Nâziât
النَّازِعَاتِ
Bütün Mealler
Abdulbakî Gölpınarlı
Adem Uğur
Ali Bulaç
Ali Fikri Yavuz
Bekir Sadak
Celal Yıldırım
Diyanet
Elmalılı Hamdi Yazır
Seyyid Kutub
Gültekin Onan
Hasan Basri Çantay
İbni Kesir
İskender Ali Mihr
Muhammed Esed
Ömer Nasuhi Bilmen
Suat Yıldırım
Süleyman Ateş
Şaban Piriş
Ebu'l Al'a Mevdudi
Yaşar Nuri Öztürk
Yazar: Abdulbakî Gölpınarlı - Kur'an-ı Kerim ve Meali
Andolsun şiddetle çekip alanlara.
Ve neşeli-neşeli yürüyenlere.
Ve yüze-yüze gidenlere.
Ve herkesi geçenlere.
Ve işi tedbîrle yapanlara.
O gün, bir sarsıntıdır, sarsar.
Ardından bir sarsıntı daha gelir çatar.
Yürekler, belinleyip korkar.
Gözleri yere dikilir.
Onlar derler ki: Çukura atıldıktan sonra mı dirileceğiz de çıkacağız?
Ufalanmış bir kemik yığını hâline geldikten sonra mı olacak bu iş?
Öyleyse derler, bu, pek ziyanlı bir dönüş.
Halbuki o, bir tek haykırış.
Derken onlar dümdüz bir yerde toplanırlar.
Gelmedi mi Mûsâ´ya âit söz sana?
Hani Rabbi, kutlu Tuvâ vâdisinde nidâ etmişti ona.
Git Firavun´a, şüphe yok ki o, azdı.
De ki: İster misin temizlenmeyi.
Ve sana Rabbinin yolunu göstereyim de korkasın, saygı duyasın?
Derken ona en büyük delîli göstermişti.
Oysa yalanlamıştı, karşı gelmişti.
Sonra da geri dönmüştü de koşup gitmişti.
Derken halkı toplamıştı da bağırmıştı.
Ben, sizin en yüce Rabbinizim demişti.
Derken Allah onu, dünyâda da, âhirette de azaplandırarak helâk etmişti.
Şüphe yok ki bunda bir ibret var korkanlara.
Sizi yaratmak mı daha güç sizce, yoksa göğü yaratmak mı? Onu kurdu.
Tavanını yücelti, düzüp koştu.
Ve gecesini kararttı, kuşluk çağını meydana çıkarttı.
Ve yeryüzünü de bundan sonra yaydı, döşedi.
Oradan suyunu, otlağını çıkarıp meydana getirdi.
Ve dağlarını oturttu.
Sizin ve hayvanlarınızın faydası için.
Derken o pek büyük felâket gelip çatınca.
İnsan, o gün anlar, hatırlar neye çalıştığını.
Ve cehennem, belirtilir görene.
Artık kim azmışsa.
Dünyâ yaşayışını üstün tutmuşsa,
Artık cehennemdir onun yeri-yurdu.
Ve ama kim, Rabbinin durağından korkup da nefsi, dileğinden çekmişse.
Şüphe yok ki cennettir onun yeri-yurdu.
Senden sorarlar kıyâmeti, ne vakit kopacak?
Sen, onu ne bilirsin ki ne anlatacaksın?
Onun sonu, Rabbine âittir, o bilir.
Sen ancak, korkanı korkutansın.
Onu gördükleri gün, bir akşamcık yaşamışa dönerler, yahut da günün kuşluk çağı.
Yazar: Adem Uğur - Kur'an-ı Kerim ve Meali
Söküp çıkaranlara, andolsun;
Yavaşça çekenlere,
Yüzdükçe yüzenlere,
Yarıştıkça yarışanlara,
Derken iş düzenleyenlere.
Birinci üflemenin (kâinatı) sarstığı,
Onu ikinci üflemenin takip ettiği gün,
İşte o gün yürekler kaygıdan oynar,
Gözler yorgun düşer.
Diyorlar ki, "Öldükten sonra biz, (dünyadaki) ilk halimize mi döndürüleceğiz,
(Hem de) çürümüş kemikler olduktan sonra ha?"
O zaman bu, ziyanlı bir dönüş olur dediler.
Bu dönüş, sadece bir seslenmeye bakar.
Birdenbire kendilerini mahşerde buluverirler.
(Habibim!) Sana Musa´nın haberi geldi mi?
Kutsal vâdi Tuvâ´da Rabbi ona şöyle seslenmişti:
Firavun´a git! Çünkü o çok azdı.
De ki: Nasıl, arınmağa gönlün var mı?
Seni Rabbimin yoluna iletmemi ister misin? Böylece ondan korkarsın.
Ve ona en büyük mucizeyi gösterdi.
(O ise) hemen yalanladı ve isyan etti.
Sonra (inkâr için) olanca çabasını göstererek sırtını döndü.
Derhal (adamlarını) topladı ve (onlara) bağırdı:
Ben, sizin en yüce Rabbinizim! dedi.
Allah onu, (herkese ibret olarak) dünya ve ahiret azabıyla cezalandırdı.
Elbette bunda, korkan kimseler için büyük bir ibret vardır.
Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti,
Onu yükseltti, düzene koydu,
Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı.
Ondan sonra da yerküreyi döşedi,
Yerden suyunu ve otlağını çıkardı,
Dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.
Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere.
Her şeyi alt üst eden o büyük felâket geldiği vakit,
İnsanın yapıp ettiklerini hatırlayacağı gün,
Ve görene cehennem açık bir şekilde gösterilmiştir.
Artık kim azmışsa,
Ve dünya hayatını ahirete tercih etmişse,
Şüphesiz cehennem (onun için) tek barınaktır.
Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştırmış kimse için,
Şüphesiz cennet (onun) yegâne barınağıdır.
Sana kıyameti sorarlar: Gelip çatması ne zamandır? (derler.)
Sen onu nereden bilip bildireceksin!
Onun nihaî ilmi yalnız Rabbine aittir.
Sen ancak ondan korkanları uyarırsın.
Kıyamet gününü gördüklerinde (dünyada) sadece bir akşam vakti ya da kuşluk zamanı kadar kaldıklarını sanırlar.
Yazar: Ali Bulaç - Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı Meal ve Sözlük
Ta en derinden acıyla sökerek çıkaranlara andolsun.
Yumuşacık çekip alanlara,
Yüzdükçe yüzerek gidenlere,
Öncü olarak yarışıp geçenlere,
Derken işi bir düzen içinde evirip çevirenlere,
O sarsıntının sarsacağı gün,
Arkasından onu diğer bir sarsıntı izleyecek.
O gün yürekler (dehşet içinde) hoplayacak.
Gözler zillet içinde düşecek.
Derler ki: "Biz çukurda iken, gerçekten biz mi yeniden (diriltilip) döndürüleceğiz?"
"Biz çürüyüp dağılmış kemikler olduğumuz zaman mı?"
Derler ki: "Şu durumda, zararına bir dönüştür bu."
Oysa bu, yalnızca tek bir haykırıştır.
Bir de bakarsın ki, onlar, yerin üstündedirler.
Musa´nın haberi sana geldi mi?
Hani Rabbi ona, kutsal vadi Tuva´da seslenmişti:
"Firavun´a git; çünkü o, azdı."
Ona de ki: “Temizlenmek ister misin?"
"Seni Rabbine yönelteyim, böylece (O´ndan) korkmuş olursun."
(Musa) Ona büyük mucizeyi gösterdi.
Fakat o, yalanladı ve isyan etti.
Sonra (karşı yönde) çaba harcayıp sırtını döndü.
Sonunda (yardımcı güçlerini) topladı, seslendi;
Dedi ki: "Sizin en yüce Rabbiniz benim."
Böylelikle Allah onu, ahiret ve dünya azabıyla yakaladı.
Gerçekten bunda ´içi titreyerek korkacak´ kimse için elbette bir ibret (ders) vardır.
Yaratmak bakımından siz mi daha güçsünüz yoksa gök mü? (Allah) Onu bina etti.
Boyunu yükseltti, ona belli bir düzen verdi.
Gecesini kararttı, kuşluğunu açığa-çıkardı.
Bundan sonra yeryüzünü serip döşedi.
Ondan da suyunu ve otlağını çıkardı.
Dağlarını dikip-oturttu;
Size ve hayvanlarınıza bir yarar (meta) olmak üzere.
Ancak o, ´herşeyi batırıp gömen büyük-felaket’ (kıyamet) geldiği zaman.
O gün, insan, neye çaba harcadığını düşünüp-anlar.
Görebilenler için cehennem de sergilenmiştir.
Artık kim taşkınlık edip-azarsa,
Ve dünya hayatını seçerse,
Şüphesiz cehennem, (onun için) bir barınma yeridir.
Kim Rabbinin makamından korkar ve nefsi heva (istek ve tutkular) dan sakındırırsa,
Artık şüphesiz cennet, (onun için) bir barınma yeridir.
"O ne zaman demir atacak?" diye, sana kıyamet-saatini soruyorlar.
Onunla ilgili bilgi vermekten yana, sende ne var ki…
En sonunda o (ve onunla ilgili bilgi), Rabbine aittir.
Sen, yalnızca ondan ´içi titreyerek korkanlar´ için bir uyarıcısın.
Onu gördükleri gün, sanki, bir akşam veya bir kuşluk-vaktinden başkasını yaşamamış gibidirler.
