
İnsanların alemlerin Rabbinin huzurunda durdukları gün.
Hayır. Allah´ın buyruğundan dışarı çıkanların yazısı muhakkak siccindedir.
Siccin´in ne olduğunu bilir misin sen?.
O, mühürlenmiş bir kitabdır.
Vay haline o gün yalanlayanların.
Kıyamet gününü yalanlamış olanların.
Oysa onu azgın, günahkardan başkası yalanlamaz.
Ayetlerimiz kendisine okunduğu zaman ´eskilerin masalları´ der.
Hayır, aksine kazandıkları, kalplerini karatmıştı.
Hayır, şüphesiz onlar o gün, Rabblerinden mahrum kalacaklardır.
Sonra onlar, şüphesiz cehenneme sürükleneceklerdir.
Sonra da onlara: «İşte bu, yalanlayıp durduğunuz şeydir» denilecek.
Fakat iyilerin yazısı İlliyyin´dedir.
İlliyyinin ne olduğunu bilir misin sen.
Mühürlenmiş bir kitaptır o.
Yakınlaştırılmış olanlar onu görürler.
İyiler şüphesiz cennette nimetler içindedirler.
Tahtlar üzerinde kurulup etrafı seyrederler.
Yüzlerinde cennetin aydınlığını görürsün.
Onlara mühürlü saf bir içecekten içirilir.
Sonu misktir, onun. İşte yarışanlar bunda yarışsınlar.
Karışımı tesnimdendir.
Yakınlaştırılmış olanların kendisinden içtiği kaynaktan.
Suçlular, şüphesiz inanmış olanlara gülerlerdi.
Yanlarından geçtikleri zaman da birbirlerine göz kırparlardı.
Ailelerinin yanına döndükleri zaman da eğlenmeye başlarlardı.
İnananları gördüklerinde «Bunlar sapıklardır» derlerdi.
Oysa kendileri, onların üzerine bekçi olarak gönderilmemişlerdi.
İşte bugün de inananlar kafirlere gülerler.
Tahtlar üzerinde kurulup bakarlar;
Kafirler, yaptıklarının cezasını gördüler mi? diye.
Yazar: Gültekin Onan - Kur'an-ı Kerim ve Meali
Eksik ölçüp tartanların vay haline,
Ki onlar, insanlardan ölçerek aldıklarında noksansız alırlar.
Kendileri onlara ölçtüklerinde veya tarttıklarında eksiltirler.
Yoksa onlar, diriltileceklerini sanmıyor mu?
Büyük bir günde.
İnsanların, alemlerin rabbi için kalkacağı günde.
Hayır, facirlerin kitabı şüphesiz ´siccin´dedir.
"Siccin"in ne olduğunu sana öğreten nedir?
Yazılı bir kitaptır.
O gün, yalanlayanların vay haline.
Ki onlar, din gününü yalanlıyorlar.
Oysa onu, ´sınır tanımaz, saldırgan´, günahkar olandan başkası yalanlamaz.
Ona ayetlerimiz okunduğu zaman: "Geçmişlerin masallarıdır" dedi.
Asla, hayır; onların kazandıkları, kalpleri üzerinde pas tutmuştur.
Hayır; gerçekten onlar, rablerinden perdelenerek yoksun tutulmuşlardır.
Sonra onlar, kuşkusuz cehenneme yollanacaklardır.
Sonra onlara: "İşte sizin yalanladığınız (şey) budur" denir.
Hayır; ebrar olanların kitabı, ´illiyin´dedir.
"İlliyin"in ne olduğunu sana öğreten nedir?
Yazılı bir kitaptır.
Ona yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlar şahid olurlar.
Gerçek şu ki, ebrar olanlar, elbette nimetler içindedirler.
Tahtlar üzerinde bakıp seyretmektedirler.
Nimetin parıltılı sevincini sen onların yüzlerinde tanırsın.
Onlara mühürlü, katıksız bir şaraptan içirilir.
Ki onun sonu misktir. Şu halde yarışmak isteyenler, bunun için yarışsınlar.
Onun karışımı ´tesnim´dendir.
Bir kaynak ki, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlar ondan içer.
Doğrusu, ´suç ve günah işleyenler´ kimi inananlara gülüp geçerlerdi.
Yanlarına vardıkları zaman, birbirlerine kaş göz ederlerdi.
Kendi ehillerine (yakınlarına) döndükleri (kalebu) zaman neşeyle dönerlerdi.
Onları gördükleri zaman ise: "Bunlar elbette şaşkın sapıklardır" derlerdi.
Oysa kendileri onların üzerine gözcü olarak gönderilmemişlerdi.
Artık bugün inananlar, kafirlere gülmektedirler.
Tahtlar üzerinde bakıp seyretmek suretiyle.
Nasıl, kafirler işlediklerinin ´feci karşılığını´ gördüler mi?
Yazar: Hasan Basri Çantay - Kur'an Meali - Kur’an-ı Hakim Ve Meal-i Kerim
Ölçekde ve tartıda hîle yapanların vay haaline!
Ki onlar insanlardan ölçekle aldıkları zaman (haklarını) tastamam alanlar,
Onlara (insanlara) ölçekle, yahud tartı ile verdikleri zaman ise eksilenlerdir.
Saahiden onlar (öldükden sonra) diriltileceklerini sanmıyor (lar) mı,
Büyük bir günde,
Aalemlerin Rabbi (olan Allahın hükmü) için insanların (kabirlerinden) kalkacağı günde?
Sakın (hîleye sapmayın. Âhiret hisâbını unutmayın). Çünkü kötülerin kitabı muhakkak ki «Siccîn» dedir.
Sicciînin ne olduğunu sana hangi şey bildirdi?
(O) yazılmış bir kitabdır.
Yalan sayanların o gün vay haaline!
ki onlar, o dîn gününü yalan saymakda olanlardır.
Halbuki onu haddi aşkın ve taşkın, günâha düşkün olan her kişiden başkası yalan saymaz.
Onun karşısında âyetlerimiz okununca «Evvelkilerin masallarıdır» demişdir o.
Hayır (hakıykat öyle değil), bil´akis, onların kazanmakda oldukları (irtikâb edegeldikleri mâ´siyetler) kalblerini yenmiş (paslandırmış) dır.
Hayır (inanmazlar) Şübhesiz ki onlar o gün Rableri (ni görmek) den kat´iyyen mahrumdurlar.
Sonra onlar muhakkak ve muhakkak o alevli cehenneme gireceklerdir.
Sonra da (onlara) «İşte (bu azâb) sizin yalan saymakda devam etdiğiniz şeydir» denilecek.
Hakkaa ki iyilerin (amel) kitab (lar) ı, hiç şübhesiz «İlliyyîn» dedir.
«İlliyyîn» in ne olduğunu sana hangi şey bildirdi?
(O), yazılmış bir kitabdır,
ki huzuurunda mukarreb (olan melek) ler bulunur.
Şübhesiz o iyiler (cennet) ni´met (leri) içinde,
(süslü) tahtlar üzerinde (kendilerine verilen ni´metleri) temâşâ edeceklerdir.
Öyle ki sen o ni´metin (herdem taze) güzelliğini yüzlerinde (görünce) tanırsın.
Onlara mühürlü, haalis bir şarabdan içirilecek,
ki onun (içiminin) sonu bir miskdir. O halde nefaset isteyenler bunu arzuu etmelidir (ler).
(O şarabın) katgısı «Tesnîm» dendir.
(O), bir pınardır ki mukarrebler (yalınız) onu içerler.
Hakıykat, günâh işleyen (o kâfir) ler îman edenlerden kimine gülerlerdi.
(Mü´minler) yanlarından geçerlerken birbirlerine kaş göz işaretleri yaparlardı.
Aailelerine döndükleri vakit (bu maskaralıklarından) zevk duyarak dönerlerdi.
Onları gördükleri zaman «Bunlar muhakkak sapıklardır» terlerdi.
Halbuki onlar (mü´minlerin) üzerlerine gözcüler olarak gönderilmemişlerdi.
işte bu gün de îman edenler o kâfirlere gülüyorlar,
(süslü) tahtlar üzerinde (onlara) bakarak.
(Nasıl) o kâfirler işleyegeldilclerinin cezasına çarpıldı (lar) mı?!
Yazar: İbni Kesir - Büyük Kuran Tefsiri
Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay haline.
Onlar ki; insanlardan bir şey aldıkları zaman kendileri ölçerek tam alırlar.
Ama onlara bir şey ölçüp tartarak verdikleri zaman, eksik tutarlar.
Onlar, kendilerinin diriltileceklerini sanmıyorlar mı?
Büyük bir gün için.
Ki insanlar o gün, alemlerin Rabbının huzurunda duracaklar.
Doğrusu kötülerin kitabı, muhakkak Siccin´dedir.
Siccin´in ne olduğunu sen nereden bileceksin?
Yazılmış bir kitabtır.
Vay haline o gün, yalanlayanların.
Onlar ki; din gününü yalanlarlar.