Yazar: Ali Fikri Yavuz - Kur'an-ı Kerim ve İzahlı Meal-i Alisi
Kasem olsun, (kâfirlerin ruhlarını tâ) derinliklerden çekip şiddetle çıkaran meleklere;
(Müminlerin canlarını) o usulcacık çekenlere,
(Dalgıçlar denizden inci çıkarır gibi,) yüzüp (müminlerin ruhlarını rahatça alarak) gidenlere,
(Müminlerin ruhlarını cennete, kâfirlerinkini ateşe götürmekte) koşup yarışanlara,
Bir de (kullara ait) işi tedbir edenlere ki, (kıyamet var, öldükten sonra dirilip hesaba çekileceksiniz).
O gün (Sûra) ilk üfürüş şiddetle sarsacak,
Onu ikinci üfürüş takib edecek.
(İnkârcı) kalbler, o gün ürperip hoplar yerinden;
(Bu kalblerin sahiblerinin) gözleri, korkudan zillet içindedir.
Kâfirler (dünyada öldükten sonra dirilmeyi inkâr ederek) şöyle diyorlar: “- Biz mi, sahiden (öldükten sonra) evvelki hale döndürüleceğiz?
Çürüyüp ufalanmış kemikler olduğumuz zaman mı?”
(Müminlerle alay ederek) dediler ki: “- O halde bu (dirilme) hüsranlı bir dönüş!”
(Ey kâfirler, bunu zor ve uzak bir iş görmeyin), muhakkak ki Sûra (son) üfürülüş, tek bir sayhadan ibarettir.
Bir de bakarsın onlar hep kabirlerinden uyanmışlar, (bir araya toplanmışlar)...
(Ey Rasûlüm), muhakkak ki sana Mûsa’nın haberi geldi.
Hani Rabbi ona, mukaddes Tuva vadisinde şöyle nida etmişti:
“Haydi Firavûn’a git; çünkü o pek azdı.”
(Ona) de ki: “- İster misin (küfürden) temizlenesin?
Seni Rabbine davet edeyim de (O’na) boyun eğesin?
(Mûsa vardı da) ona, büyük mucizeyi (asânın ejderha oluşunu) gösterdi.
Fakat o, (Mûsa’yı) yalanladı ve isyan etti.
Sonra (fesad peşine) koşarak (iman etmekten) yüz çevirdi.
Nihayet (sihirbazlarını, yahud ordusunu) topladı da çağırdı:
“-Ben, en yüksek Rabbinizim.” dedi.
Allah da onu dünya ve ahiret azabı ile yakalayıverdi.
Muhakkak ki bunda bir ibret var, (Allah’dan) korkacak kimse için...
(Sizce, öldükten sonra tekrar) sizi yaratmak mı çetin, yoksa semâ (yı yaratmak) mı? Allah onu bina etmiştir.
Tavanını yükseltti de, onu düzgün bir nizama koydu.
Gecesini karanlık yaptı, gündüzünü aydınlık...
Bundan sonra (yer ve arkasından da gök yaratıldıktan sonra), arzı döşedi.
O arzdan suyunu ve otlağını çıkardı;
Dağları yerleştirdi,
Sizin ve davarlarınızın istifadesi için...
Fakat o büyük felâket (kıyamet) geldiği vakit,
O gün insan, (küfür olarak) ne yaptığını anlıyacaktır.
Bir de cehennem, her (gözü olub) görene açılmıştır, (o gün, onu herkes görecektir).
Artık kim azgınlık edib kâfir olmuş,
(Ahiret üzerine) dünya hayatını tercih etmişse,
Muhakkak cehennem, onun varacağı yerdir.
Fakat her kim de Rabbinin makamından korkmuş ve nefsi, şehevattan alıkoymuşsa,
Muhakkak cennet onun varacağı yerdir.
Sana kıyametten soruyorlar: “- Ne zaman kaim olacak?”
Onu anlatmak sana nerden olsun? (Allah bildirmeyince...)
Onun nihayeti (ilmi), yalnız Rabbine aiddir.
Sen, ancak kıyametten korkacakları sakındıran bir peygambersin.
(İnsanlar), kıyameti görecekleri gün, sanki bir akşam veya kuşluğundan başka (dünyada, yahud kabirlerde) durmamışa dönecekler.
Yazar: Bekir Sadak - Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlatımı
Canlari bogarcasina siddetle cekip alanlara and olsun,
Canlari kolaylikla alanlara and olsun,
Yuzup yuzup gidenlere and olsun,
(4-5) Yaristikca yarisan ve isleri yoneten meleklere and olsun
(4-5) Yaristikca yarisan ve isleri yoneten meleklere and olsun
O gun bir sarsinti sarsar.
Pesinden bir digeri gelir.
O gun kalbler titrer.
Insanlarin gozleri yere doner.
Derler ki: «Biz eski halimize mi dondurulecegiz?»
«falanmis kemik oldugumuz zaman mi?»
Derler ki: «O takdirde bu zararina bir donustur.»
Dogrusu bir tek ciglik yetecektir.
Hepsi hemen bir duzluge dokulecektir.
Musa´nin basindan gecen olay sana geldi mi?
Tuva´da, kutsal bir vadide, Rabbi ona soyle hitap etmisti:
«Firavun´a git; dogrusu o azmistir.»
«Ona de ki: Arinmaga niyetin var mi?»
«ORabbine giden yolu gostereyim ki O´na saygi duyup korkasin.»
Bunun uzerine ona en buyuk mucizeyi gosterdi.
Ama Firavun yalanladi ve bas kaldirdi.
Geri donup yurudu.
Adamlarini toplayip seslendi:
«Sizin en yuce rabbiniz benim» dedi.
Allah bunun uzerine onu dunya ve ahiret azabina ugratti.
Dogrusu bunda Allah´tan korkan kimseye ders vardir. *
(27-28) Sizi yaratmak mi daha zordur, yoksa gogu yaratmak mi? Ki onu Allah bina edip yukseltmis ve ona sekil vermistir.
(27-28) Sizi yaratmak mi daha zordur, yoksa gogu yaratmak mi? Ki onu Allah bina edip yukseltmis ve ona sekil vermistir.
Gecesini karanlik yapmis, gunduzunu aydinlatmistir.
Ardindan yeri duzenlemistir.
Suyunu ondan cikarmis ve otlak yer meydana getirmistir.
Daglari yerlestirmistir.
Bunlari sizin ve hayvanlarinizin gecinmesi icin yapmistir.
(34-35) Guc yetirilemeyen en buyuk baskin geldigi zaman, o gun, insan ne ugurda calistigini anlar.
(34-35) Guc yetirilemeyen en buyuk baskin geldigi zaman, o gun, insan ne ugurda calistigini anlar.
Cehennem her bakanin gorecegi sekilde gosterilir.
(37-38) Iste, azip da dunya hayatini tercih edenin varacagi yer suphesiz cehennemdir.
(37-38) Iste, azip da dunya hayatini tercih edenin varacagi yer suphesiz cehennemdir.
N/A
(40-41) Ama kim Rabbinin azametinden korkup da kendini kotulukten alikoymussa, varacagi yer suphesiz cennettir.
(40-41) Ama kim Rabbinin azametinden korkup da kendini kotulukten alikoymussa, varacagi yer suphesiz cennettir.
Senden kiyametin ne zaman gelip catacagini sorarlar.
Nerde senden onu anlatmasi?
Onun bilgisi Rabbine aittir.
Sen sadece kiyametten korkani uyaransin.
Kiyameti gordukleri gun dunyada ancak bir aksam yahut bir kusluk vakti kadar kalmis olduklarini sanirlar.*
Yazar: Celal Yıldırım - Tefsirli Kur'an-ı Kerim Meali
And olsun o tutup boğarcasına çekip alanlara,
O hafif dokunup usulca alanlara.
Yüzdükçe yüzenlere,
Yarıştıkça yarışanlara,
İşi yönetip yönlendirenlere..
O gün (yeri) sarsan sarsacak.
Ardı sıra bir diğeri izleyecek.
Kalbler o gün (titreyip) yerinden oynayacak.
Gözleri saygı ile yere bakıp kalacak.
(10-11) (İnkarcı sapıklar) derler ki: «Biz çürüyüp ufalanmış kemikler hâline geldiğimizde acaba eski durumumuza döndürülecek miyiz?!»
(10-11) (İnkarcı sapıklar) derler ki: «Biz çürüyüp ufalanmış kemikler hâline geldiğimizde acaba eski durumumuza döndürülecek miyiz?!»
«O takdirde bu zararlı bir dönüştür..» derler.
(Ama onların dirilip eski hallerine gelmesi için yetecek) bir tek haykırış!.
Bir de bakarsın (hepsi) uyanık olarak toprağın üstündeler.
Musa´nın hâdisesi (başından geçen kıssası) sana geldi değil mi ?
Hani Rabbi ona mukaddes vadi Tûvâ´da (şöyle) seslenmişti:
Fir´avn´a git, doğrusu o iyice azmıştır.
Ona de ki: «Arınmak ister misin ?
Sana, Rabbına giden doğru yolu göstereyim de derin bir saygıyla korkup eğilesin.»
Bunun üzerine Musa, ona o büyük mu´cizeyi gösterdi.
Fir´avn (onu) yalanladı ve baş kaldırdı.
Sonra da arkasını çevirip acele gitti.
(Halkı) biraraya toplayıp seslendi :
«Ben sizin en yüce tanrınızım !» dedi.
Bu yüzden Allah onu (öğüt ve ibret alınacak şekilde) Dünya ve Âhiret azâbıyla yakalayıverdi.
Şüphesiz ki bu hâdisede, Allah´tan saygı ile korkanlara ibret ve öğüt vardır.
Sizi yaratmak mı daha zordur yoksa göğü yaratmak mı ? (Allah) onu inşâ edip var kılmıştır. (Hâlâ görmüyor musunuz?!)
Tavanını yükseltti de ona (en uygun) düzen ve dengeyi sağladı.
Gecesini karanlık yaptı, kuşluğunu (aydınlık olarak) çıkardı.