Halbuki onu, azgın günahkardan başka kimse yalanlamaz.
Ona ayetlerimiz okunduğunda; öncekilerin masalları, der.
Hayır; onların kazandıkları, kalblerini paslandırıp körletmiştir.
Hayır doğrusu onlar, o gün Rabblarından kesinlikle mahrumdurlar.
Sonra onlar, muhakkak cehenneme yuvarlanacaklardır.
Sonra da onlara; yalanlayıp durduğunuz işte budur, denilecektir.
Doğrusu iyilerin kitabı, İlliyyin´dedir.
İlliyyin´in ne olduğunu sen nereden bileceksin?
Yazılmış bir kitabdır.
Gözde melekler onu görür.
Şüphesiz iyiler, Naim´dedirler.
Tahtlar üzerinde temaşa ederler.
Sen, o nimetin güzelliğini yüzlerinden tanırsın.
Onlara mühürlü, halis bir şarabtan içirilir.
Onun sonu misktir. Öyleyse yarışanlar, bunu için yarışsınlar.
Onun katkısı yüce kaynaktandır.
Bir pınar ki; gözdeler ondan içerler.
Doğrusu suç işlemiş olanlar; mü´minlere, gülerlerdi.
Yanlarından geçtiklerinde birbirlerine göz kırparlardı.
Ailelerinin yanına döndüklerinde, eğlenerek dönerlerdi.
Onları gördükleri vakit; muhakkak bunlar sapıklardır, derlerdi.
Halbuki onlar, bunların üzerine gözcüler olarak gönderilmemişlerdir.
İşte bugün de iman edenler, o kafirlere gülerler.
Tahtlar üzerinde, bakarak,
O küfredenler, yapageldiklerinin cezasına çarptırıldılar mı diye?
Yazar: İskender Ali Mihr - Kur'ân-ı Kerim Lafz-ı ve Ruhu Tefsiri
Eksik ölçenlerin (ve eksik tartanların) vay haline.
Onlar, ölçerek satın aldıkları zaman insanlara vefalı davranırlar (dürüst olup tam ölçerler).
Ve onlara (insanlara) satmak için ölçtükleri veya onlara tarttıkları zaman eksiltirler (eksik tartarlar).
İşte onlar beas edileceklerini (diriltileceklerini) zannetmiyorlar (bilmiyorlar) mı?
Azîm gün için.
Âlemlerin Rabbi için insanların kıyam edeceği (kalkacağı) gün.
Hayır, muhakkak ki, füccarın (şeytanın fücuruna tâbî olan kâfirlerin) kitapları (kayıtları, hayat filmleri) elbette siccîndedir (zemin kattan 7 kat aşağıda olan zülmanî kader hücrelerindedir).
Ve siccînin ne olduğunu sana bildiren nedir?
(O), rakamlandırılmış (kazanılan negatif ve pozitif puanların dereceler halinde yazılmış olduğu) bir kitaptır (kayıttır, insanların hayat filmidir).
İzin günü, yalanlayanların vay haline.
Onlar ki dîn gününü yalanlıyorlar.
Ve onu (dîn gününü), haddi aşan asi günahkârların hepsi hariç, kimse yalanlamaz.
Ona âyetlerimiz okunduğu zaman: “Evvelkilerin masalları.” dedi.
Hayır, bilâkis kazanmış oldukları şeyler, onların kalplerinin üzerini kapladı (kalplerini kararttı).
Hayır, muhakkak ki onlar izin günü Rab´lerinden elbette perdelenmiş olanlardır (Rab´lerini göremezler).
Sonra, muhakkak ki onlar, elbette alevli ateşe atılacak olanlardır.
Sonra onlara: “Bu, sizin kendisini yalanladığınız şeydir.” denilir.
Hayır, muhakkak ki ebrar olanların (Allah´a ulaşmayı dileyenlerin, hidayette olanların) kitapları (kayıtları, hayat filmleri) elbette illiyyin´dedir (zemin kattan 7 kat yukarıda olan birinci âlemdeki kader hücrelerindedir).
Ve illiyyin´in ne olduğunu sana bildiren nedir?
(O), rakamlandırılmış (kazanılan pozitif ve negatif derecelerin yazılmış olduğu) bir kitaptır (kayıttır, insanların hayat filmidir).
Ona, mukarrebin (yakın olan melekler) şahit olurlar.
Muhakkak ki ebrar olanlar, elbette ni´metler içindedir.
Tahtlar üzerinde (oturup) seyrederler.
Sen, ni´metin pırıltısını (sevincini), onların yüzlerinde görüp anlarsın.