Arkasından da yeryüzünü döşeyip hazırladı.
Ondan da suyunu ve otlağını (çeşit çeşit ağaç ve bitkilerini) çıkardı.
Dağları dikip sağlamlaştırdı.
(Bütün bunları) size ve davarlarınıza yararlı geçimlik kılmıştır.
O güç getirilemiyecek büyük (Kıyamet) felâketi geldiği zaman ;
O gün insan ne için çalışıp çabaladığını hatırlayıp anlar.
Cehennem de ortaya çıkıp görebilene görünür.
(37-38-39) Artık kim azıp dünya hayatını seçerek tercîh etmişse, şüphesiz Cehennem onun varacağı yerdir.
(37-38-39) Artık kim azıp dünya hayatını seçerek tercîh etmişse, şüphesiz Cehennem onun varacağı yerdir.
(37-38-39) Artık kim azıp dünya hayatını seçerek tercîh etmişse, şüphesiz Cehennem onun varacağı yerdir.
(40-41) Kim de Rabbının (yüce) makamından korkmuş da nefsini havaî şeylerden alıkoymuşsa, şüphesiz ki Cennet onun varacağı yerdir.
(40-41) Kim de Rabbının (yüce) makamından korkmuş da nefsini havaî şeylerden alıkoymuşsa, şüphesiz ki Cennet onun varacağı yerdir.
Senden Kıyâmet´in kopuş saatinin ne vakit ortaya çıkacağını soruyorlar.
Sende ona ait bilgi nerede ki anlatasın ?!
Onun kopuş ânının bilgisi Rabbına dayanıp noktalanır.
Sen ancak (Allah´tan) saygı ile korkup eğilenleri uyaransın.
Kıyâmet´i gördükleri gün sanki (Dünya´da) ancak bir akşam veya kuşluk vakti kadar kalmış gibidirler. (Dünya´nın ömrünün uzunluğuna, Âhiretin sonsulzuğuna nisbetle insanoğlunun ömrünün ne kadar kısa olduğuna işaret ediliyor.)
Yazar: Diyanet - Diyanet 1
Andolsun (kâfirlerin ruhlarını) şiddetle çekip çıkaranlara,
Andolsun (mü’minlerin ruhlarını) kolaylıkla alanlara,
Andolsun yüzüp yüzüp gidenlere,
Derken, öne geçenlere,
Nihayet işi çekip çevirenlere (ki, mutlaka tekrar diriltileceksiniz).
(6-7) Büyük bir sarsıntının olacağı o günde o sarsıntıyı, peşinden gelen başka bir sarsıntı izleyecektir.
(6-7) Büyük bir sarsıntının olacağı o günde o sarsıntıyı, peşinden gelen başka bir sarsıntı izleyecektir.
O gün birtakım kalpler (tedirginlik içinde) şiddetle çarpacaktır.
Onların gözleri (korku ile) inecektir.
Şöyle derler: “Biz gerçekten gerisin geriye eski hâlimize mi döndürüleceğiz?”
“Bizler çürümüş kemiklere döndükten sonra mı?”
“Öyle ise bu hüsran dolu bir dönüştür” dediler.
Hâlbuki o, bir haykırıştan (sûr’un üfürülmesinden) ibarettir.
Birdenbire kendilerini mahşerde buluverirler.
(Ey Muhammed!) Mûsâ’nın haberi sana geldi mi?
Hani, Rabbi ona mukaddes Tuvâ vadisinde şöyle seslenmişti:
“Haydi Firavun’a git! Çünkü o azmıştır.”
“Ona de ki: İster misin (küfür ve isyanından) temizlenesin?
Seni Rabbine ileteyim de O’na karşı derinden saygı duyup korkasın!”
Derken Mûsâ ona en büyük mucizeyi gösterdi.
Fakat o, Mûsâ’yı yalanladı ve isyan etti.
Sonra sırt dönüp koşarak gitti.
Hemen (adamlarını) topladı ve onlara seslendi:
“Ben, sizin en yüce Rabbinizim!” dedi.
Allah onu, ibret verici şekilde dünya ve âhiret cezasıyla cezalandırdı.
Şüphesiz bunda Allah’tan sakınıp korkan kimseler için büyük bir ibret vardır.
(Ey inkârcılar!) Sizi yaratmak mı daha zor, yoksa göğü yaratmak mı? Onu Allah kurmuştur.
Onu yükseltmiş ve ona düzen ve âhenk vermiştir.
O göğün gecesini karanlık yaptı, ışığını da çıkardı.
Ardından yeri düzenleyip döşedi.
Ondan suyunu ve merasını çıkardı.
Dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.
Bunları sizin için ve hayvanlarınız için bir yarar kaynağı yaptı.
(34-35) En büyük felaket (kıyamet) geldiği zaman, o gün insan yaptıklarını hatırlar.
(34-35) En büyük felaket (kıyamet) geldiği zaman, o gün insan yaptıklarını hatırlar.
Cehennem, görenler için apaçık bir şekilde gösterilir.
(37-39) Kim azgınlık eder ve dünya hayatını tercih ederse, şüphesiz, cehennem onun sığınağıdır.
(37-39) Kim azgınlık eder ve dünya hayatını tercih ederse, şüphesiz, cehennem onun sığınağıdır.
(37-39) Kim azgınlık eder ve dünya hayatını tercih ederse, şüphesiz, cehennem onun sığınağıdır.
(40-41) Kim de, Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve nefsini arzularından alıkoyarsa, şüphesiz, cennet onun sığınağıdır.
(40-41) Kim de, Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve nefsini arzularından alıkoyarsa, şüphesiz, cennet onun sığınağıdır.
Sana, kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar.
Onu bilip söylemek nerede, sen nerede?
Onun nihai bilgisi yalnız Rabbine âittir.
Sen, ancak ondan korkanları uyarıcısın.
Kıyameti gördükleri gün onlar, sanki dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibidirler.
Yazar: Diyanet - Diyanet 2
(1-5) Söküp çıkaranlara, yavaşça çekenlere, yüzdükçe yüzenlere, yarıştıkça yarışanlara, iş düzenleyenlere andolsun;
(1-5) Söküp çıkaranlara, yavaşça çekenlere, yüzdükçe yüzenlere, yarıştıkça yarışanlara, iş düzenleyenlere andolsun;
(1-5) Söküp çıkaranlara, yavaşça çekenlere, yüzdükçe yüzenlere, yarıştıkça yarışanlara, iş düzenleyenlere andolsun;
(1-5) Söküp çıkaranlara, yavaşça çekenlere, yüzdükçe yüzenlere, yarıştıkça yarışanlara, iş düzenleyenlere andolsun;
(1-5) Söküp çıkaranlara, yavaşça çekenlere, yüzdükçe yüzenlere, yarıştıkça yarışanlara, iş düzenleyenlere andolsun;
(6-9) Birinci üflemenin (kâinatı) sarstığı, onu ikinci üflemenin takip ettiği gün, işte o gün yürekler kaygıdan oynar, gözlerini korku bürür.
(6-9) Birinci üflemenin (kâinatı) sarstığı, onu ikinci üflemenin takip ettiği gün, işte o gün yürekler kaygıdan oynar, gözlerini korku bürür.
(6-9) Birinci üflemenin (kâinatı) sarstığı, onu ikinci üflemenin takip ettiği gün, işte o gün yürekler kaygıdan oynar, gözlerini korku bürür.
(6-9) Birinci üflemenin (kâinatı) sarstığı, onu ikinci üflemenin takip ettiği gün, işte o gün yürekler kaygıdan oynar, gözlerini korku bürür.
(10-11) «Öldükten sonra biz, (dünyadaki) ilk halimize mi döndürüleceğiz, (hem de) çürümüş kemikler olduktan sonra mı?» derler.
(10-11) «Öldükten sonra biz, (dünyadaki) ilk halimize mi döndürüleceğiz, (hem de) çürümüş kemikler olduktan sonra mı?» derler.
«O zaman bu, ziyanlı bir dönüş olur» dediler.
Bu dönüş, sadece bir seslenmeye bakar.
Birdenbire kendilerini mahşerde buluverirler.
(Habibim!) Sana Musa´nın haberi geldi mi?
Kutsal vâdi Tuvâ´da Rabbi ona şöyle seslenmişti:
Firavun´a git! Çünkü o çok azdı.
(18-19) De ki: Arınmayı ve seni Rabbimin yoluna iletmemi ister misin? Böylece ondan korkarsın.
(18-19) De ki: Arınmayı ve seni Rabbimin yoluna iletmemi ister misin? Böylece ondan korkarsın.
Ve ona en büyük mucizeyi gösterdi.
(O ise) hemen yalanladı ve isyan etti.
Sonra (inkâr için) olanca çabasını göstermek üzere sırtını döndü.
Derhal (adamlarını) topladı ve (onlara) bağırdı:
Ben, sizin en yüce Rabbinizim! dedi.
Allah onu, (herkese ibret olarak) dünya ve ahiret azabıyla cezalandırdı.
Elbette bunda, korkan kimseler için büyük bir ibret vardır.
(27-29) Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı.
(27-29) Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı.
(27-29) Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı.
(30-33) Ondan sonra da yerküreyi döşedi. Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere, yerden suyunu ve otlağını çıkardı ve dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.
(30-33) Ondan sonra da yerküreyi döşedi. Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere, yerden suyunu ve otlağını çıkardı ve dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.
(30-33) Ondan sonra da yerküreyi döşedi. Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere, yerden suyunu ve otlağını çıkardı ve dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.
(30-33) Ondan sonra da yerküreyi döşedi. Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere, yerden suyunu ve otlağını çıkardı ve dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.
(34-36) Her şeyi alt üst eden o büyük felâket geldiği vakit, insan dünyada iken ne için çalıştığını hatırlar. Cehennem de gören her kişiye açıklığı ile gösterilir.
(34-36) Her şeyi alt üst eden o büyük felâket geldiği vakit, insan dünyada iken ne için çalıştığını hatırlar. Cehennem de gören her kişiye açıklığı ile gösterilir.
(34-36) Her şeyi alt üst eden o büyük felâket geldiği vakit, insan dünyada iken ne için çalıştığını hatırlar. Cehennem de gören her kişiye açıklığı ile gösterilir.
(37-39) Azana ve dünya hayatını ahirete tercih edene, şüphesiz cehennem tek barınaktır.
(37-39) Azana ve dünya hayatını ahirete tercih edene, şüphesiz cehennem tek barınaktır.
(37-39) Azana ve dünya hayatını ahirete tercih edene, şüphesiz cehennem tek barınaktır.
(40-41) Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştıran için ise şüphesiz cennet yegâne barınaktır.
(40-41) Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştıran için ise şüphesiz cennet yegâne barınaktır.
Sana kıyameti sorarlar: Gelip çatması ne zamandır? (derler.)
Sen onu nereden bilip bildireceksin!
Onun nihaî ilmi yalnız Rabbine aittir.
Sen ancak ondan korkanları uyarırsın.
Kıyamet gününü gördüklerinde (dünyada) sadece bir akşam vakti ya da kuşluk zamanı kadar kaldıklarını sanırlar.
Yazar: Elmalılı Hamdi Yazır - Kur'an-ı Kerim ve Meali
Andolsun, o daldırıp çıkaranlara,
usulcacık çekenlere,
yüzüp yüzüp gidenlere.
yarışıp geçenlere,
ve bir iş çevirenlere ki,
o gün sarsıntı sarsacak.
Onu ikincisi izleyecek.
O gün yürekler oynar kaygıdan.
Gözler kalkmaz saygıdan.
Diyorlar ki: «Biz gerçekten eski halimize döndürülecek miyiz?
Ya, ufalanmış kemikler olduktan sonra ha?»
Dediler ki: «Öyleyse o zararlı bir dönüş!»
Fakat o zorlu bir kumandadır,
bir de bakarsın uyanmışlar, hepsi meydanda.
Sana o Musa´nın haberi geldi ya?
Hani Rabbi ona o mukaddes vadi Tuva´da seslenmişti:
Haydi git Firavun´a, çünkü o pek azıttı.
De ki: «İster misin temizlenesin?
Sana Rabbini tanıtayım da ona saygı duyasın?»
Vardı ona, o büyük mucizeyi gösterdi.
Fakat o, yalan dedi ve isyan etti.
Sonra koşarak ters yöne gitti.
Derken toplayıp bağırdı!
Benim en büyük Rabbiniz! dedi.
Allah da onu tuttu, sonuna ve önüne (ahirette ve dünyada) ibret olmak üzere bir cezaya çarptırdı.
Şüphesiz ki, bunda saygı duyacaklar için bir ibret vardır.
Siz mi yaratılışça daha çetinsiniz, yoksa gökyüzü mü? Onu O «Allah» bina etti.
Boyuna yükseklik verdi, nizamına koydu.
Gecesini kararttı, kuşluğunu çıkardı.
Ondan sonra da yeryüzünü döşedi.
Ondan suyunu ve otlağını çıkardı.
Ve dağlarını oturttu.
Sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için.
Fakat o en büyük felaket (kıyamet) geldiği zaman,
O, insanın neye koştuğunu anlayacağı gün,
gören kimseler için cehennem hortlatıldığı zaman,
artık her kim azgınlık etmiş,
dünya hayatını tercih etmişse,
muhakkak onun varacağı yer cehennemdir.
Her kim de Rabbinin makamından korkmuş, nefsini kötü arzulardan engellemişse,
muhakkak cennettir onun varacağı.
Sana o saatten (kıyameti) soruyorlar «Ne zaman demir atması?» diye,
Nerde senden onu anlatması (sen nerede, onu anlatmak nerede)?!
Rabbine aittir onunla ilgili bütün bilgi.
Sen, ancak O´ndan korkacakların bir uyarıcısısın!
Onlar, onu (kıyameti) görecekleri gün, sanki bir akşam veya bir kuşluğundan başka durmamışa dönecekler.
Yazar: Elmalılı Hamdi Yazır - Kur'an-ı Kerim ve Meali (Sadeleştirilmiş)
Andolsun şiddetle çekip çıkaranlara,
Usulcacık çekenlere,
Yüzüp yüzüp gidenlere,
Yarışıp geçenlere,
Derken bir iş çevirenlere kasem olsun (ki kıyamet var).
O gün deprem sarsar,
Onu ikinci bir sarsıntı izler.
Yürekler vardır, o gün kaygıdan hoplar.
Gözler kalkmaz saygıdan.
Diyorlar ki: «Biz tekrar eski halimize mi döndürülecekmişiz?
«Biz, çürümüş kemikler olduktan sonra ha?»
«Öyleyse bu çok zararlı bir dönüştür.» dediler.
Fakat o bir tek haykırıştır.
Bir de bakarsın hepsi meydandadır.
Musa´nın haberi sana geldi mi?
Hani Rabbi ona kutsal vaadi Tuva´da seslenmişti:
«Haydi, demişti, git Firavun´a, çünkü o çok azdı.»
De ki: İster misin arınasın?
Seni Rabbinin yoluna ileteyim de ondan korkasın.
Musa Firavun´a o büyük mucizeyi gösterdi.
Fakat Firavun yalanladı, karşı geldi.
Sonra koşarak dönüp gitti.
Derken adamlarını topladı da bağırdı:
«Ben sizin en yüce Rabbinizim» dedi.
Allah da onu tuttu, dünya ve ahiret azabıyla yakalayıverdi.
Kuşkusuz bunda, saygı duyacaklar için bir ibret vardır.
Yaratılışça siz mi daha çetinsiniz, yoksa gök mü? Onu Allah bina etti.
Tavanını yükseltti, onu bir düzene koydu.
Gecesini kararttı, kuşluğunu çıkardı.
Bundan sonra da yeryüzünü döşedi.
Ondan suyunu ve otlağını çıkardı.
Dağlarını oturttu.
Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için .
Fakat o her şeyi bastıran büyük felaket geldiği vakit,
O, insanın neyin peşinde koştuğunu anladığı gün,
Gören kimseler için cehennem hortlatıldığı vakit,
Artık her kim azgınlık etmiş,
Ve dünya hayatını tercih etmişse,
Kuşkusuz onun varacağı yer cehennemdir.
Kim de Rabbinin divanında durmaktan korkmuş, nefsini boş heveslerden menetmiş ise,
Kuşkusuz onun varacağı yer cennettir.
Sana o kıyameti soruyorlar, ne zaman kopacak diye.
Sen nerde, onu anlatmak nerde?!
Onun son ilmi Rabbine aittir.
Sen ancak ondan korkacak olanları uyarıcısın.
Onlar o kıyameti görecekleri gün sanki dünyada bir akşam veya kuşluğundan başka durmamışa dönecekler.
Yazar: Seyyid Kutub - Fizilal-il Kuran
Andolsun söküp çıkaranlara.
Hemen çekip alanlara.
Yüzüp gidenlere.
Yarışıp, geçenlere.
Derken işi düzenliyenlere!
O gün bir sarsıntı sarsar.
Ardından bir başka sarsıntı gelir.
O gün kalpler titrer.
Gözler korkudan aşağı kayar.
Diyorlar ki: «Biz yine eski halimize döndürülecek miyiz?
Biz çürümüş kemikler olduktan sonra ha?
Öyle ise bu, ziyanlı bir dönüştür» dediler.
Doğrusu bir tek çığlık yetecektir.
Hepsi hemen bir düzlüğe dökülecektir.
Musa´nın haberi sana geldi mi?
Tuva´da, kutsal bir vadide, Rabbi ona şöyle hitab etmişti:
Firavuna git çünkü o azdı.
Ona de ki: «Arınmağa niyetin var mı?
Rabbine giden yolu göstereyim ki O´na saygı duyup korkasın.»
Bunun üzerine ona en büyük mucizeyi gösterdi.
Fakat o Musa´yı yalanladı, karşı geldi.
Sonra sırtını döndü; çalışmağa koyuldu.
Adamlarını toplayıp seslendi:
Sizin en yüce Rabbiniz benim dedi.
Allah bunun üzerine onu dünya ve ahiret azabına uğrattı.
Doğrusu bunda Allah´tan korkan kimseye ders vardır.
Ey inkarcılar! Sizi yaratmak mı daha zordur, yoksa göğü yaratmak mı?
Ki Allah onu bina edip yükseltmiş ve ona şekil vermiştir.
Gecesini karanlık yapmıştır. Gündüzünü aydınlatmıştır.
Ardından yeri düzenlemiştir.
Suyunu ondan çıkarmış ve otlak yer meydana getirmiştir.
Dağları yerleştirmiştir.
Bunları sizin ve hayvanların geçinmesi için yapmıştır.
Her şeyi bastıran o büyük felaket geldiği zaman.
O gün insan, neyin peşinde koşmuş olduğunu hatırlar.
Gören kimseler için cehennem ortaya çıkarılmıştır.
Artık kim azmışsa.
ve şu yakın hayatı yeğlemişse.
Onun barınağı cehennemdir.
Ancak kim Rabbinin huzurunda durup hesap vermekten korkmuş ve nefsini kötü heveslerden menetmişse.
Onun barınağı da cennettir.
Ey Muhammed! Senden kıyametin ne zaman gelip çatacağını sorarlar.
Sen nerede, onun vaktini söylemek nerede?
Onun bilgisi Rabbine aittir.
Sen ancak, ondan korkacak olanları uyarırsın.