Onlara, mühürlenmiş (sadece kendilerinin açacağı) halis şaraptan sunulur (içirilir).
Onun (o şarabın) sonu misktir (şahane misk kokusudur). Ve yarışanlar, artık bunda (bunun için) yarışsınlar.
Onun mizacı (muhtevası) tensimdendir.
O bir pınardır ki ondan, mukarrebin (Rabbine yakın) olanlar içer.
Muhakkak ki suçlu olanlar (günahkârlar), âmenû olanlara gülüyorlardı.
Ve onların (âmenû olanların) yanlarına geldikleri zaman, birbirlerine kaş göz işareti yaparlar.
Ve ailelerine döndükleri zaman neşeyle dönerler.
Ve onları gördükleri zaman: “Muhakkak ki onlar gerçekten dalâlette olanlardır.” dediler.
Ve onlar, onların (âmenû olanların) üzerine gözetici olarak gönderilmediler.
Artık bugün âmenû olanlar, kâfirlere gülüyorlar.
Tahtlar üzerinde (oturup) seyrederler.
Kâfirler yapmış oldukları şeyler (sebebiyle) cezalarını buldular mı?
Yazar: Muhammed Esed - Kur'an Mesajı Meal-Tefsir
Vay haline ölçüyü eksik tutanların!
Onlar, (öteki) insanlardan haklarını eksiksiz isterler;
ama borçlarını ölçüp tartmaya gelince, onu azaltmaya çalışırlar.
Onlar bilmez mi ki tekrar diriltilecekler
(ve) korkunç bir Gün´de (hesaba çekilecekler);
bütün insanların alemlerin Rabbi huzuruna varacakları Gün´de?
Gerçek şu ki, kötü ruhluların kaydı, kayıpsız kaçaksız bir şekilde (tutulmuş)tur!
Bilir misin nedir o kayıpsız kaçaksız olan?
O, (silinmez şekilde) tutulan bir kayıttır!
Vay haline o Gün hakikati yalanlayanların,
Hesap Günü´nü(n geleceğini) yalanlayanların:
oysa, hak ve adalet sınırlarını ihlal edenler (ve) günaha batmış (olan)lar dışında kimse onu yalanlamaz:
(işte böyle,) ne zaman mesajlarımız onlara iletilse, hep "Geçmişin masalları!" derler.
Hayır, onların kalpleri, yaptıkları (kötülükler) ile pas tutmuştur!
Elbette onlar, o Gün Rablerin(in rahmetin)den yoksun bırakılacaklar:
ve sonra kesinlikle yakıcı ateşe girecekler
ve kendilerine, "Bu, işte sizin yalanlamaya düşkün olduğunuz (şey)dir!" denilecek.
Ama, gerçek erdem sahiplerinin kaydı en yüce şekilde (tutulur)!
Bilir misin nedir o yüce şekil?
O, (silinmez şekilde) tutulan bir kayıttır,
Allah´a yakınlaşmış herkes tarafından gözlenen.
Bakın, gerçek erdem sahipleri (öteki dünyada) mutlaka kutsananlardan olacaklar;
sedirler üzerinde (uzanarak) bakacaklar (Allah´a):
ve yüzlerinde kutsanmışlığın parıltısını göreceksin.
Onlara (Allah´ın) mührü ile damgalanmış halis bir içki verilecek,
misk kokusu saçarak akan. Öyleyse, değerli şeylere ulaşmak için (can atanlar) bu (cennet içkisi)ni hedeflesinler;
çünkü o en yüce (madde)lerden oluşmuştur;
Allah´a yakınlaşanların içecekleri bir (nimetin) kaynağı.
Bakın, kendilerini günaha kaptıranlar, imana erenlere gülerler
ve ne zaman yanlarından geçseler birbirlerine (istihza ile) göz kırparlar;
ve kendileriyle aynı görüşteki insanlara geri döndüklerinde de keyif ve neşeyle dönerler;
ve ne zaman (inananları) görseler, onlara: "Yazık, bu (insa)nlar doğru yoldan sapmış!" derler.
Oysa onlara, başkaları(nın inançları) üzerinde gözetleyicilik görevi verilmiş değildir.
(Hesap) Günü ise, imana ermiş olanlar (geçmişte) hakikati inkar edenler(in halin)e gülecekler
(çünkü, cennette) sedirlerin üstünde (uzanmış şekilde) bakınıp duracaklar ve (kendi kendilerine diyecekler):
"Bu hakikat inkarcıları, yapmaya düşkün oldukları şeyler için mi (böyle) cezalandırılıyorlar?"