Onlar onu gördükleri zaman sanki dünyada bir akşam veya onun kuşluk vaktinden fazla kalmamış gibi olurlar.
Yazar: Gültekin Onan - Kur'an-ı Kerim ve Meali
Ta en derinden acıyla sökerek çıkaranlara andolsun.
Yumuşacık çekip alanlara,
Yüzdükçe yüzerek gidenlere,
Öncü olarak yarışıp geçenlere,
Derken buyruğu bir düzen içinde evirip çevirenlere,
O sarsıntının sarsacağı gün,
Arkasından onu diğer bir sarsıntı izleyecek.
O gün kalpler (dehşet içinde) hoplayacak.
Gözler zillet içinde düşecek.
Derler ki: "Biz çukurda iken, gerçekten biz mi yeniden (diriltilip) döndürüleceğiz?"
"Biz çürüyüp dağılmış kemikler olduğumuz zaman mı?"
Derler ki: "Şu durumda, zararına bir dönüştür bu."
Oysa bu, yalnızca tek bir haykırıştır.
Bir de bakarsın ki, onlar, yerin üstündedirler.
Musa´nın haberi sana geldi mi?
Hani rabbi ona, kutsal vadi Tuva´da seslenmişti:
"Firavun´a git; çünkü o azdı."
Ona de ki: "Temizlenmek ister misin?"
"Seni rabbine yönelteyim, böylece (O´ndan) korkmuş olursun."
(Musa) Ona büyük ayeti gösterdi.
Fakat o, yalanladı ve isyan etti.
Sonra (karşı yönde) çaba harcayıp sırtını döndü.
Sonunda (yardımcı güçlerini) topladı, seslendi;
Dedi ki: "Sizin en yüce rabbiniz benim."
Böylelikle Tanrı onu, ahiret ve dünya azabıyla yakaladı.
Gerçekten bundan ´içi titreyerek korkacak´ kimse için elbette bir ibret (ders) vardır.
Yaratmak bakımından siz mi daha güçsünüz yoksa gök mü? (Tanrı) Onu bina etti.
Boyunu yükseltti, ona belli bir düzen verdi.
Gecesini kararttı, kuşluğunu açığa çıkardı.
Bundan sonra yeryüzünü serip döşedi.
Ondan da suyunu ve otlağını çıkardı.
Dağlarını dikip oturttu;
Size ve hayvanlarınıza bir yarar (meta) olmak üzere.
Ancak o, ´her şeyi batırıp gömen büyük felaket´ (kıyamet) geldiği zaman.
O gün, insan, neye çaba harcadığını düşünüp anlar.
Görebilenler için cehennem de sergilenmiştir.
Artık kim taşkınlık edip azarsa,
Ve dünya hayatını seçerse,
Şüphesiz cehennem, (onun için) bir barınma yeridir.
Kim rabbinin makamından korkar ve nefsi hevadan sakındırırsa,
Artık şüphesiz cennet, (onun için) bir barınma yeridir.
"O ne zaman demir atacak?" diye, sana kıyamet saatini soruyorlar.
Onunla ilgili bilgi vermekten yana sende ne var ki...
En sonunda o (ve onunla ilgili bilgi) rabbine aittir.
Sen, yalnızca ondan ´içi titreyerek korkanlar´ için bir uyarıcısın.
Onu gördükleri gün sanki, bir akşam veya bir kuşluk vaktinden başkasını yaşamamış gibidirler.
Yazar: Hasan Basri Çantay - Kur'an Meali - Kur’an-ı Hakim Ve Meal-i Kerim
Andolsun (kâfirlerin cesedlerine) boğulmuş olan ruuhlarını tâ derinlikler (in) den söküb koparan,
(mü´minlerin canını ise) rıfk ile çıkaran (ölüm melek) lerine,
andolsun (dalgıç yüzer gibi) yüzüb (ve gökden inib) de,
(kâfirlerin ruhlarını cehenneme, mü´minlerinkini cennete götürmekde) öncül olarak koşan,
bir de (dünyânın) işi (ni) tedbîr eden (diğer melek) ler (zümresin) e (ki muhakkak hepiniz tekrar dirileceksiniz).
O gün sarsan sarsacak,
onun ensesine binecek olan da ardından gelecek.
O gün kalbler (korku ile) titreyecek,
(saahiblerinin) gözleri zilletle eğilecekdir.
Onlar derler ki: «Biz mi saahiden eski haale döndürülmüş olacağız»?
«Biz çürüyüb dağılmış kemikler olduğumuz vakit mı?»
Dediler: «Öyle ise bu (yeni hayâta dönüş) ziyanlı bir dönüşdür».
Fakat o, ancak bir tek haykırışdır.
Ki o zaman onlar (görürsün ki) hemen (diri olarak) toprağın yüzündedirler.
Sana (Habîbim) Musânın haberi geldi (değil) mi?
Hani Rabbi ona mukaddes «Tuvaa» vadisinde (şöyle) nida etmişdi :
«Fir´avna git. Çünkü o, pek azmışdır».
Onun için de ki : «(Küfürden, azgınlıkdan) temizlenmende meylin var mı senin»?
«Ve seni Rabbin (i tanıtmıya) irşâd edeyim ki (Ondan) korkasın».
(Musa gitdi, teblîğ etdi) Ona o en büyük mu´cizeyi gösterdi.
Fakat (Fir´avn Musâyı) yalanladı, (Allaha) ısyânetdi.
Sonra da koşarak arkasını döndü.
Nihayet (sihirbazlarını, yahud ordusunu) topladı da bağırdı:
«İşte ben sizin en yüce Rabbinizim»!
Bunun üzerine Allah onu hem âhiret, hem dünyâ azâbiyle yakaladı.
Şübhe yok ki (Allahdan) korkacak kimse (ler) için bunda kat´î bir ibret vardır.
Sizi (tekrar) yaratmak mı (sizce) daha güc, yoksa göğ (ü yaratmak) mı ki onu (Allah) bina etmişdir.
Onun boyunu O yükseltdi. Derken ona bir nizaam verdi.
Onun gecesini karardı, gündüzünü (aydınlığa) çıkardı.
Bundan sonra da yeri (ikaamete saalih bir halde) yayıb döşedi.
Ondan suyunu, otlağını çıkardı.
Dağları (nı sapasağlam) dikdi.
(Allah bunları) size ve davarlarınıza birer fâide olmak üzere (yapmışdır).
Fakat o (bütün belâlardan üstün) en büyük belâ geldiği zaman,
İnsanın neye koşduğunu iyice anlayacağı gün,
o alevli ateş (cehennem), görecek (her) kimseye apaçık gösterildiği (zaman).
Artık kim haddi aşarak küfretmiş,
dünyâ hayâtını tercîh eylemişse,
işte muhakkak ki o alevli ateş (cehennem) onun varacağı yerin ta kendisidir.
Amma, kim Rabbinin makaamından korkdu, nefsini hevâ (ve hevesin) den alıkoyduysa,
işte muhakkak ki cennet onun varacağı yerin ta kendisidir.
Sana o saati (kıyameti), onun ne zaman demir atacağını sorarlar.
Sende ona âid şey (bilgi) yokdur ki anlatasın.
Onun nihayet (ilm) i ancak Allaha (dayanır).
Sen ondan korkacak kimselere ancak o tehlikeyi haber verensin.
Onlar bunu görecekleri gün sanki (günün) bir akşamından, yahud bir kuşluğundan başka durmamışlardır.
Yazar: İbni Kesir - Büyük Kuran Tefsiri
Boğulmuş olanları söküp alanlara andolsun.
Canları kolaylıkla alanlara,
Yüzüp yüzüp gidenlere,
Yarıştıkça yarışanlara,
Ve işleri yönetenlere,
O gün; bir sarsıntı sarsar,
Ve peşinden bie başkası gelir.
O gün kalbler titrer,
Gözler yere döner.
Biz, eski halimize mi döndürüleceğiz? derler.
Ufalanmış kemikler olduğumuz vakit mi?
O takdirde bu, zararlı bir dönüştür, derler.
Doğrusu o, bir tek çığlıktır.
Ki o zaman, hepsi toprağın yüzüne dökülecektir.
Musa´nın haberi geldi mi sana?
Hani Rabbı ona; mukaddes vadide, Tuva´da şöyle seslenmişti:
Firavun´a git; çünkü o, çok azmıştır.
De ki: temizlenmeye meylin var mı senin.
Rabbına giden yolu göstereyim de O´ndan korkasın.
Ve ona en büyük mucizeyi gösterdi.
Ama o, yalanlayıp isyan etti.
Sonra arkasını döndü, koşmaya başladı.
Toplayıp seslendi:
Ve sizin en yüce Rabbınız benim, dedi.
Bunu üzerine Allah, onu dünya ve ahiret azabıyla yakaladı.
Şüphesiz ki bunda, korkan kimseler için ibret vardır.
Sizi yaratmak mı daha zordur, yoksa göğü mü? Onu bina etmiştir.
Boynu yükseltmiş ve ona bir şekil vermiştir.
Gecesini karanlık yapmış, gündüzünü ortaya çıkarmıştır.
Bundan sonra yeri döşemiştir.
Ondan suyunu ve otlağını çıkarmıştır.
Dağları dikmiştir.
Sizin ve hayvanlarınızın geçinmesi için.
Fakat o en büyük bela geldiği zaman;
O gün insan, neye çalıştığını anlar.
Cehennem, bakan herkese apaçık gösterilir.
Artık kim haddini aşmışsa.
Ve kim dünya hayatını tercih etmişse;
Şüphesiz ki onun varacağı yer; cehennemdir.
Kim de Rabbının makamından korkup da nefsini heveslerden alıkoyduysa;
Şüphesiz ki onun varacağı yer, cennettir.