Yazar: Ömer Nasuhi Bilmen - Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Meali
Alışverişlerinde hile yapanların vay hallerine.
O kimseler ki, nâs aleyhine ölçtükleri zaman tam ölçer alırlar.
Ve nâs için ölçtükleri veya tarttıkları zaman ise eksiltirler.
Onlar sanmıyorlar mı ki şüphe yok onlar diriltileceklerdir.
Bir büyük gün için.
Âlemlerin Rabbi için nâsın kıyam edeceği günde.
(7-8) Hayır hayır. Şüphe yok ki, facirlerin yazısı elbetteki Siccîn´dedir. Siccîn´in ne olduğunu sana ne şey bildirdi?
(7-8) Hayır hayır. Şüphe yok ki, facirlerin yazısı elbetteki Siccîn´dedir. Siccîn´in ne olduğunu sana ne şey bildirdi?
(O) Bir yazılmış kitaptır.
Yalanlayanların o gün vay hallerine.
O kimseler ki, ceza gününü tekzîp ediverirler.
Halbuki O´nu, haddi aşan, günahkâr olan her bir kimseden başkası tekzîp etmez.
Ona karşı Bizim âyetlerimiz tilâvet olunduğu vakit, «Evvelkilerin efsaneleridir» demiştir.
Asla öyle değil. Fakat onların kazanmış oldukları şey, kalpleri üzerini kaplamıştır.
Hayır. Şüphe yok ki, onlar, o gün Rabblerinden elbette hicapta kalmış kimselerdir.
Sonra muhakkak ki, onlar, o alevli cehenneme gireceklerdir.
Sonra denilir ki: «İşte bu, sizin kendisini yalanladığınız şeydir.»
Hakkâ ki sâlih kulların kitabı elbette ki İlliyîn´dedir.
(19-20) İlliyîn´in ne olduğunu sana ne şey bildirdi? O, yazılmış bir kitaptır.
(19-20) İlliyîn´in ne olduğunu sana ne şey bildirdi? O, yazılmış bir kitaptır.
Onu mukarrep olanlar, müşahede eder görür.
(22-23) Şüphe yok ki sâlih zâtlar, nîmet içindedirler. Tâhtlar üzerine nazar ederler.
(22-23) Şüphe yok ki sâlih zâtlar, nîmet içindedirler. Tâhtlar üzerine nazar ederler.
Onların yüzlerinde o nîmetin güzelliğini görüp anlarsın.
(25-26) Onlar, mühürlü, halis bir şerbetten içirileceklerdir. Onun nihâyeti misktir, artık ziyâde rağbet gösterenler, bunun hakkında rağbet göstersinler.
(25-26) Onlar, mühürlü, halis bir şerbetten içirileceklerdir. Onun nihâyeti misktir, artık ziyâde rağbet gösterenler, bunun hakkında rağbet göstersinler.
(27-28) Ve onun mizacı tesnîmdendir. (O) Bir kaynaktır ki ondan ancak mukarrep olanlar içerler.
(27-28) Ve onun mizacı tesnîmdendir. (O) Bir kaynaktır ki ondan ancak mukarrep olanlar içerler.
Muhakkak o kimseler ki günah işlemişlerdi, imân etmiş olanlara gülerlerdi.
Ve onların yanlarından geçer oldukları zaman, birbirlerine karşı göz işareti yaparlardı.
Ve kendi tâifeleri yanlarına döndükleri zaman pürzevk bir halde dönerlerdi.
Ve onları gördükleri vakit derlerdi ki: «İşte bunlar sapıklardır.»
Halbuki bunlar, onların üzerlerine gözeticiler olarak gönderilmemişlerdi.
Artık o günde de o imân etmiş olanlar, o kâfirlere güleceklerdir.
Tâhtlar üzerinde seyredeceklerdir.
Nasıl o kâfirler, işler oldukları şey ile cezalanmış oldular mı?
Yazar: Suat Yıldırım - Kura'an-ı Hakim ve Açıklamalı Meali
Vay haline eksik ölçüp tartanların
Onlar ki satın alırken haklarını tam olarak alırlar
Fakat kendileri başkalarına satar, ölçüp tartarken eksik yapar, hîle karıştırırlar.