Sana kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar.
Senin neyine onun zamanını bildirmek.
En sonunda o, ancak Rabbına aittir.
Sen, ancak O´ndan korkanı uyaransın.
Ve onlar onu gördükleri gün; sadece bir akşam veya bir kuşluk vakti kalmış gibi olurlar.
Yazar: İskender Ali Mihr - Kur'ân-ı Kerim Lafz-ı ve Ruhu Tefsiri
Dalarak kuvvetle (söke söke) çekip alanlara andolsun.
Yumuşaklıkla (incitmeden) çekip çıkaranlara andolsun.
Yüzdükçe yüzenlere (akarak gidenlere) andolsun.
Ve de yarışarak öne geçenlere (andolsun).
Ve de emirle (işleri) tedbir edenlere (emri yerine getirip idare edenlere) (andolsun).
O gün, sarsan sarsacak.
Arkasından gelen (ikinci sarsıntı), onu (1. sarsıntıyı) takip edecek.
İzin günü kalpler (dehşetten) şiddetle çarpacaktır.
Onların bakışları korkudan zillet içindedir.
Derler ki: “Gerçekten biz mutlaka (mezardaki cesetlerimiz dirilerek) ilk halimize geri döndürülen kimseler mi olacağız?”
Biz çürümüş, dağılmış kemikler olduğumuz zaman mı?
Dediler ki: “O zaman bu (dönüş, diriliş), hüsranlı bir dönüştür.”
Halbuki o (diriliş) sadece tek bir sayhadır.
İşte o zaman onlar yerin (toprağın) üstündedirler.
Sana Musa (A.S)´ın kıssası geldi mi?
Rabbi ona kutsal vadi Tuva´da nida etmişti (seslenmişti).
Firavuna git, muhakkak ki o azdı.
Ve de ona de ki: “Sen tezkiye olmak (nefsini temizlemek) ister misin?”
Ve: “Seni Rabbine ulaştırayım (hidayete erdireyim).” de. Böylece huşû sahibi ol.
Bundan sonra ona büyük mucize gösterdi.
Fakat o (firavun) yalanladı ve isyan etti (asi oldu).
Sonra koşarak arkasını döndü.
Hemen (kavmini) topladı, sonra da (onlara) nida etti (seslendi).
Sonra da (firavun) dedi ki: “Ben sizin çok yüce Rabbinizim.”
Bunun üzerine Allah, onu dünya ve ahiret azabıyla ahzetti (yakalayıp helâk etti).
Muhakkak ki bunda, korkan kimse için elbette ibret vardır.
Yaratma bakımından siz mi yoksa bina ettiği sema mı daha kuvvetli? (Sizi yaratmak mı yoksa bina ettiği semayı mı yaratmak daha zor?)
Onun (semanın) tavanını yükseltti (yüksekliğini artırdı). Sonra da onu sevva etti (dizayn edip düzenledi).
Ve onun gecesini kararttı ve onun duhasını (aydınlığını ortaya) çıkardı.
Ve arz, bundan sonra da onu yayıp döşedi.
Ondan (yerden), onun suyunu ve merasını (yeşilliğini, otlağını) çıkardı.
Ve dağlar, ona (yeryüzüne), onları muhkem (sağlam) olarak yerleştirdi.
Sizin ve hayvanlarınız için meta olarak (faydalanmanız için).
Fakat o büyük (dayanılmaz) musîbet (kıyâmet vakti) geldiği zaman.
O gün insan ne için çalıştığını (ne yaptığını) tezekkür eder (düşünür).
Ve alevli ateş (cehennem), onu görecek olan kimseye açıkça gösterilmiştir.
Fakat, artık kim taşkınlık etmiş (haddi aşmış) ise.
Ve dünya hayatını tercih etmiş ise.
O taktirde, muhakkak ki alevli ateş (cehennem), o, barınacak yerdir.
Ve fakat, kim Rabbinin makamından korkmuş ve nefsini heveslerinden nehyetmiş ise (heveslerine uymamışsa).
O taktirde, muhakkak ki cennet, o, barınacak yerdir.
Sana o saatten (kıyâmetten) soruyorlar: “Onun vukuu ne zaman?”
Sende onun zikrinden (başka) ne var (onun beyanından başka bir bilgin yoktur).
Onun sonu, Rabbinedir.
Sen sadece, O´na huşû duyan, O´ndan korkanlar için bir uyarıcısın.
Sanki onlar, onu (kıyâmeti) görecekleri gün, sanki bir akşam veya kuşluk vaktinden başka (zamanları) kalmamış gibi olurlar.
Yazar: Muhammed Esed - Kur'an Mesajı Meal-Tefsir
Düşün bu (yıldız)ları, batmak üzere yükselen;
ve (yörüngelerinde) istikrarlı şekilde hareket eden,
ve (uzayda) sakin sakin yüzen,
ve hızlı şekilde (birbirini) izleyen,
böylece (Yaratıcı´nın) buyruğunu yerine getiren!
(O halde, düşün) şiddetli bir sarsıntının (dünyayı) sarstığı Gün(ü),
daha büyük (sarsıntı)ların ardından geleceği (Günü)!
O Gün (insanların) kalpleri titreyerek çarpacak
(ve) gözleri yere bakacak...
(Ama hala) bazıları: "Ne yani!" diyorlar, "Biz gerçekten eski halimize mi döndürüleceğiz,
çürüyen kemik (yığını) olsak bile?"
(Ve) ilave ediyorlar: "Öyleyse bu, zararlı bir dönüş olur!"
(Ama) o zaman, (Son Saat), bir tek çığlık (gibi ansızın onların üzerine) kopacak,
işte o zaman (hakikati) anlayacaklar!
Musa´nın kıssasından hiç haberin oldu mu?
Hani kutsal bir vadide Rabbi o´na şöyle seslenmişti:
"Sen, Firavun´a git -çünkü o hak ve adalet sınırlarını ihlal ediyor-
ve (ona) söyle: ´Arınmaya istekli misin?
(Eğer istekliysen) o zaman seni Rabbin(i tanıma mertebesin)e ulaştıracağım ki (bundan sonra) O´nun korkusunu duyasın.´"
Bunun üzerine (Musa), (Firavun´a gitti ve) ona (Rabbinin rahmetinin eseri olan) büyük mucizeyi anlattı.
Ama (Firavun) o´nu yalanladı ve (hidayeti) şiddetle reddetti,
sonra da kaba bir şekilde (Musa´ya) sırtını döndü;
daha sonra (ileri gelen adamlarını) topladı ve (halkını) çağırdı,
ve onlara "Ben sizin en yüce rabbinizim!" dedi.
Bunun üzerine Allah onu yakalayıp hesaba çekti (ve bunu) hem bu dünyada hem de öteki dünyada uyarıcı bir örnek yaptı.
Bunda, şüphesiz, (Allah´ın) ürperti ve korkusunu duyanlar için bir ibret vardır.
(Ey insanlar!) Sizi yaratmak, göğü yaratmış olan Allah için daha mı zordur?
O, gökkubbeyi yükseltmiş ve ona gerektiği gibi biçim vermiştir;
onun gecesini karanlık yapmış ve gündüzünü aydınlatmıştır.
Ve ardından yeri düzenleyip yaymıştır,
yerden suyu ve bitki örtüsünü çıkartmış,
ve dağları sağlam şekilde yerleştirmiştir:
(bütün bunlar) sizin ve hayvanlarınızın geçinmesi için(dir).
Ve böylece, büyük, sarsıcı (yeniden dirilme) olayı gelip çattığında,
o Gün insan yaptığı her şeyi (açıkça) hatırlayacak;
ve (cehennemin) yakıcı ateşi, onu gör(meye mahkum edil)en herkesin karşısına getirilecektir.
Çünkü, hak ve adalet sınırlarını ihlal eden,
ve bu dünya hayatını (ruh temizliğine) tercih eden(in)
varacağı yer o yakıcı ateştir!
Ama Rabbinin huzurunda korku ile duranın ve nefsini kötü arzulardan alıkoyanın
varacağı yer cennettir!
(Ey peygamber!) Sana Son Saat´i soruyorlar: "Ne zaman gelip çatacak?"
Sen onun hakkında ne söyleyebilirsin ki?
(Çünkü) onun (bilgisinin) başı ve sonu yalnız Rabbinin katındadır!
Sen ancak ondan korkanları uyar(mak için gönderil)mişsin.
Onu anladıkları Gün (onlara, bu dünyada) bir akşamdan ya da kuşluğuyla (birlikte sona eren bir gece)den fazla kalmamışlar (gibi gelecek)!
Yazar: Ömer Nasuhi Bilmen - Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Meali
(1-2) Andolsun (ruhları) şiddetle çekip çıkaranlara. Ve kolaylıkla çıkarıp alanlara.
(1-2) Andolsun (ruhları) şiddetle çekip çıkaranlara. Ve kolaylıkla çıkarıp alanlara.
(3-4) Ve sür´atle yüzenlere. Ve çabukça ileri geçenlere.
(3-4) Ve sür´atle yüzenlere. Ve çabukça ileri geçenlere.
(5-6) Hangi bir mühim işi tedbir edenlere. O gün sarsılacak, sarsılacaktır.
(5-6) Hangi bir mühim işi tedbir edenlere. O gün sarsılacak, sarsılacaktır.
(7-8) O sarsanın ardından biri de gelecektir. Kalpler o günde pek muztariptir.
(7-8) O sarsanın ardından biri de gelecektir. Kalpler o günde pek muztariptir.
Onların gözleri de pek zelilane bir vaziyettedir.
Derler ki: «Biz mi hayata hakikaten döndürülmüş kimseler olacağız?»
«Biz mi çürümüş kemikler olduğumuz zaman?»