Sahi onlar, o en mühim günde, yani bütün insanların Rabbülâlemin´in divanında duracakları günde, diriltilip toplanacaklarını düşünmezler mi
Hayır! Hileye sapmayın, âhireti inkâr etmeyin! Doğrusu, yoldan sapan kâfirlerin hesap defterleri Siccîn´dedir
Siccîn nedir bilir misin
Siccîn kâfirlerin yaptıkları işlerin kaydedildiği defterdir
Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine
Hesap vermeyi yalan sayanların vay hallerine
Buna "yalan" diyenler, ancak zalimler, azgınlar, günaha dadananlardır
Kendilerine ayetlerimiz okunduğunda: "Bunlar, eski devirde yaşamış insanların masalları!" diyenlerdir.
Hayır! Gerçek öyle değil! Onların yapageldikleri kötü işler, gitgide kalplerini paslandırmıştır. (onun için âhireti inkâr ederler.
Hayır! Hayır! Bu, cezasız kalmayacak. Onlar, o gün Rab´lerini görmekten mahrum kalacaklardır
Peşinden de elbette cehenneme gireceklerdir
Sonra kendilerine: "İşte size yalan saydığınız cehennem!" denilir
Fakat hayırlı insanların hesap defterleri "illiyyûn"dadır
"İlliyyûn" bilir misin nedir
İlliyyûn, müminlerin yaptıkları işlerin kaydedildiği defterdir
Allah´a yakın olanlar ona şahit olurlar
İşte o hayırlı insanlar, naîm cennetlerindedir
Koltuklarına kurulup neşe ile etrafa bakınırlar
Sen onlara bakınca yüzlerinde, cennet nimetlerinin verdiği sevinci okursun
Kendilerine ağzı mühürlü saf şarap şişelerinden şarap ikram edilir
Hitamı misktir, içildiğinde sonu mis gibi kokar. İşte yarışacaklarsa insanlar, bu cennet devletine konmak için yarışsınlar
O şaraba Tesnim içkisi de karıştırılır
Tesnim de, Allah´a yakın olanların içecekleri bir kaynaktır
Cürümlere, suçlara batanlar dünyada iken, müminlerle alay edip onlara gülerlerdi
Yanlarından geçerken kaş göz hareketleriyle onları küçümserlerdi
Ailelerine döndüklerinde yaptıkları bu işlerle övünüp eğlenirlerdi
Onları gördükleri zaman: "Şunlar kaçık insanlar, anormal tipler!" derlerdi
Hoş bunları müminlere gözcü tayin eden de yoktu ya! (Fuzulî bir tarzda, kendi kendilerinde öyle bir yetki görürlerdi)
İşte bu gün de, müminlerkâfirlerin üstüne gülerler
Koltuklarına kurulurlar"Kâfirler yaptıklarının cezasını buldular mı?" diye bakınırlar
Yazar: Süleyman Ateş - Kuran'ı Kerim Meali
Ölçü ve tartıda hile yapanların vay haline!
Onlar insanlardan bir şey ölçüp aldıkları zaman ölçüyü tam yaparlar.
Kendileri onlara bir şey ölçtükleri veya tarttıkları zaman (ölçü ve tartıyı) eksik yaparlar.
Onlar, tekrar diriltileceklerini sanmıyorlar mı?
Büyük bir gün için,
Ki o gün insanlar, âlemlerin Rabbinin divânında dururlar.
Hayır, (ölçü ve tartıda hile yapılamaz), doğrusu sapanların yazıcısı Siccin (aşağı zindan)dadır.
Siccin´in ne olduğunu sen nereden bileceksin?
Yazılmış bir Kitâptır.
Yalanlayanların vay haline o gün!
Onlar cezâ gününü yalanlamaktadırlar.
Onu, saldırgan, günâhkârdan başkası yalanlamaz.
Ona âyetlerimiz okunduğu zaman: "Eskilerin masalları" der.
Hayır, doğrusu, onların işleyip kazandıkları şeyler, kalblerinin üzerine pas olmuştur.
Hayır, doğrusu onlar, o gün Rablerinden perdelenmişlerdir.
Sonra onlar, elbette cehenneme gireceklerdir.
Sonra da: "İşte yalanlamakta olduğunuz şey budur!" denilecektir.
Hayır, iyilerin yazısı İlliyyin (yüceler)dedir.
İlliyyin (yüceler)in ne olduğunu sen nereden bileceksin?
Yazılmış bir Kitâptır.
(Allah´a) Yaklaştırılmış olanlar, ona tanık olurlar.
İyiler elbette ni´met içindedirler.
Divânlar üzerinde oturup bakarlar.
Yüzlerinde ni´metin sevinç ve parıltısını sezersin.
Onlara, mühürlü, hâlis bir şaraptan içirilir,
Ki sonu misktir (içildikten sonra misk gibi kokar). İşte yarışanlar, bunun için yarışsınlar.