(12-13) Dediler ki: «Bu, o halde ziyanlı bir dönüş.» Fakat şüphe yok ki o, bir tek sayhadır.
(12-13) Dediler ki: «Bu, o halde ziyanlı bir dönüş.» Fakat şüphe yok ki o, bir tek sayhadır.
Artık onlar, o zaman bir düz yer üzerindedirler.
(15-16) Sana Mûsa´nın kıssası geldi mi? O vakit ki, O´na Rabbi, mukaddes Tuvâ vadisinde nidâ etmişti.
(15-16) Sana Mûsa´nın kıssası geldi mi? O vakit ki, O´na Rabbi, mukaddes Tuvâ vadisinde nidâ etmişti.
(17-18) Fir´avun´a gidiver, muhakkak ki, o pek azmıştır.» İmdi de ki: «Senin temizlenmekliğine meylin var mıdır?»
(17-18) Fir´avun´a gidiver, muhakkak ki, o pek azmıştır.» İmdi de ki: «Senin temizlenmekliğine meylin var mıdır?»
«Ve sana Rabbin yolunu göstereyim de O´ndan korkasın.»
Artık O´na pek büyük mûcize gösterdi.
O ise yalanladı ve isyan etti.
(22-23) Sonra da koşarak geriye döndü. Artık topladı da nidâ etti.
(22-23) Sonra da koşarak geriye döndü. Artık topladı da nidâ etti.
«Ben sizin en yüksek Rabbinizim,» dedi.
Fakat Allah, onu ahiretin de, dünyanın da ukûbetiyle yakaladı.
Şüphe yok ki, bunda korkar olan kimse için elbette bir ibret vardır.
Sizler mi yaradılış itibariyle daha çetinsiniz, yoksa gök mü ki, onu binâ etti?
Onun yükseklik miktarı yükseltti, sonra onu tesviye kıldı.
(29-31) Ve gecesini karanlık etti, gündüzünü de çıkardı (aydınlattı). Ve ondan sonra da yeri yaydı. Ondan suyunu ve otlağını çıkarıverdi.
(29-31) Ve gecesini karanlık etti, gündüzünü de çıkardı (aydınlattı). Ve ondan sonra da yeri yaydı. Ondan suyunu ve otlağını çıkarıverdi.
(29-31) Ve gecesini karanlık etti, gündüzünü de çıkardı (aydınlattı). Ve ondan sonra da yeri yaydı. Ondan suyunu ve otlağını çıkarıverdi.
Dağları da tesbit etti.
Sizin için ve hayvanlarınız için bir menfaat olarak.
Artık o vakit ki, pek büyük bir âfet zuhûra gelir.
İnsan neye koşup durmuş olduğunu o gün hatırlar.
Cehennemde her gören kimseye açıklanmış bulunur.
(37-38) Artık kim taşkınlık etmiş ise. Ve dünya hayatını tercih eylemiş ise.
(37-38) Artık kim taşkınlık etmiş ise. Ve dünya hayatını tercih eylemiş ise.
Artık şüphe yok ki, cehennemdir, odur onun yurdu.
Fakat kim ki, Rabbinin makamından korkmuş ve nefsini hevâdan nehyetmiş ise.
Artık cennette, o da (o kimse için) yurttur.
(42-44) Sana Kıyametten sorarlar ki, onun vukû´u ne zamandır? Sen onu yâdetmek hususunda ne haldesin? Onun sonu Rabbine varır.
(42-44) Sana Kıyametten sorarlar ki, onun vukû´u ne zamandır? Sen onu yâdetmek hususunda ne haldesin? Onun sonu Rabbine varır.
(42-44) Sana Kıyametten sorarlar ki, onun vukû´u ne zamandır? Sen onu yâdetmek hususunda ne haldesin? Onun sonu Rabbine varır.
Şüphe yok ki sen, ancak ondan korkanlara bir korkutucusun.
Onlar, o Kıyameti gördükleri gün sanki bir akşam veya bir kuşluk vaktinden başka kalmamış gibi olurlar.
Yazar: Suat Yıldırım - Kura'an-ı Hakim ve Açıklamalı Meali
Var gücüyle koşanlar
Neş´e ve şevkle yürüyenler
Yüzüp yüzüp gidenler
Yarışıp geçenle
İşleri düzenleyip yönetenler, hakkı için ki: (kıyamet gerçektir, hepiniz ölümden sonra diriltileceksiniz!
Günü gelince, sura ilk üfleme, yeri şiddetli bir depremle yıkacak
Onu izleyen ikinci üfleme herkesi mezarından kaldıracak
O gün kalpler güp güp ataca
Gözler yere eğilece
İnkârcılar alay ederek şöyle derler: "Çürümüş kemik haline geldikten sonra mı biz eski durumumuza getirilecekmişiz! O takdirde bu, bizim için ziyanlı bir dönüş olur!
Fakat olay (zor değil,) bir tek emirden ibarettir. Bir anda mahşerde toplanıverirler!
Mûsa´nın hadisesinden haberin olmuştu değil mi
Hani Rabbi ona kutlu Tuvâ vâdisinde şöyle seslenmişti
$1
"Firavuna git, zira o iyice azdı!Ona de ki: kendini arındırmaya gönlün var mı
"İster misin Seni Rabbine kavuşturan yola vurayım.Böylece Sen de O´na saygı duyasın?"
Ona en büyük mûcizeyi gösterdi
Fakat o buna "yalan" dedi ve isyan etti
Sonra sırtını dönüp Mûsâ´ya karşı bir çalışma içine girdi
Adamlarını topladı ve onlara: "Sizin en yüce rabbiniz benim!" dedi.
Allah da onu dünyada da, âhirette de şiddetle cezalandırdı
Bu da Rabbini sayacak kimselere bir ibret oldu
Siz ey haşri inkâr edenler: Düşünün, sizi yeniden yaratmak mı zor, yoksa gök âlemini mi?İşte bakın: Allah onu nasıl da sağlam bina etti!
Allah onu direksiz yükseltti ve kusursuz işleyen bir sisteme bağladı
Gecesini karanlık, gündüzünü parlak şekilde açığa çıkardı
Sonra da yeri döşeyip yerleşmeye hazırladı
Oradan sularını, otlaklarını çıkardı
Dağlarını oturttu
Bütün bunları sizin ve hayvanlarınızın hayat için yaptı
Fakat her şeyi bastıran o felaket geldiği zaman
İnsan neyin peşinde koştuğunu anlar ama, artık iş işten geçer
Cehennem her görene, apaçık görünür
Artık kim azdıysa
Âhireti unutup dünya zevkini tercih ettiyse
Onun varacağı yer, olsa olsa cehennemdir
Ama kim Rabbinin divanında durmaktan korkarsa,ve nefsini heva ve hevese uymaktan dizginlerse
Onun varacağı yer de olsa olsa cennettir
Sana kıyamet saatini sorarlar: "Demir atması ne zaman?" diye
Sen nerede, onun vaktini bildirmek nerede?
Onun sonu Rabbine varır, kesin bilgisi O´na aittir
Sana düşen sadece: ondan korkanı uyarmaktır
Onu gördükleri gün öyle gelir ki onlara:Yalnız bir akşam veya bir sabah faslı durdular dünyada
Yazar: Süleyman Ateş - Kuran'ı Kerim Meali
Andolsun söküp çıkaranlara,
Hemen çekip alanlara,
Yüzüp gidenlere,
Yarışıp, geçenlere,
Derken işi düzenleyenlere!
O gün o gürültü sarsar.
Ardından başka bir gürültü gelir.
O gün bazı yürekler çarpar.
Gözleri (korkudan) aşağı kayar.
Diyorlar ki: "Biz yine eski halimize döndürülecek miyiz?"
"Biz çürümüş kemikler olduktan sonra ha?"
"Öyle ise bu, ziyanlı bir dönüştür!" dediler.
O (olay zor değil) bir tek haykırış(a bakmakta)dır.
Hemen onlar uyanıklık alanındadırlar.
Mûsâ´nın haberi sana geldi mi?
Hani Rabbi ona Kutsal Vâdi´de, "Tuvâ"´da ünlemişti:
"Fir´avn´a git, çünkü o azdı."
"De ki: Arınmağa gönlün var mı?"
"Seni Rabbin(in yolun)a ileteyim de O´ndan korkasın."
Ona büyük mu´cizeyi gösterdi.
Fakat o yalanladı, karşı geldi.
Sonra sırtını döndü; (Mûsâ´nın getirdiklerini iptal etmek için) çalışmağa koyuldu.
(Adamlarını) Topladı, (onlara) bağırdı:
"Ben sizin en yüce Rabbinizim!" dedi.
Allâh da onu, sonun ve ilkin (âhiretin ve dünyânın) azâbıyle cezâlandırdı.
Şüphesiz bunda (Allah´tan) korkacak kimse için ibret vardır.
Yaratılışça siz mi daha çetinsiniz, yoksa gök mü? (Allâh) onu yaptı.
Kalınlığını (tavanını) yükseltti, onu düzenledi.
Gecesini örtüp kararttı, kuşluğunu (güneşinin ışığını) açığa çıkardı.
Bundan sonra da yeri yayıp yuvarlattı.
Ondan suyunu ve otlağını çıkardı,
Dağları oturttu,
Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için.
Herşeyi bastıran o büyük felâket geldiği zaman,
O gün insan, neyin peşinde koşmuş olduğunu hatırlar.
Gören kimseler için cehennem ortaya çıkarılmıştır.
Artık kim azmışsa,
Ve şu yakın hayâtı yeğlemişse,
Onun barınağı cehennemdir.
Ama kim Rabbinin divânında dur(up hesap ver)mekten korkmuş ve nefsi(ni) kötü heves(ler)den men etmişse
Onun barınağı da cennettir.