Karışımı tesnimdendir.
Bir çeşme ki (Allah´a) yaklaştırılanlar ondan içerler.
Suç işleyenler, inananların üstüne gülerlerdi.
Onların yanından geçtikleri zaman birbirlerine kaş göz eder(ek onları küçümser)lerdi.
Âilelerine döndükleri zaman da (yaptıklarıyle övünüp) eğlenmeye başlarlardı.
İnananları gördüklerinde: "Şunlar sapık insanlar" derlerdi.
Oysa kendileri, onların üzerine bekçi gönderilmemişlerdi.
İşte bugün de inananlar kâfirlerin üstüne gülerler.
Divânlar üzerinde (oturup) bakarlar:
"Kâfirler, yaptıklarıyle cezâlandılar mı?" diye.
Yazar: Şaban Piriş - Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
Ölçüde hile yapanların vay haline!
İnsanlardan/halktan aldıklarında tam alan..
Onlara tartıp ölçtüklerinde eksik verenler..
Onlar, yeniden dirileceklerini düşünmüyor/sanmıyorlar mı?
Büyük bir günde.
O gün insanlar, alemlerin Rabbi için ayağa kalkar.
-Hayır! Şüphesiz günahkarların kitabı siccindedir.
Siccinin ne olduğunu nereden bileceksin?
İşaretlenmiş bir kitaptır.
Yalanlayanların o gün vay haline!
Din gününü yalanlayanların..
Onu, her haddi aşan günahkardan başkası yalanlamaz.
Ona ayetlerimiz okunduğu zaman ‘evvelkilerin masalları’ der.
-Hayır! aksine, kazandıkları onların kalplerini paslandırmıştır.
-Hayır! Gerçek şu ki, onlar o gün Rab’lerinden mahrum olanlardır.
Sonra da onlar cehenneme atılacaklardır.
Sonra da onlara denilecek ki: -Bu yalanlamış olduğunuz şeydir.
-Hayır, (gerçek şu ki), iyilerin kitabı, illiyyun´dadır.
İlliyyun’un ne olduğunu nereden bileceksin?
İşaretlenmiş bir kitaptır.
Mukarrebun/yakınlaştırılmış olanların şahitlik ettiği..
İyiler, elbette nimetler içindedir.
Tahtlar üzerinde, bakıyorlar.
Onları, yüzlerindeki nimet parıltısından tanırsın.
Onlar, mühürlenmiş, katıksız bir içecekten içerler.
Onun mührü misktir. Yarışanlar, işte bunun için yarışsınlar!
Ona tesnim’den katılır.
O, öncülerin/yaklaştırılanların içeceği bir kaynaktır.
Suç/günah işlemiş olanlar, iman edenlere gülüyorlardı.
Onların yanlarından geçtiklerinde birbirlerine kaş göz ediyorlardı.
Ailelerinin yanına döndüklerinde alay ederek dönerlerdi.
Onları gördükleri zaman: -İşte bunlar, doğru yoldan sapmış derlerdi.
Oysa onlara bekçi olarak da gönderilmemişlerdi.
Bugün de iman edenler, kafir olanlara gülerler.
Tahtlarına yaslanıp bakarlar.
-Kafirler, yaptıklarının cezasını gördüler mi? diye.
Yazar: Ebu'l Al'a Mevdudi - Tefhim-ul Kuran
Eksik ölçüp tartanların vay haline,
Ki onlar, insanlardan ölçerek aldıklarında noksansız alırlar.
Kendileri onlara ölçtüklerinde veya tarttıklarında eksiltirler.
Yoksa onlar, diriltileceklerini sanmıyor mu?
Büyük bir günde.
İnsanların, alemlerin Rabbi için kalkacağı günde.
Hayır, facir olanların kitabı şüphesiz «Siccin» dedir.
«Siccin»in ne olduğunu sana öğreten nedir?
Yazılı bir kitaptır.
O gün, yalanlamakta olanların vay haline.
Ki onlar, din gününü yalanlamaktadırlar.
Oysa onu, ´sınır tanımaz, saldırgan,´ günahkâr olandan başkası yalanlamaz.
Ona ayetlerimiz okunduğu zaman: «Geçmişlerin masallarıdır» dedi.
Asla, hayır; onların kazanmakta oldukları, kalpleri üzerinde pas tutmuştur.
Hayır; gerçekten onlar, Rablerinden perdelenerek yoksun tutulmuşlardır.
Sonra onlar, kuşkusuz cehenneme yollanacaklardır.