Sana sâ´atden soruyorlar: Demir atması (gelip çatması) ne zaman diye.
Sen nerede, onun vaktini söylemek nerede?!
Onun bilgisi Rabbine âittir.
Sen ancak, ondan korkacak olanları uyarıcısın.
Onlar onu gördükleri zaman sanki (dünyâda) bir akşam veya onun kuşluk vaktinden fazla kalmamış gibi olurlar.
Yazar: Şaban Piriş - Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
Andolsun şiddetle söküp alanlara..
Kolayca çekip çıkaranlara..
Yüzdükçe yüzenlere..
Yarıştıkça yarışanlara..
Ve işleri düzene sokanlara..
O gün sarsılacak olan sarsılır.
Bir diğeri onu izler.
O gün çarpan kalpler vardır.
Gözleri korku ile yere eğilmiştir.
-Çukurdan geri mi çıkacağız? derler.
-Çürüyüp ufalanmış kemikler haline geldiğimiz zaman..
-Öyleyse bu dönüş hüsrandır, derler.
O, ancak tek bir çığlıktır.
İşte o zaman onlar, hemen uyanacaktır.
Musa’nın haberi sana geldi mi?
Hani, Rabbi ona, mukaddes Tuva’da seslenmişti:
-Firavun’a git, çünkü o azdı.
Ve de ki: -Arınmaya istekli misin?
Sana, Rabbine giden yolu göstereyim de O’ndan saygı ile korkasın.
Ona en büyük mucizeyi/ayeti gösterdi.
Fakat o yalanladı ve isyan etti.
Sonra arkasını dönüp, koşmaya başladı.
Toplantı yapıp, şöyle seslendi:
-Sizin en yüce Rabbi’niz/kralınız benim, dedi.
Allah da onu dünya ve ahiret azabıyla yakaladı.
İşte bunda saygı ile korkan kimse için bir ibret vardır.
Sizi mi (yeniden) yaratmak daha güçtür; yoksa göğü mü? Onu bina etti.
Yükseklere kaldırdı ve düzenledi.
Gecesini karanlık yaptı, gündüzünü aydınlığa çıkardı.
Ve yeri, bundan sonra yaydı.
Ondan suyunu ve otlağını çıkardı.
Dağları da yerleştirdi.
Sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için..
En büyük baskın geldiği zaman,
O gün insan neye çalıştığını hatırlar.
Gören kimselere cehennem gösterilir.
Kim azdıysa,
Dünya hayatını tercih ettiyse.
Cehennem onun varacağı yerdir.
Ama, kim de Rabbinin makamından korkup, kendisini heveslerine uymaktan alıkoymuşsa..
Cennet de onun varacağı yerdir.
Sana kıyametin ne zaman gerçekleşeceğini soruyorlar.
Senin neyine ondan haber vermek.
Rabbine aittir, onun sonucu..
Sen ancak ondan korkan kimseye bir uyarıcısın.
Onu gördükleri gün, onlar sanki, sadece bir akşam veya bir kuşluk vakti süresince (dünyada) kalmış olurlar.
Yazar: Ebu'l Al'a Mevdudi - Tefhim-ul Kuran
Ta en derinden acıyla sökerek çıkaranlara andolsun.
Yumuşacık çekip alanlara,
Yüzdükçe yüzerek gidenlere,
Öncü olarak yarışıp geçenlere,
Derken işi bir düzen içinde evirip çevirenlere.
O sarsıntının sarsacağı gün,
Arkasından onu diğer bir sarsıntı izleyecek.
O gün yürekler (dehşet içinde) hoplayacak.
Gözler de zillet içinde düşecek.
Kendileri; derler ki: «Biz çukurda iken, gerçekten biz mi yeniden (diriltilip) döndürüleceğiz?»
«Biz çürüyüp dağılmış kemikler olduğumuz zaman mı?»
Dediler ki: «Şu durumda, zararına bir dönüştür bu.»
Oysa bu, yalnızca tek bir haykırıştır.
Bir de bakarsın ki, onlar, yerin üstündedirler.
Musa´nın haberi sana geldi mi?
Hani Rabbi ona, kutsal vadi Tuva´da seslenmişti:
«Firavun´a git; çünkü o, azdı.»
«Ona de ki: -Temizlenme isteğin var mı?»
«Seni Rabbine yönelteyim, böylece (O´ndan) korkmuş olursun.»
(Musa) Ona büyük mucizeyi gösterdi.
Fakat o, yalanladı ve isyan etti.
Sonra da (karşıt olarak) çaba harcayıp sırtını döndü.
Sonunda (yardımcı güçlerini) topladı, seslendi;
Dedi ki: «Sizin en yüce Rabbiniz benim.»
Böylelikle Allah (c.c.) onu, ahiret ve dünya azabıyla yakaladı.
Gerçekten bundan, ´içi titreyerek korkacak´ olan bir kimse için elbette bir ibret (ders) vardır.
Yaratmak bakımından siz mi daha güçsünüz yoksa gök mü? (Allah) Onu bina etmiştir.
Onun boyunu yükseltti, ona belli bir düzen verdi.
Gecesini kararttı, kuşluğunu açığa çıkardı.
Bundan sonra yeryüzünü serip döşedi.
Ondan da suyunu ve otlağını çıkardı.
Dağlarını dikip oturttu;
Size ve hayvanlarınıza bir yarar (meta) olmak üzere.
Ancak o, ´her şeyi batırıp gömen büyük felâket (kıyamet)´ geldiği zaman.
O gün, insan, neye çaba harcadığını düşünüp anlar?
Görebilenler için cehennem de sergilenmiştir.
Artık kim taşkınlık edip azarsa,
Ve dünya hayatını seçerse,
Hiç şüphesiz cehennem, (onun için) bir barınma yeridir.
Kim de Rabbinin makamından korkar ve nefsi de heva (istek ve tutkular)dan sakındırırsa,
Artık şüphesiz cennet, (onun için) bir barınma yeridir.
«O ne zaman demir atacak?» diye, sana kıyamet saatini soruyorlar.
Onunla ilgili bilgi vermekten yana, sende ne var ki...
En sonunda o (ve onunla ilgili bilgi), Rabbine aittir.
Sen, yalnızca ondan ´içi titreyerek korkmakta´ olanlar için bir uyarıp korkutansın.
Kendileri onu gördükleri gün, sanki onlar, bir akşam veya bir kuşluk vaktinden başkasını yaşamamış gibidirler.
Yazar: Yaşar Nuri Öztürk - Kur'an-ı Kerim Meali
Yemin olsun, çekip koparanlara/yay çekenlere/kuyudan su çekenlere/bağsız-bekçisiz koşan atlara/ayrılık yüzünden hasret çekenlere/daldırıp daldırıp çıkaranlara,
Yemin olsun, rahatça, incitmeden çekenlere/düğümü hünerle çözenlere/bir yerden bir yere gidenlere/coşkuyla iç çekenlere,
Yemin olsun, boşlukta yahut suda yüzüp gidenlere,
Derken öne geçip yarışı kazananlara,
Bir iş ve oluşu çekip çevirenlere,
Ki o gün şiddetle sarsacak olan saracaktır.
Onu, ardısıra gelen izleyecektir.
Bazı kalpler o gün kaygıdan titreyecektir.
Onların gözleri yerlere eğilecektir.
"Biz gerçekten bu çukurda eski halimize döndürülecek miyiz?" diyorlar.
"Un-ufak kemikler haline geldikten sonra, öyle mi!"
"Hüsran dolu bir dönüştür bu öyleyse!" diye konuştular.
Oysaki o, sert bir komut sesinden ibarettir.
Bir anda hepsi uyanıp ortaya geliverir.
Ulaştı mı sana Mûsa´nın haberi?
Hani, Rabbi ona, kutsal vadide, Tuva´da seslenmişti:
"Firavun´a git! İyice azdı o."
"De ki ona: ´Arınıp temizlenmeye ne dersin?"
"Seni Rabbine kılavuzlayayım da gönülden ürperesin!"
Derken, ona o en büyük mucizeyi gösterdi.
Ama o yalanladı, isyan etti.
Sonra, sırtını döndü; koşuyordu.
Derken, bir araya toplayıp bağırdı.
Dedi ki: "Ben sizin en yüce rabbinizim."
Bunun üzerine Allah, onu sonraya ve önceye ibret olmak üzere bir ceza ile çarptı.
Kuşkusuz, bunda, içine ürperti düşen için tam bir ibret vardır.
Siz mi daha zorsunuz yaratılışça, gök mü?
Onu O yapıp kurdu. Onun boyunu yükseltti; ardından ona ahenk ve düzen verdi.
Gecesini kararttı, kuşluğunu ortaya çıkardı.
Bundan sonra da yeri yayıp deve kuşu yumurtası biçiminde yuvarlattı.
Ondan suyunu, otlağını çıkardı.
Dağları, demir atmış gibi oturttu;
Sizin için ve hayvanlarınız için bir geçim aracı olarak.
O güç yetmez büyük felaket geldiğinde,
O gün insan, uğrunda gayret sarfettiği şeyi hatırlar.
Gören kişi için cehennem apaçık ortaya çıkarılmıştır.
Artık azmış olan,
Ve iğreti hayatı yeğlemiş olan için,
Cehennem, barınağın ta kendisidir.
Rabbinin yüceliğinden korkup nefsini boş heveslerden yasaklamış olan içinse,
Cennet, barınağın ta kendisidir.
O saatten soruyorlar sana, "gelip demir atması ne zaman?" diye.
Nerede sende, onu hatırlatacak şey!
Ona ilişkin bilginin sonu Rabbine varır.
Sen sadece, ondan korkanları uyaransın.
Onu gördükleri gün onlar, dünyada sanki bir akşam veya onun kuşluk vaktinden başka kalmamışa dönerler.