Sonra onlara: «İşte sizin yalanlamakta olduğunuz budur» denir.
Hayır; ebrar olanların kitabı, «İlliyîn» dedir.
«İlliyîn»in ne olduğunu sana öğreten nedir?
Yazılı bir kitaptır.
Ona yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlar şahid olurlar.
Gerçek şu ki, ebrar olanlar, elbette nimetler içindedirler.
Tahtlar üzerinde bakıp seyretmektedirler.
Nimetin parıltılı sevincini sen onların yüzlerinde tanıyıverirsin.
Onlara mühürlü, katıksız bir şaraptan içirilir.
Ki onun sonu misktir. Şu halde yarışmak isteyenler, bunun için yarışsınlar.
Onun karışımı «tesnim»dendir.
Bir kaynak ki, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlar ondan içer.
Doğrusu, ´suç ve günah işleyenler,´ kimi iman edenlere gülüp geçerlerdi.
Yanlarına vardıkları zaman, birbirlerine kaş göz ederlerdi.
Kendi yakınlarına döndükleri zaman da ´sevinç ve neşeyle´ dönerlerdi.
Onları gördükleri zaman ise: «Bunlar kuşkusuz şaşkın sapıklardır» derlerdi.
Oysa kendileri onların üzerine gözcü olarak gönderilmemişlerdi.
Artık bugün de, iman edenler, kâfir olanlara gülmektedirler;
Tahtlar üzerinde bakıp seyretmek suretiyle.
Nasıl, kâfir olanlar, işlemekte olduklarının ´feci karşılığını´ gördüler mi?
Yazar: Yaşar Nuri Öztürk - Kur'an-ı Kerim Meali
Azap ve kaygu, tartıda ve ölçüde hile yapanlara olsun;
Ki onlar insanlardan alırken ölçüyü tam yaparlar,
Onlara vermek üzere tartıp ölçtükleri zaman, eksiltmeye giderler.
Peki, bunlar kendilerinin diriltileceğini sanmıyorlar mı?
Çok büyük bir gün için.
Bir gün ki, insanlar, âlemlerin Rabbi huzurunda kıyama geçerler.
Hayır, iş düşündükleri gibi değil! Rezilliğe batmışların kitabı, karanlık ve pis bir çukurun, Siccîn´in ta içindedir.
Siccîn´in ne olduğunu sana gösteren nedir?
Rakamlandırılmış bir kitaptır o.
Vay haline o gün, yalanlayanların!
Onlar ki din gününü yalanlarlar.
Onu ancak her şımarıp azmış, günaha batmış olan yalanlar.
Ayetlerimiz ona okunduğunda, "Daha öncekilerin efsaneleri!" deyiverir.
İşin esası o değil! Onların kazanmakta oldukları, kalplerinin üstünde pas oluşturmuştur.
Hayır! Onlar o gün Rablerine karşı tam bir şekilde perdelenmişlerdir.
Sonra onlar mutlaka cehenneme dalacaklardır.
Sonra da: "İşte budur, o yalanlamakta olduğunuz şey!" denilecektir.
Hayır, sandıkları gibi değil! İyilik sergileyenlerin kitabı İlliyyûn´da, en yüce burçlardadır.
İlliyyûn´un ne olduğunu sana anlatan nedir?
Rakamlanmış bir kitaptır o.
Yaklaştırılmış olanlar tanıklık ederler ona.
İyilik sergileyenler büyük bir nimetin tam içindedir.
Koltuklar üzerinde seyre dalarlar.
Yüzlerinde nimetin sevinç parıltısını izlersin.
Katıksız, damgalı bir içecekten içirilirler,
Ki sonu bir misktir. İşte, yarışanlar böyle bir şey için yarışsınlar!
Onun katkısı Tesnîm´den; en yüce, en seçkin olandandır.
Bir kaynak ki, iyice yaklaştırılmış olanlar içerler ondan.
Şu bir gerçek ki, suça batmış olanlar, iman sahiplerine gülerlerdi.
Onların yanlarından geçerken birbirlerine kaş-göz işareti yaparlardı.
Ailelerine döndüklerinde, gülüp eğlenmeye koyulurlardı.
İnananları gördüklerinde: "Şunlar var ya! Şaşkın, sapık bunlar!" derlerdi.
Oysaki kendileri, inananlar üzerine bekçi gönderilmemişti.
İşte bugün, iman sahipleri, küfre batmışlara gülüyorlar.
Koltuklar üzerinde seyrediyorlar.
Nankör kâfirler, yapmış olduklarıyla ödüllendirildiler mi?